🌙

139 9 13
                                    

   Gece hiddetleri ejderhalar içinde en özelleriydi. Zekilerdi, hızlılardı, güçlülerdi ve harika bir dostlardı...D

Dişsiz, kabilenin reisine ait kulübede uyandığında ailesinin nerede olduğunu bilmiyordu. Hayattalar mıydı? Belki de yaşayan tek gece hiddetiydi.

Uyku mahmurluğundan kurtulduğunda uyuduğu taş zeminden kalktı. Çalışma masasının yanındaki yatağa ilerlediği sırada yalnız hissetmiyordu ve bu onun sayesindeydi.

Uyuyan oğlana baktı. Battaniyeye sıkıca sarılmıştı yine de dağınık kahve saçları ve çilli yüzü seçiliyordu.

Soğuktan kıvrılarak uyumuş cılız bedenine baktı. Görenlerin aklına gelen ilk şey zayıf olduğuydu. Hıçkırık iri yarı değildi ama Dişsiz onun tanıdığı herkesten daha güçlü olduğunu biliyordu.

Hıçkırık farklıydı. Diğer vikinglerin aksine yozlaşmış kuralları yıkmış, hor görülen ejderhalarla dost olmuştu.

Oğlanı burnuyla dürttüğün de yatakta huzursuzca döndü. Homurtuyla birlikte konuştu:

  " Beş dakika daha."

 Şu anda çocuğunu uyandırmaya çalışan bir anneye benziyordu Dişsiz. Hıçkırık örtüyü daha da sıkı sarıldığında örtüyü çekti. Doğrulup gerindi ve kocaman esnedi. Dostunun ricasıyla(!) yataktan kalktı.- Biraz daha aylaklık ederse zorla kaldırılacağını biliyordu.- "

" Uçmak için beni bu kadar erken kaldırmak zorunda mısın?"  

Cevabı bildiğinden Dişsizin uzattığı eyeri aldı. Alt kattaki  kapı yerine pencereden çıkmadan önce akşamdan hazırladığı çantasını boynuna çapraz olarak taktı.

İki çift yeşil göz birbiriyle buluştu.

"Gidelim."

 "Gidelim." 

Dakikalar sonra kırmızı ve mavinin savaş verdiği gökyüzünde özgürlüğe kavuştular. Buna rağmen Dişsizin kalbinde bir hüzün vardı.

Berki ve yeni yeni doğan güneşi arkalarına almış, okyanususun üzerinde süzülüyorlardı. Bazen kayalıklarda manevra yapıyor, bazense alçalıp ellerini veya kanatlarını serin suya daldırıyorlardı.

Sadece dalgaların ve rüzgarın sesinin duyulduğu sıralarda dişsiz düşüncelere dalmıştı.

Bugün Dişsiz için en anlamlı gündü ve hıçkırık içinde öyle olduğunu umut ediyordu. Çünkü bir yıl önce bugün Hıçkırık ile tanışmıştı.

O gün, her savaşçı gibi - Dişsiz bir savaşçıydı, hangi Gece Hiddeti değildi ki?- ölümü kabullenmişti lakin beklediği ölüm gelmemişti. Hayatını almasını beklediği hançer, onu özgür bırakmıştı. Kendileriyle birlikte Berk'in kaderini değiştirmişti. 

Dişsiz o gün yeni hayatına gözlerini açmış, tanıştıkları günü doğum günü saymıştı. Hayata adım attığınız gün sizin doğum gününüzdü. Dişsizse yeni hayatına bir yıl önce bugün başlamıştı. aten gerçek doğum gününü bilmiyordu.

 Başını üzerinden dostuna baktı. Hatırlamıyor olabilir miydi?

   " Dişsiz, dikkat et!"

 Düşüncelerinden sıyrıldığında kayalığa doğru uçtuğunu fark etti. Kuyruğunun açısı değiştirilirken yukarıya doğru manevra yaptı. Dik bir açıyla gökyüzüne doğru kayarcasına uçtu. Kazadan kurtulunca soluğunu topladı ve dikkatini önüne verdi.

" Dostum iyi misin?"

 Hıçkırığın endişeli sesi gümbürdeyen kalbini bastırmıştı. 

" Dalgın gibisin istersen mola verebiliriz."

 Oğlanı daha fazla endişelendirmemek için başıyla onayladı. Havada dönüp, neredeyse çarpacakları kayalığa indiler. Kendilerini yer yer çim zemine bıraktılar.

Dişsiz yere uzanırken Hıçkırık çantasından yiyecekleri çıkardı .Somon balığı  ve ekmek.- Dişsiz kahvaltı yapmadan evden çıkar, Hıçkırıkta ona ayak uydururdu.-

Dişsiz balıkları kızartırken, Hıçkırık ekmeği bölüşmüştü. 

" Aç karnına uçmaya çıktığımızda olanı gördün." 

Balığından kocaman bir ısırık almıştı. Dişsiz gözlerini devirdi.

Kahvaltılarını bitirdiler. Hıçkırık suyunu içtikten sonra matarayı Dişsize uzattı. Kibarca reddetti. Tekrar gökyüzündeki yerlerini aldıklarında karınları doymuş, zihinleri boşalmıştı. Dişsiz bir kez daha uçmanın verdiği özgürlüğü tattı.

Öğlen olmadan önce köye varmışlardı. Adaya indiklerinde Hıçkırık demirci dükkanına -Kabbara- yardıma gitmişti.

Tezgaha yaydığı kağıt yığınları arasından bir şeyler, önemli yerleri not alıyorlardı.

Dişsiz kapının önüne uzanmış, güneşleniyordu. Dükkanı görse de konuşulanları duyamıyordu. Güneşin tatlı ışıkları, hafiften esen bahar rüzgarı ve çocukların uzaklardan gelen gülüşme sesleri arasında mayıştı. Ufak bir şekerlemeden zarar gelmez, diye düşündü. Esnerken uykunun kollarına çekilmeyi bekledi.

DEVAM EDECEK

KESİNLİKLE EN SEVDİĞİM ANİMASYON FİLMİ. HİKAYESİNİ YAZMASAM OLMAZDI. :) 

SONRAKİ BÖLÜMDE GÖRÜŞÜRÜZ...

The Night Fury🌙Where stories live. Discover now