21. Bölüm

543 77 124
                                    

Bu bölüme, gerçekten yorum istiyorum, tepkiniz meraklandırıyor beni♥️♥️

İnsanın durduk yere karamsarlığa kapıldığı anlardan birini yaşıyordum. Aslında uzun zamandır çantamın ücra köşelerinde duran kulaklıklarımın kulağımda olmasının da büyük payı vardı. Sun goes down'ı kaçıncı tekrar edişimdi bilmiyordum ama biten şarkının başa sarmasına yine izin verdim. Evimin kapısını kapattığım gibi kemerimden başlayıp anında soyunarak odama girerken de kulaklıklarımı çıkarmıyordum. Telefonumu yatağa bırakırken gayri ihtiyari açtığım şarkı listesinde bir sonraki şarkının 'true love' olduğunu görünce ona geçtim. Şarkı sayesinde aklıma ilk gelen Sehun'du ama dünden beri onu düşünmek istemiyordum.

Keyfim biraz daha yerine geldiğinde bir şarkının ruh hâline olan etkisi inanılmazdı.

Sadece baksırımla kalıp banyoya girdim. Uzun zamandır doldurmadığım küvetin tıpasını takıp suyu ayarladım. Dünden sonra bugün keyfim yerine gelir diye düşünüyordum ama öyle olmamıştı, bu yüzden bende kendime keyif yapacaktım. Zaten Sehun'dan bu aralar, 'hastaneye gel' adlı mesajlar almadığım için ayrıca rahattım.

Mutfağa gidip paketli aldığım dondurmayı açtım. Bu hayatta en bayıldığım şeylerden biriydi dondurma. İki çubuk mini magnum dondurmayı alıp birkaç çerez ve meyve ekleyerek tabak hazırladım. Aslında böyle bir şey daha önce yapmamıştım. Filmlerde gördüklerimden meraklıydım ve küvetin içinde bir şeyler yiyip şarkı dinlemek için heyecanlanıyordum. Belki sonradan film açardım.

Şimdiki insanların hiçbiri benim gibi değildi, böyle bir şey bile heyecanımı tetikliyordu. Çocuklar 'sürekli yeni şeyler gördüğü için heyecanlı' olarak da tanımlanır ve bende öyleydim, hâlâ çocuk gibi en ufak şeylerle şaşırıp mutlu olabiliyordum. İçimdeki çocuk her zaman pozitif ve mutluydu, bu yüzden elimdeki tabağı mutfak masasına bırakıp tekrar banyoya geçerken keyfim yerine gelmeye başlamıştı.

Dalin banyo köpüğünü, yarısı dolmuş küvete dökerken daha da enerjik hissediyordum. Kulaklığımda çalan şarkıya eşlik edip kendimce dans ediyordum.

Daha ne kadar derslerimi öteleyecektim bilmiyordum ama sınava yakın sıkışacağım kesindi. Kendimi odama kapatıp uyumadan ders çalışmam gerekecekti ve zaten bu duruma çoktan düştüğüm için şimdi bunu daha fazla düşünüp yine keyfimi kaçırmayacaktım.

Sekerek tekrar mutfağa girip eriyeceğinden korktuğum dondurmalı tabağımı aldım, tam gidecekken hemen karşımdaki salon kapısından gördüğüm yabancı nesne ile yönümü değiştirip salona girdim.

Koltuğun kapı tarafında kalan kıyısının üstünde bir kese kâğıdı duruyordu. Sabahtan beri salona hiç bakmadığım için görmemiştim ki ne zaman konulduğunu düşünüyordum.

Elime aldığım desenli kese kağıdının kapatıldığı kısımda kırmızı bir mühür vardı ve mühürde 'S' harfi yer alıyordu. Sehun'dan geldiğini, yine gönlümü almak için bir hediye olacağını düşünüyordum ancak çok hafif bir şeydi. En altında ufak bir ağırlık vardı sadece.

Merak ettim, elimdeki tabak ve kese kağıdıyla birlikte banyoya ilerledim. O sırada kulaklığımdan 'live your life' çalmaya başlamıştı. Yatağın üstüne çıkardığım bornozu da alıp banyodaki askıya astım ve elimdeki tabağı küvetin yanındaki banyo sehpasına koydum. Sonra küvetin kıyısına oturup elimdeki kese kağıdının ince mührünü kırdım. İçini düzgünce açtığımda kıvrılmış bir kağıt görmemle kaşlarımı çatıp elimi içine uzattım ve elime aldığım kağıdı gün yüzüne çıkardığımda katlanmış bir a4 gördüğüm gibi kalbim çarpmaya başladı. Ama ondan önce dipte olan ufak ağırlığı elime aldığımda Dodge'un anahtarı olduğunu farkettim. Bu bildiğim bir şey olsa da böyle zarfın içinde gelmesi beni yine de endişelendirdi. Bende hızlıca elime aldığım kağıdı açtığımda düzgünce, dolma kalemle, Korece yazılmış bir mektuptu. Çünkü başında şöyle yazıyordu 'Sevgili sevgilim' kalbim panikledi, olduğundan daha da çarpmaya başlarken oturduğum yerden yere inip bacaklarımı kendime çektim ve okumaya başladım.

Graduati || SekaiWhere stories live. Discover now