Yemekhane sessizliğe gömülmüş dikkatler bize kesilmişti. Konuştuğumuz konunun Ezgi'nin seks hayatı olduğu bilinse muhtemel cadı kazanları kaynamaya başlardı.

Kimse duysun istemediğinden avuç içlerini masaya yasladı ve bana doğru eğildi. Bakışları gözlerimden bir saniye olsun ayrılmadı.

"Daha doruklara gelmenin ne demek olduğunu bilmeyen sen, gelmiş bu zevki her gün yaşamak istememi sorguluyorsun öyle mi?"

Donup kalmamı sağlamıştı.

"İster dilsiz korumanla yatarım ister çok hoşlandığın kişiyle." Bu hırsın sebebini anlamadım ve bunun beni afallatmasına bir süre izin verdim. Öylece yüzüne bakarken yanımda beliren bedenin tanıdık olmasından dolayı dönüp bakmadım.

Ezgi'nin gözlerinde bana olan nefret ışığını ilk o an gördüm. Yutkunamadım.

Bakışları Sidar'ı bulmuş ardından bana dönmüştü. Şimdi de gözünden ve yüzünden akan alaya sesi de eşlik etti.

"Ne o, dilimden akan zehirden de mi koruyor seni?" Hiçbir şey diyemedim.

"Ezgi." Derya ilk defa aramamızda geçen sürtüşmeye dahil oluyordu ki bu durumun ne kadar ciddi olduğunu göstermekteydi. Çünkü konuştuklarının hiçbir yenilir yutulur yanı yoktu ve bunun yanlış olduğunu o da anlayacaktı. Anlamak zorundaydı.

Ezgi geri adım attı ve üçümüz üzerinde bakışları dolaştıktan sonra bende durdu.

"O zehir şu anda kanında dolaşmaya başladı bile." Masada duran telefonunu alarak bizden uzaklaşmaya başladı. Yemekhanedekiler çoktan yemeklerine dönmüşlerdi.

Omzumda hissettiğim el Derya'ya aitti.

"Onun neyi var bilmiyorum ama gidip konuşacağım." Sıkmıştı omzunu. "Sen iyi olacak mısın?" Ben iyiydim. Gerçekler beni üzmeyi bırakalı çok oluyordu. Kimse beni sevmek zorunda değildi. Hiç kimse.

"Hadi git sen, ben iyiyim."

☄️

Olayın üzerinden iki gün geçmişti Ezgi ile ciddi anlamda aramız açıktı. Ancak bu düşüneceğim ilk şey değildi.

Babamla daha büyük problemlerim vardı. Boğulmuş hissediyor sadece odama kapanmak dahası kimseyi de görmek istemiyordum.

Sidar ilginç bir şekilde olayın üstüne benimle konuşmamıştı. Oysa her şeyi duymuş olduğuna emindim.

Aynanın önünde saçlarımı tararken yüzüm gülmekten uzaktı. İçimin çürümüş bir patatesten farksız olduğuna şüphem yoktu ki çürümüş patatesi bir defa solumuş olanlar beni ve ruh halimi çok iyi anlayacağına oldukça emindim.

Tıklatılan kapımın ardından geleni davet ettiğimde kapıdan uzayan uzun bir bacak ile kaşlarım havalandı. Ardından bir kol ve bedenin yarısı derken ağır çekimle de olsa kaçık kuzenim odama girmişti.

Pekala ne istiyordu?

"Baldan tatlı Kumru." Bu bir yardım çağrısı gibiydi. Hızlı adımları bana doğru gelirken aynadan onu izliyordum.

"Gel bu gece kaçalım." Beynimde çakan şimşeklerle oturduğum pufa çakıldım. "Deşarj olalım. Her yeri yıkalım." Duyduklarımla ona boş boş bakarken yüzümü buruşturmamak için çaba sarf ettim.

"Ozan geri bas." Kabul etmeyeceğimi ilk dakikadan anlayan zeki beyin sahibi omuzlarını düşürdü.

"Kimin yanından geliyorum biliyor musun?" Hiçbir fikrim yoktu, merak da etmedim. "Ezgi'nin." Aynadan bakışlarımız buluştu. "Lanet olsun her gün gidesim geliyor fazla fena bir hatun."  Göz devirdim ve elimdeki tarağı sertçe bıraktım. Yönümü ona döndüm ve gözlerine boş boş baktım.

KARAYEL +18 (KBM)Nơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ