"Ve sevgili okul müdürün."

Ömer'i gördüğümde gülümseyerek ona doğru ilerledim. Babam "Uzaklaşma."dediğinde hafifçe kafamı salladım. Sanki kaçacaktım! Böyle düşündüğü için onu suçlamamalıydım galiba. Bir girişimim olmuştu ne de olsa...

Ömer bana önce şaşkınca bakmış sonra ailesinin yanında ayrılmış ve gülümseyerek bana doğru yürümeye başlamıştı.

"Düzenbazsın."dedi karşımda durduğunda. Yanaklarından öptükten sonra "Sürpriz demeyi tercih ediyorum."dedim. Derin bir nefes verdikten sonra kaşlarını çattı. "Ne zaman haberin oldu? Ne zamandır halime gülüyorsun?"

"Sadece bir gündür."diye itiraf ettim. Babam bana seslenirken sıkıntıyla nefesimi dışarı bıraktım. "Kaybolma. Gidip bir bakayım."

"Semihle bol şans. Uğra yanıma. Ben de gidip biraz birilerini yalandan selamlayayım."

Verdiği havalara uçurucu müjdeyle arkamı dönüp biraz önce hevesle ayrıldığım masaya somurtarak ilerledim. Babam kaşlarını çatıp bana bakarken yüzüme zorla bir gülümseme yerleştirdim. "Merhaba! Nasılsınız?"dedim elimi Semih'in despot babasına uzatıp. Keyifle gülümseyip elimi sıktı. "Teşekkür ederim genç hanım, çok iyiyim ya siz?"

"Teşekkürler."

"Peri gibi bir kızın var."

Babam gururla gülümserken Semih kulağıma eğilip "Babam da ben de seni çok sevdik Kayla ne dersin kahve yapmaya başlasan mı?"dedi. Dirseğimi karnına geçirdikten sonra ona döndüm.

"Sen nasılsın Semih?"dedim sahte bir gülümsemeyle.

"İyiyim, Kayla. Bugün araştırmamızı yapamadık."dedikten sonra babama dönüp müthiş efendi çocuk gülümsemesiyle baktı.

"Vural amca iznin olursa Kayla yarın okuldan sonra bize gelebilir mi? Bitirmemiz gereken ortak bir ödevimiz var. Antik Yunan tarihi üzerine bir araştırma."

"Olur, tabi. Siz müsait değilseniz çocuklar bizim evde de çalışabilir."

"Bizim çocuk davet ettiğine göre geri çevirmek olmaz. Kayla kızımıza  evimiz her zaman açık. Akşam bize geçeriz. Zaten maç vardı."dediğinde içimi çekerek gözlerimi devirdim. Bayılacaktım şimdi! Ödevi bitirsem de o lanet maç bitene kadar orada kalacaktım anlaşılan. Semih ile aynı evde. Semih pis pis bana sırıtırken "Ne sıcak bir aile oluyoruz, görüyor musun?"dedi.

"Kapa çeneni."diye fısıldadıktan sonra sinirle etrafa bakmaya başladım. Ömer'in annesi çok tatlı bir kadına benziyordu. Yüzünde eksik etmediği bir gülümseme vardı. Babası kıvırcık saçlıydı. Ömer'in kıvırcık saçlarını özlediğimi ona bakınca anladım. Sevgili okul müdürümden bahsetmeye bile gerek yok. İçerdeki çoğu kişi onu süzüyordu. O bin bir renk elbiseli kadın ve eşinin yanında okul müdürüm ve babası varken Ömer ve annesi siyahlı çiftin yanındaydı. Bir dakika. Siyahlı çiftin erkek olanı da renkli elbiseli kadın ve eşinin masasına katılmıştı. Ömer siyahlara bürünmüş kadının yanağına bir öpücük bıraktıktan sonra annesinin de yanağını öptü. Kadın biraz öncekinden daha mutlu gözüküyordu. Hüzünlü ama mutlu. Gelinin annesi diye düşünmedim değil ama en ufak bir fikrim yoktu. Ömerlerle samimiydi anlaşılan. Aslında burada herkes birbiriyle samimiydi. Ben hariç.

Nikah kıyıldıktan ve tebrikler sona erdikten sonra yemek servisi yapılmıştı. Tabağımla oynarken Semih koluma girip "Gel balkona çıkalım."diye önerdiğinde kolumu kendime çektim. 

"İstemiyorum."

Babam yüzüme bakıp huysuzluğumu görünce ilgisini bana verdi. "Sıkıldın biraz sanırım. İstersen biraz hava al. Biraz daha kalıp gideriz."

Kötü Çocuk I & IIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin