İki küçük çocuk, belki dört belki beş yaşlarındaydılar, birbirlerine sarılmış halde saklanıyorlardı. Alastor'un yaralı yüzünü görmeleriyle iyice büzüşseler de, Moody iç çekti. "İki çocuk var, Wayser, buraya."

Birkaç saniye sonra gelen genç Seherbaza bakarak çocukları işaret etti. Yirmi dört yaşındaki Seherbazın yüzünde sıcak bir gülümseme anlık belirdi, genç kadın çocuklara yaklaşırken Moody odayı terk etti.

Dördü gitti, ikisi kaldı. Çığlıkları çocuklar atmış olamazdı. Amacına ulaşamamış bir Alastor sinirli bir Alastor olmaya çok yakındı. Önce sağdaki odaya girdi, soldaki odanın kapısına bir kilit büyüsü yaptıktan sonra. Basit bir kiler gibi görünen odalara kanmamayı öğrenmiş halde girdiği odanın duvarına asasıyla vurdu. Beyaz kuyruk hareket ederek süpürge dolabına çarptığında, Moody'nin başı yana eğildi.

"Avada Kedavra." Öldüren Lanet, kilit deliğinden içeriye yapıldığında, gevşemiş bir beden dolap kapılarını açmış, kilerin içine düşmüştü. Alastor iç çekti. Hiç mi öğrenmiyorlardı? "Sağdaki odada bir Ölüm Yiyen vardı, etkisiz." aşağıya bağırmasından sonra gelen "Anlaşıldı!" haykırışıyla elini yüzüne koydu. Neden ben, diye düşündü. Neden acemileri bana veriyorlar?

Soldaki odanın önüne geldiğinde kilit büyüsünü kaldırıp asasını kılıfına yerleştirerek içeri girdi. Yerde yatan bir çift vardı. Alastor bu kadarına alışkındı. Öldürülmüş olduklarını düşünerek aşağıya bağıracağı sırada, hareket eden göğüsleri dikkatini çeldi. Yaşıyorlar mıydı?

Asasını eline alıp ikisinin de yanına geldiğinde, tavana olan boş bakışları içindeki korkusuz seherbazı bile dehşete düşürdü. İki genç, belki yirmi altı, yedi yaşlarındalardı, tamamen hayatın çekildiği gözlerle tavana bakıyorlardı.

İlk defa karşılaştığı bir olay olsa da tam olarak emin olamadığı sorun içini kemirdi. Bu kadar boş bakışları en son Ruh Emici Öpücüğü'ne maruz kalanlarda görmüştü. Tabii, onlar çok daha boştu ama bir canlının şu an baktığı gözlere sahip olmaması gerekiyordu.

"İki kişi var, durumları... ilginç." Aşağıya doğru sesini yükseltse de bağıramamıştı. Gelen dört Seherbazın da birkaç dakika içinde kendisiyle aynı dehşete düştüğünü az buz fark etse de, gözleri hala ölü gözlere bakıyordu.

"Efendim, Saint Mungos'a götürmeli miyiz?" toparlanmış bir Seherbaz ona sorduğunda başını salladı. 

"Sen ve Thomas bu ikisini alın. Sydney çocukları alsın. Felicia, Peter ve ben Azkaban transferlerini yapacağız." yüksek sesle verdiği emirle tüm evdeki hareketlere katılmadan önce Alastor'un aklındaki tek soru kendini derinlere gömdü.

O gözleri o hale ne getirmişti?

"Icarus, güneşe yakın uçan değil mi?" Barty ödevinden başını kaldırmadan seslendiğinde birkaç yedinci sınıf ile kısık sesle konuşan James duraksadı. "Evet!" cevabını seslendikten sonra fısıldaşmasına döndü.

"Karanlık Lord okul yılının sonunda işaretleri almamızı istiyor. Evan Rosier'in takımının yarısının tutuklandığını veya katledildiğini söylüyorlar. Rosier'i Bellatrix'in grubuna vermişler." James dudaklarında bir sırıtma ile konuşurken diğerleri de dillerini ısırdılar. Bellatrix? Yazık, Yazık Rosier'e.

"Hangi gruplara gideceğimiz belli mi?" James'in adını kesinlikle hatırlamadığı bir yedinci sınıf sorduğunda başını iki yana salladı.

"Duruma göre diyorlar. Bir de Akademi meselesi var tabii..." son cümleyi pot kırmamak için boş bıraksa da kalkan birkaç kaşa, sonra da çatık kaşlara bakındı. Ellerini 'masumum' edasında kaldırıp ayağa kalktı. "Dalgınlık başıma vurdu, kusuruma bakmazsanız." kısa bir gülümseme ile arkasını döndü, baş hareketi ile edilen vedalara karşılık sunmadan yatakhane kapısını açtı. Regulus'un saniyeler sonra arkasında belirmesiyle ağzını açmadı.

darkside ⍭ james potterWhere stories live. Discover now