28 - Bir Kalbin Varoluşsal Sancısı

Start from the beginning
                                    

"İyi dayandım değil mi?" Diye sordum. Gülümsemeden edemiyordum. Bu oyunun sonucunun bana böyle hissettirmesini beklemiyordum.

Bana şefkatli bakışlarının arasında gülümseyerek bakıyordu. Eğilip yanağını yanağıma yasladı, dudakları kulağımın üzerinde durdu. "Işıl ışılsın." Dedi. "İsminin anlamı gibi parlayan bir ışığın var. Tüm varoluşunla oradasın."

Kalbim büyürken karnımın içindeki kelebekler vadisi çiçek açtı. Geri çekilip gözlerini görmek istedim ama yapmadım. Gözlerinde göreceklerim beni aşardı. Utanarak başımı eğdim ve alnımı omzuna yasladım. Ah Ulu Bulut... 

Gecenin sonunda yorgunluktan pestilim çıkmış olsa da banyo yapmak istiyordum. Terli ve toz toprak içindeydim. Ama bitmeyecek bir duş sırası vardı.

Teklifi Maya yaptı. "Göle inelim." Dedi.

İrem istemeyerek kabul etti ama en kötü durumda oydu. Çünkü toz boya içindeydi. Eşyalarımızı ayarlayıp göle indik. Bizim gibi düşünen birkaç kişi daha göldeydi. Bu sefer iskeleye hiç gitmedik. İki ağacın arasında yer bulduk. İç çamaşırlarımızla kaldık. Su bu sefer çok daha soğuktu ve girmek hiç kolay olmamışken kıkırtılarımıza ani çığlıklarımız ekleniyordu.

Maya çenesi titrerken "Hipotermi geçirmemiz için bu yeterli." Dediğinde gülmüştük ama haklıydı. Çok kalamazdık. O yüzden bedenlerimizi ve saçlarımızı olabildiğince yıkadık. Gecenin hararetimi bilmiyorum suya alıştığımızda içinden çıkmak zor geliyordu. Burası karanlıktı ama ay ışığı bunu telafi ediyordu. Suyun içinde oynattığım ellerime baktım. Şu gece baştan sona hayatımda bir tekrarı olmayacak bir anıydı.

"Soyunalım mı?"

Kafamı kaldırıp Maya'ya baktım. Anlam veremediğim için şaşkındım. "Ne?" Dedim. "Yeteri kadar çıplak değil miyiz?"

"Öyleyiz de. Bir daha ay ışığında çıplak yüzebilir misin, Nur? Allah aşkına söyler misin? Hem de Norveç'te! Soyunun hadi!"

İrem'e bakarak "Hala Bella ve Edward'ın malum sahnesinde." Dedim. "Atlatamıyor o kısmı."

İrem güldü.

Maya bana su serpiştirdi. "Alakası yok." İrem'e döndü. "Şu üzerindeki tişört olmasa..." dedi kıza. "Bir denesen belki yaralarından dolayı çekincen kalmayacak ki sen her halinle güzelsin."

Bir şey demeden İrem'e baktım. Bocaladığını gördüm. "Biz seni yargılamayız." Dedim. "Ama tabi ki soyunmamız şart değil."

Maya bana dil çıkardı.

İrem "Biliyorum, Nur. Asla öyle düşünmem. Siz ikiniz hayatım boyunca beklediğim arkadaşlarımmışsınız gibi zaten." Dedi. "Ve tüm bu beklemeye değdi..."

"Yaa!" Diyerek Maya ikimizde kollarını açtığında ona doğru gidip sarıldık. "İyi arkadaşa denk gelmek zordur ama biz şanslıyız kızlar." Dedi Maya. "Japon bir atasözü der ki; 友達がそばにいても、長すぎる道はありません。(Tomodachi ga soba ni ite mo, naga sugiru michi wa arimasen.) Yanınızda bir arkadaş varsa, hiçbir yol uzun değildir. Bu yolu siz ikiniz güzelleştirdiniz."

Su hala soğuk ama içim sıcacık. Yanınızda bir arkadaş varsa, hiçbir yol uzun değildir. Ne kadar güzel bir söz ve İrem bizim için güzel şeyler söylüyor. İçim sıcacık, su hiç soğuk değil.

"Şimdi soyunun bakalım..." Diyerek Maya sütyenimin arkasını açtığında onu itmeye çalıştım.

"Aptal! Neden yaptın bunu? Kapat şunu." Kollarımı geriye attım ama zaten normalde de zorlandığımdan suyun içinde beceremedim. "Maya lütfen!"

Gölge Kızın BüyüsüWhere stories live. Discover now