5- müzik kutusunda aslında hapis balerin

1K 120 272
                                    


"Kompulsiften ziyade obsesifim. Bu bahsi geçen bozukluk genel olarak zihnimde yani. Birine takıntılı diyip etiket basmak yanlış, benim takıntılarım kafamda. En ufak şeyi bile yüz kez düşünüyorum. Bu yüzden her şey ben ve benim aramda, gerçeği saklamama yardımcı oluyor. Kimse anlamıyor." Kimliğimi saklıyorum kısaca.

Çıkıp kimse bana "kendinden mi utanıyorsun" demesin. Bu mesele o mesele değil. Herkes bir şeyler saklar. Herkes bir halinden çekinir ve dile getirmez. Elbette hastalığımı inkar edip sanki yokmuş gibi davranmıyorum ama son zamanlarda yaptığım tüm hareketler bu sözümü çürütüyordu. Tina'nın yüzünü iki ay görmemem gibi. Evet, Tina benim psikiyatristim.

"Gerçekten en yakın arkadaşların seni bilmiyor mu?" diyor ve ben umutsuzca başımı iki yana sallıyorum, yüzüne bakamıyorum.

Evet Soobin'in yüzüne.

Tam yanımda ikinciye içeceği sigarasını yakmak için elini çakmağa siper ederken ne o bana bakıyordu ne ben ona. Her şey sırasını takip edemeyeceğim kadar hızlı geçmişti.

Soobin'in beni bir tuvalet köşesinde yakalamasını normalleştiremiyordum ama ondan daha fenası vardı ki, o da beni bilmesi ve tanıması. Her defasında beni şoke edecek o cümleleri söylerken yine kulaktan duyma haberlere dayanarak ya da saçma bir şekilde beni gözlemlediğini düşünerek çıktığım bu yolda aniden çıktı karşıma ve bana çarptı. Soobin bana çarptı, beni öyle bir çarptı ki ben daha şoku atlamamışken geldi hakkında böyle böyle yazılmış dedi. Bunların hepsi korkunçtu.

Kendime sakladığım sırrımın aslen ifşası vücuduma giren bir virüs gibi yayılırken, son noktası da sanki beynimde yaygara koparıyordu. Bunu kabul etmek istemeyen asıl kimliğim, bağırıp çağırmak isterken şu an son derece sakin olmamı az önceki patlamaya borçluydum. Yine vakti olmaz, saati bilinmez aptal ataklara.

Dermansız dizlerim ve gücü çekilmiş kaslarım o haldeyken Soobin imdat çığlıklarımı nasıl duydu bilmiyorum ama beni kurtardı. Orada daha fazla durmak istememiştim zaten iyi oldu diyip beni sürütmesine izin verdim. Evet, beni sürütmesine çünkü şu an kaç dakikadır bilmediğim bir semtte, arabama yaslanmış onun sigara içmesini bekliyordum.

"Gerçekten yakın arkadaş olduğunuza emin misin? Nasıl Okb olduğunu bilemezler."

"Hiç söylemedim ki. Eskiden beri hastaneye gidip gelmemi depresyonuma bağlıyorlardı, yani bence öyle. çünkü rahatsız olduğumu düşündüklerinden oturup konuşmadık. Hayat bazılarına sadece toz pembe."

"Çok yanlış." dedi. Baş ve işaret parmağı arasında tuttuğu sigaradan bir nefes daha çekerken bu sefer bana döndü. Arabanın kaputuna yaslanmış öylece sokağın başında duruyorduk ve ben artık bana yabancı olmayan bu adamla sırlarımı paylaşıyordum. Beni dinliyordu, beni anlamaya çalışıyordu. "O kadar yakınsınız ama seni görmüyorlar. Seninle konuşmamışlar bile bunu, nasıl tuhaf karşılamadın hiç?"

"Çünkü küçük birtakım takıntılarım olduğunu sanıyorlar ve bende onlara ayak uyduruyorum. Titizliğim başak burcumdan geliyor, şanslı rengim bir falcıdan ve üç sayısını sadece seviyorum, uğurlu sayım bu kadar."

Yüzüme birkaç saniye bakakaldıktan sonra yamuk bir sırıtış eşliğinde "aptallar." dedi. Soobin hakaret etmeyi oldukça seviyordu.

"Öyle şeyler söyleme."

"O kadar aptallar ki, fark etmemişler. Krizlerini de depresyondayım diye yutmuşlardır. Sen gerçekten tüm bunları tek başına halledebiliyor musun?"

"Nerden bilebilirlerdi Soobin? Bir suçlu arama."

"Emin ol o yazıyı okumasaydım ben anlardım."

"Anlamazdın."

mokita gösterisinin yıldızı -yeonbinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin