"Dylan kes sesini." dedi Orlando. "Kendine gel. Pişman olacağın şeyler söyleme."

"Bunun için mi pişman olacağım?" dedi gülerek beni gösterirken. Sanki sıradan bir eşyaymışım gibi. Gözlerime bakıp dibime girdi. "Sırf notu yükselsin diye öğretmeni ile yatan bir beyinsiz için mi üzüleceğim?" Yüzüne şimdiye kadar on kez yumruğu geçirmem lazımdı ama hiçbir şey yapamıyordum. Canım acıyordu.

"Bir erkek orospusu için?" dediğinde Orlando itti onu.

"Derdin ne amına koyiyim senin?" Harden araya girip onları ayırdığında Dylan bana döndü tekrar.

"Hâlâ ne dikiliyorsun?" Gözlerimi kaçırıp arkamı döndüm ve koşarcasına evin kapısına ilerlemeye başladım. Askılıktan ceketimi alırken göz yaşlarımdan önümü göremiyordum. Evden çıkarken elinde pasta ile bana üzüntüyle bakan annesini gördüm.

Hıçkıra hıçkıra ağlayarak bahçeden çıktım ve yürümeye başladım sokakta. Canım çok acıyordu. Uzun zaman sonra ilk kez canım çok acıyordu ve ağlamamı engelleyemiyordum.

Kendimden nefret ediyordum.

***

Göz yaşlarım saatlerdir hiç kesilmeden akıyordu önümdeki resime. Şuan önümde onun resmini ağlayarak çizdiğim için kendimden nefret ediyordum. Beni bu kadar kırdığı için ondan nefret ediyordum ama kalbim çok acıyordu. Tek dilediğim gelip bunun komik bir şaka olarak bana yapıldığını söylemesiydi. Ama pek olacak gibi değildi.

Kapım tıklatıldığında defterimde başka bir sayfa açtım. "Gelebilir miyim?" diye annemin sesi geldi.

"Hayır!" diye titreyen sesimle bağırdığımda ses gelmedi kapıdan. "Gidin başımdan!" Ağladığımı biliyordu, annemi ve babamı tek engelleyen kapımın kilidiydi. Beni böyle görmelerini istemiyordum.

Arka taraftan kilit açılmaya başladığında yedek anahtarları bulmalarıyla daha çok akmaya başladı göz yaşlarım. Kapım açıldı ve içeri girdiler. İkisi de yanıma geldiğinde yüzümü aşağı eğdim, babam çenemden tutup kaldırdığında elini iterek engel olmaya çalıştım ama işe yaramadı.

"Sorun ne bebeğim?" diye annem konuştuğunda omzumu silktim. Babam ayağa kalkıp yanıma oturdu ve kendine çekti beni. Başımı göğsüne koyarken ağlayarak yere bakmaya devam ettim.

"O okula gitmek istemiyorum." dedim lanet olası hıçkırıklarım tekrar yükselmeye başlarken. Çok acizdim, böyle onun yüzünden ağladığım için.  "Lütfen göndermeyin beni."

"Neden birtanem?" diye fısıldadı babam saçlarımı okşarken. Yine omzumu silktim.

"Öğrendiler diğer okulda olanı." dedim. "Erkek orospusu diyorlar bana. Gitmek istemiyorum." Sesim hıçkırıklarım yüzünden kesik kesik çıkıyordu ama anladıklarını umut ettim. Babam sıkıca sarıldı bana.

"Tamam, tamam yeni okul bulurum sana." Sesi titriyordu. Bana üzüldüğünü biliyordum ama elimden bir şey gelmiyordu, ben de çok üzgündüm.

"Ağlama bebeğim." Annem göz yaşlarımı sildi. "Ağlama hadi. Lütfen." Dolu gözleriyle bana baktığında onun görmemesi için yüzümü babamın göğsüne gömdüm. Saçlarımdan öptü derince. Gözlerimi kapattım.

Birkaç dakika sonra daha sakinleştiğimde babam perdemi çekti ve üstümü giymeme yardım edip yatağa yatırdı beni. Sıkıca örtüyü bana örtüp kenardaki boşlukları eliyle sıkıştırdı. Annem de çok yorgun olduğu için yatmaya gitmişti. Hamileydi, iki aylık. Onu da strese sokmak istemiyordum ama duygularımı içime atmaktan yorulmuştum.

"Seninle uyumamı ister misin? Eski günlerdeki gibi." Güldüm burnumu çekerken. Beni bu dünyada bu kadar çok seven dört insandan birisi oydu galiba.

"Bebek miyim ben baba?" Saçlarımı okşarken yanağımdan öptü.

"Benim küçük bebeğimsin hâlâ." Gözlerine baktım bir süre. Başımı salladığımda yatağıma girdi ve beni göğsüne çekip saçlarımı okşamaya başladı. "İyi geceler birtanem." dediğinde huzurlu bir nefes çektim içime.

"İyi geceler." Şimdi daha iyi hissediyordum.
















Öyle.

Dylan neden böyle yapıyor?

Thomasgül'ün suçu ne flwöfğeşgğşwğfşwğgşw

Günlük boşumu yaptım gidiyorum. Yorum ve vote atmayı unutmayın.

Bay

sometimes all I think about is you [bxb] •dylmas [Tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin