8

937 162 83
                                    

❝There's a hundred cigarettes on the ground.
And our clothes are still hanging around.
And it's nice to be ugly in each other's arms.
So we can grow over all the things we were before.❞

2008, Jeongguk.

"B-ben bunu yapabileceğimden emin değilim."

"Jeongguk... Lütfen, denemelisin. Sadece yanına otur ve selam ver. Bir şeylerden konu aç. Böyle basit şeylerle başlamalıyız. Birden sana aşık olacak değil ya!.."

Soyeon'a onun bir sevgilisi var, demek istedim. Her halükarda bana aşık falan olmayacak. Ancak diyemedim. Terli avuç içlerimi okulun forması olan pantolon askılarına sahip, füme renk kapriye sildim. "Tamam-tamam gidiyorum."

Soyeon omzumu sıktı ve arkasını dönük Taehyung'a adımlamaya başladım. Arka bahçeyi gören banklardan birinde yalnız başına oturuyor olduğunu görmüştük. Onu yalnız yakalamak zordu ve bunun iyi bir fırsat olduğuna karar vermiştik. Yine de ne demem gerektiğini bilmiyordum. Haftalar önce olsa her şey daha kolay olabilirdi, işin ucunda onu ve aşkımı kaybetme ihtimali yoktu. O zamanlar bu kadar baskı altında hissetmiyordum en azından.

Yavaş yavaş, dedim içimden. Soyeon hep böyle avutuyordu beni. Seni ona yavaş yavaş alıştıracağız. Her şey sırasıyla.

Arkasından yaklaşıp usulca bankta yanına oturduğumda Taehyung'un bakışları beni buldu. Gülümsedim, gülümsedi. "Merhaba," dedim. "Oturmamın bir sakıncası var mı?"

Tek kolu bankın sırt kısmının üstünde boylu boyunca dinleniyordu. "Yok," dedi bakışlarını arka bahçenin ağaçlarında gezdirirken. "Ben de Tzuyu'yu bekliyordum zaten. Az sonra kalkacaktım."

Dediği şeyle moralim düşerken bakışlarımı ondan çektim. Yutkundum ve hafif arkama dönüp bizi izleyen Soyeon'a baktım. Bir duvarın ardına saklanmıştı. Beni görünce elini yumruk yapıp başarabilirsin der gibi havada salladı.

"Tzuyu..." dedim ne diyeceğimi bilemeyerek. "Onu çok seviyor olmalısın."

Belki de bu konuyu açmamalıydım. Bakışları kısa bir an beni bulup ağzı kare olacak şekilde gülümsedi. "Hem de nasıl!.." İç çekti. Ağlamak istiyordum. "Daha önce kimseye karşı böyle hissetmemiştim."

Ayaklarımı bileklerimden sallayarak etrafa bakındım ve ağlama isteğini def etmeye çalıştım. "Bu hissi herkes birgün tatmalı!" dedi neşeyle. Ona baktığımda elleriyle oynayarak gülümsediğini gördüm. O an, ona karşı hissettiklerim gerçekten aşk mı, diye düşündüm. Ya da onun o kıza karşı beslediği hislerin adı gerçekten bu muydu? Çünkü ikimiz de buna aşk diyorduk ama benim aşkım, beni böyle güldürmüyordu. Benim aşkım ciğerlerimi sarıyor, beni öldürüyordu.

Uzaktan Tzuyu'nun geldiğini gördüm. Taehyung'a el salladı ve gülerek koşmaya başladı. İyice yaklaşmasıyla Taehyung ayaklandı ve kollarına atlayan onu belinden yakaladı. Yanağını öperken dinlemediğim bir şeyler sordu, Tzuyu kıkırdayıp anlamadığım şekilde yanıtladı. Yine oluyordu. Yine soyutlanıyor, düşüncelerim arasında kayboluyordum.

Kalktım.

Ne ben Taehyung'a bir şey dedim ne de o nereye gittiğimi sordu. Sevgilisini görünce beni unutmuştu ve içten içe bunun hep böyle olacağını biliyordum. Ne kadar konuşursak, samimi olursak olalım o, Tzuyu'yu gördüğü an benimle ilgili her şeyi unutacaktı.

Bir ayın sonunda ise ben onu unutmak zorunda kalacaktım.

.

Annesini takip eden yavru ördek gibi yemekhanede Soyeon'u takip ediyordum. Rahat bir şekilde Taehyung'ların masasındaki boş yere oturduğunda ben de karşısına, Taehyung'un yanına oturdum.

bleeding for youWhere stories live. Discover now