"Bana laf ediyorsun ama senin de ne olduğun belli Seungmin," diyerek ağzını araladığı an Seungmin "Öldürürüm seni!" deyip üzerine yürümüştü ki Hyunjin zaten dibinde olan alfayı yakasından tutuğu gibi kafasını yüzüne geçirdi.

Bu sefer yere düşen çocukla beraber aldatıldığını öğrenen omega da "Şerefsiz!" diye bağırıp oradan uzaklaşmaya başlamıştı. Seungmin ona baktı. "Nefret ediyorum senden. Sana ayırdığım zamana yazık."

Sinirle olduğu yerden uzaklaşmaya başladığında Hyunjin yerde yatan çocuğa doğru kahkaha atmış ardından da koşmaya başlamıştı. Yürüyen Seungmin'e yetiştiği gibi "Aynen," deyip söze girdi. "Onun yerine bana ayırsaydın, şu an çok farklı bir yerde olabilirdik."

"Sus Hyunjin."

Seungmin'den gelen cümle ile Hyunjin ağzına fermuar çeker gibi yaptığında ikisi bir süre yürümüş ama hala Hyunjin yanından ayrılmayınca Seungmin ona bakmıştı. "Nereye gidiyorsun?"

"Sen nereye gidiyorsan oraya?"

Omuz silkti. "Ben şu an nereye gittiğimi bilmiyorum, istediğin yerde ayrılabilirsin."

Sahil kenarında olduğu için kendini bir banka atarken Hyunjin bitirdiği sigarasını söndürüp çöpe bırakmış ardından da ilerleyip yanına oturmuştu. "Biri gider biri gelir, üzülme," dediğinde Seungmin ona baktı.

"Bayağı iyi teselli veriyorsun bu arada."

Sırıttı. "Tabii ki, biliyorum. Harikayım."

"Sabır."

Beta, elini alnına vurduğu zaman Hyunjin biraz daha sesli gülmüş onlar yan yana oturmaya devam ederken akşam vakti uyanan Jisung, hala Minho'nun üzerinde yattığı gerçeği ile gözlerini aralamıştı.

Nereden nereye geldiklerini düşününce garip geliyordu.

Kendini, Minho'nun üstünden yana attığı zaman esneyerek hala kapalı olan kapısına baktı. Minho'nun annesi daha gitmemiş olmalıydı yoksa illaki biri onlara bakmaya gelirdi diye düşünüyordu.

Uzandığı yerden kalkarak sarsakça birkaç adım atmış ve ardından dolabında aldığı şort ve tişörtle sessizce odadan çıkıp banyoda üzerini değiştirip geri odaya gelmişti.

"Uyanmışsın," dedi gördüğü beden ile. Minho mahmur bir şekilde başını sallayıp oturur pozisyona geldi ama hala beyninin yerine geldiğinden şüpheliydi. Onun uykulu hali Jisung'u güldürürken ilerleyip yanına oturdu.

"Uyanamamış gibisin, uyumak ister misin biraz daha? Ben annemlerle konuşurum."

"Hayır." Esnedi. "Uyanırım şimdi."

Kafasını hemen yanındaki Jisung'un omuzuna bıraktığı zaman Jisung kıkırdayarak onun saçlarını okşamıştı. Minho'nun uykulu hali gözüne fazlası ile şirin gelmişti, hatta çekinmese yanaklarını tutar bir sürü bir sürü öpücük kondururdu.

Yüzündeki gülüşle beraber alfanın saçlarını okşarken Minho onun beline sarılmış, boynunda kendine gelmeyi bekliyordu. Midesindeki kramp ile beraber nefesini tutarken "Yemek yiyelim," dedi sözlerini toparlayıp.

"Telefonunu kurmadın ayrıca hala, onu kurmalısın. Çocuklar merak eder."

Minho kafasını salladı. "Olur," dedi başını çekerken. "Kurarım."

Jisung bununla beraber sırıtarak ayağa kalkmış, "Yemek hazırlayayım ben," diyerek kapıya ilerlemişti. "Telefonumdan mesaj atabilirsin istersen, şifresi yok."

Alfa gülümsedi. "Teşekkürler Ji."

"Rica ederim," deyip gülümseyen omega odadan çıkmış, salona geçmişti. Balkonda oturan annelerini görünce "Yemek yediniz mi?" dedi merakla. "Minho ile kendime bir şeyler hazırlayacağım. İsterseniz size de hazırlayayım."

star lost, minsung ✓Where stories live. Discover now