"Öyle mi? Nasıl bir ilişkileri vardı anlatsana?" diye soran kişi Eda'dan başkası değildi elbette.

"Ömer'in pek hoşuna gitmez üzgünüm." dediğinde Eda'nın suratı düştü. İçten içe meraktan deliye dönen bende üzülmüştüm. "Neyse. Peki sizin aşk hayatınız nasıl?"

"Bizimkiler mi?" dedi Doruk alay ederek. "Bu bahtsız bedevi." diye Eda'yı işaret etti. "Bu da tam hikaye kızı. Ya bir kişi ya hiç kimse. Zaten en son sevgilisinden ayrıldı. Aylar olmuş tek kişiyle flört bile etmemiş. Sanki 5 çocukla dul kalmış. Gençsin, güzelsin tak koluna birini diyorum hiç anlamıyor..."

"Doruk!" dedim kolunu sıkarak. "Çenen düştü yine."

"Ya sen Doruk'cum? Biraz da senin aşk hayatından konuşalım. Yazmadığın bir kız kulesi kaldı be." diye çemkirdi Eda.

"Ne? Ben asla kızlara yazmam. Kızların nasıl peşimden koştuğunu gayet iyi biliyorsunuz. Bu karizmayla bir de onların peşinden mi koşacağım. 2 günde bir günaydın yazdığım kızlar köpek gibi aşık bana."

"Cidden çok gıcıksın. Senden hiç hoşlanmadım." dedi Merve suratını ekşiterek.

"Bunu diyenlerin hepsi sonunda bana aşık oluyorlar haberin olsun." Doruk meydan okurcasına Merve'ye bakıyordu. Aralarındaki bakışma uzadığında, Eda'ya baktım. İkimizde bıyık altından güldük. Doruk Merve'ye aşık olacak gibiydi.

Bardan çıktığımızda herkes motorla geldiği için dönüşümüz de motorla olacaktı. Eda Doruk'la, Merve Emir'le ve aynı apartmanda oturduğumuz içinse Ömer'le ben gidiyorduk. İçim kıpır kıpır bir şekilde motora doğru ilerledim. Bir kuyunun içine düşmüş gibi hissediyordum. Deli gibi korkuyor ama bir yandanda kuyunun  ilerisinde beni ne beklediğini merak ediyordum. Ömer'in hemen arkasına oturduğumda, avuç içlerim heyecandan terlemişti. Kendimi koltuğa iyice bastırdım.

"Belime tutunmalısın." dediğinde, uysalca dediğini yaptım. Parmaklarımla deri ceketini tuttum. "Sarılsan daha iyi olur." diye devam ettiğinde, parfümünün kokusunun yakınlığı beni mest etmişti.

"Hadi yarın görüşürüz." diyerek Eda ve Doruk uzaklaştı. Hemen arkasından el sallayarak Merve ve Emir'de gitti.

Ömer yavaşça motoru çalıştırdığında, kollarımı karınının etrafına gevşekçe sardım. Parmaklarım birbirini tutuyordu. Yeterince sıkı bir sarılma değildi. Ama yinede kalbim heyecandan oldukça hızlı atıyordu. Bu his yanaklarıma kanın hücüm etmesine neden oldu.

"İyi misin? Gergin gibisin? İstersen taksi ile gidebiliriz." dediğinde, yanağımın içini dişledim.

"Hayır iyiyim. Başta böyle oluyorum. Sonra geçiyor." diye yalan söyledim. Tamamen onunla olmamdan kaynaklı gergindim.

"Peki." dedi ve gaza bastı.

Rüzgarı saçlarımda, yüzümde hissettiğimde, istemsizce kollarımı karnının etrafına daha çok sardım. Bacaklarının sıcaklığını hissedebiliyordum. Kaskımın olmamasından dolayı alnımı sırtına yasladım. Gözlerimi yumdum. Rüzgarın fısıltısını dinledim.

"Geldik." dedi kısa bir süre sonra motoru durduğunda. Motoru apartmana uzak bir mahalle arasında durdurmuştu. "Ailen yanlış anlamasın diye uzakta durdum."

"Teşekkür ederim çok düşüncelisin." dedim motordan indiğimde. Hafif dönen başımla dengemi kurmaya çalıştım. Parmakları saçlarıma doğru uzandı. Ve ellerini saçlarımda gezdirdi. Birbirimize olan yakınlığımız kalbimi deli gibi çarptırıyordu.

"Saçların bozulmuştu. Şimdi gayet iyi durumda." dedi parmaklarını geri çekerken. Gözleri yüzümde gezindi. Kendimi gülümsemeye zorlarken neredeyse kalpten gidecek gibiydim.

"Teşekkür ederim."

"Çok fazla ediyorsun." dediğinde, güldüm.

"Normal bir şey değil gibi konuştun."

"Pek değil. Yani benim çevremde."

"Barzolarla takılmayı bırakırsan daha sık duyabilirsin."

"Çevremdeki kızlardan da pek duymam. Eski sevgilimde nadiren ederdi." dediğinde, dilimin ucundaki soruları tutmak için kendimi zorladım.

"Anladım. Merve sorduğu için merak ettim ama sorsam mı emin değilim."

"Sorabilirsin."

"Burada değil anladığım kadarıyla. Uzaktan bir ilişki miydi?"

"Hayır değildi. Sonradan taşındı. Ve aramız açıldı giderek. En sonunda ayrılık kararını verdik."

"Anlıyorum."

"Peki ben sorabilir miyim?" diye sorduğunda, ne sormak istediği beni deli gibi meraklandırdı.

"Tabi ki."

"Ali'yle olan ilişkini biliyorum. Ayrılığının üzerinden uzun bir zaman geçmesine rağmen hala onu seviyor musun?" diye sorduğunda, kendimi bir an boşlukta hissettim. Kalbimi açtım ve içine baktım. Eskiden, çok eski de sayılmaz aslında 1 ay önce bile orada Ali vardı. Ama şu an yoktu. Kalbim Ali'den arınmıştı. Bunun farkındalığı beni üzdü. Ali sevdiğim bir şarkıya dönmüştü. Playlistte sıradan şarkılarla çalan, arama motorunda aratma gereği duymadan ama silmeye kıyamadığın o şarkıydı Ali benim için. Kalbimde artık Ali yoktu. Ömer'in gölgesi kapıdaydı. Ve kapıyı durmadan çalıyordu.

"Eski güzel bir hatıra benim için. Ona karşı aynı şeyleri hissetmiyorum."

"Yani onu artık sevmiyorsun." diye üstledi.

"Evet doğru."

"Sevmiyorsun?"

"Sevmiyorum." dediğimde, başını bana doğru eğdi. Bir eli belimi sardığında, kalbim deli gibi atmaya başladı. Dudakları kulağıma temas etti.

"Bunu duyduğuma sevindim. Çünkü ben senden çok hoşlanıyorum, minik civciv."

KAKTÜS/ Texting | TamamlandıWhere stories live. Discover now