♛ ÇARESİZ

8.8K 820 262
                                    




Anıl Emre Daldal - M

12.Bölüm: Ben Çaresizim!

Kurtarmaya başlasam önce kimi seçerim? Bu soruyu kendime sormaktan daima kaçınır, sıkıştığım dört duvar arasında kriz geçirecek raddeye geldiğimde bir karara varırdım.

Yine öyle olacağını bildiğim kararın sonundaydım ve bu defa kendimi seçiyordum. Yalın'ın ayağını ofisten kesecek Kıraç'ın ağzını kapatacak işlerimi kafa rahatlığıyla halledecektim.

"Evet mi hayır mı? Bir karar ver."

Yalın'ın söyledikleri gerilmeme neden oluyordu. "Hayır... hayır... Sen bize geç, işim bittiği gibi gelirim."

"Neden?"

Beni bakışlarıyla yargılıyordu. "Yalın lütfen..." dedim zorluk çıkarmasını istemiyordum. Yalın beni her zaman anlayan bir adam olmuştu, yine çizgisini bozmadan kabul etmesini bekliyordum.

Başını bir kereliğine salladı. "Dikkatli ol."

Eskisinden daha dikkatli olmam gerektiğini biliyordum, anlayışlı tavrından vazgeçmediği için mutluydum, uzanıp yanağına öpücük kondurdum. "Sen de dikkatli ol. Akşama en sevdiğim yemeklerle gel."

Söylediklerimle beraber ikimizde güldük. Arabanın kapısını açıp ineceğim sırada kolumdan tuttu. Neden durdurduğunu öğrenmek için ona döndüğümde dudaklarını büzmüş bir şekilde beni izliyordu.

"Ne oldu?"

İşaret parmağını alt dudağının üstüne yerleştirdi. "Buradan öpmek yok mu?"

Yeşil gözlerinin halesinde hınzırlıklar parıldıyordu ve benimle uğraşmanın zevkini doyasıya yaşıyordu. Kolumu pençelerinden kurtararak arabadan inmeyi başardım. Kapıyı kapatmadan önce, "Anca rüyanda görürsün!" diye patladım. Duyduğum tek şey haylazca kahkahasıydı.

Yalın'ın istemekten vazgeçmediğini görüyordum ama onun kadar cesaretli değildim. Arkadaşlığını kaybedersem sağlam düşerdim. Belki kendimden çok ona tutunmam benim açımdan hataydı belki kendimi güçsüz hissetmem hayatıma mal olacaktı fakat bildiğim ve emin olduğum bir şey varsa Yalın'ın asla kaybetmemem gerektiğiydi.

Bir ilişki için kendimi hazır hissetmiyordum ve onunla sevgili olduktan sonra anlaşamayıp ayrılmamız durumunda arkadaş kalamazdım. Ben... bunu beceremezdim. Bu halimizle tökezlerken sonrasında göreceğimiz zararları düşünemiyordum.

Ondan ne kadar etkilensem de bir çift olmamız için henüz taşlarımız yerine oturmamıştı.

Güvenlikçiye selam verdikten sonra ofise girdim. Asansöre bindiğimdeyse beklediğim aramanın gerçekleşmesini umuyordum ama Kıraç'tan ses seda yoktu. Yönetici katında sayamadığım kaçıncı günümdü ve hiç böyle yorgun, bitik hâlde gelmemiştim.

Masamı istila eden devasa cüsseli canavarları görünce gözlerimi kıstım. Ellerinde birkaç dosya vardı ve macbook açıktı. Masamda ne işleri vardı? "Günaydın Taha ve Selim abi," diye seslendim enerjik Bade'ye ani dönüş yaparak. "İşimden kovuldum ve yerime siz mi geçtiniz?"

Selim alaylı sorumu dinlerken ayaklanıyordu ve oldukça dalgın görünüyordu. Beni duyduğundan şüpheliydim çünkü sessiz ortamı bozan sesime karşılık herhangi bir tepki vermemişti.

"Geldin mi?" dediğinde bana döndü. Alnımı fark ettiği anda kaşlarını yıktı. "Alnına ne oldu?"

"Hiçbir şey," derken garipsemekten alıkoyamadığım durumu çözmeye çalıştım. Taha niye bana tatlı bir çocuk gibi gülümsüyordu? Zorla silah dayatılmış olduğuna inandığım ama kanıtlayamadığım gülümsemesinin anlamını çözemiyordum.

BİR ADAMIN DAĞINIK YATAĞIWhere stories live. Discover now