GELECEĞİN GEÇMİŞİ

Start from the beginning
                                    

"Tuhaf bir şekilde iyi...." diye yanıtladı Behzat, sonra derin bir iç çekerek devamını getirdi. "Bunu mental anlamda söylemiyorum. Bil... Çünkü ben içinde bir fırtınayı sakladığını biliyorum." Dışarıdan iyi ya da mükemmel görünse de Sesil duygularını içinde en yoğun haliyle yaşayan birisiydi.  Sevgilisi olan bu adamda bunu iyi bilirdi. 

Fakat diğer yanda, Behzat'ın anlayışı Sesil'in sinirlerini bozuyordu. Çünkü Behzat'ın bu erdemli, merhametli, anlayışlı tavırları, ona kendi kötü karakterini daha çok hatırlatıyordu. Bu yüzden eli adamın kolundan sertçe geriye çekildi. "Ben bir şey saklamam." derken de sesi netti. 

Fakat külliyen yalandı. Bu kasabadaki çoğu şey gibi yalan, çoğu insanın söylediği yalanlar kadar koyu bir yalan.... 

*****

"Acar... Canım hoş geldin evine." Kadının sesi Acar'ın bakışlarını Sesil ve onun gözüne sokmaya çalıştığı ilişkisinden çekmesine sebep oldu. 

Saliha, Hümeyra'nın aksine Kor ailesinin çocuklarını pek sevmezdi. Zamanında Sesil'i Beste ile samimiyeti konusunda da uyarmıştı ama o zamanlar daha uçarı olan kızına söz geçirememişti. Saliha'nın sorunu Kor ailesiyle değildi, o insanları hep yeterince sevmezdi zaten.

Acar ise bu samimiyetsizliğin oldukça farkındaydı, başını sallamakla yetindikten hemen sonra da sessiz adımlarla uzaklaştı yanlarından, adımları gecikmiş amacı doğrultusunda bahçeyi buldu. Annesinin giyinmesi için ısrarcı olduğu şık ceketinin iç cebinden. Ağır içki matarasını çıkardı. Başta üzerine ağırlık edenin bu çelik matara olduğunu düşünmüştü ama şimdi görüyordu ki yanılıyordu. Ceketini de çıkarıp bir yerlere attığında, kısa kollu beyaz bir badiyle kalmıştı. Havuza birkaç adım uzaklıktaki verandanın kenarına oturdu. Gecenin karanlığıyla gölgelenmiş havuzdaki suyun, rüzgarın etkisiyle dalgalanışına gözlerini dikerken, arka perdede kardeşi ve aklından çıkarmaya hiç kıyamadığı anılar oynuyordu. 

İçeride ise durumlar havuzun sıkışmış dalgalarından farksız değildi.

Beliz kapıdan girdiği andan beri gözleriyle Sesil'i takip ediyordu. Gittiği yerde neyse ki dakikalardır aradığı adamı buldu. Bulması için eşlik eden Sesil'i izleyen bakışları olduğundan, yanlarına gitmekten vazgeçmesi kaçınılmazdı. 

"Hadi..." Babasının sesiyle ona döndü Beliz. "Ev sahiplerine baş sağlığı dileyelim." Ölümden ölesiye korkan genç kız, ne söyleyeceğinin gerginliği içerisindeydi. Fakat babasının yanında olması onu rahatlatan yegane etmendi. Konuşmasına gerek bile kalmayabilirdi. 

Enver, göz hapsine aldığı kumral adamın kaçıncı kadehte olduğunu bile söyleyebilirdi. Onun kendine has yeteneği buydu... İnsanları inceler, açıklarını, zaaflarını ya da keyif aldıkları şeyleri keşfetmeyi severdi. Bunun Enver'e hep bir getirisi olmuştu. Buraya gelirken de kendinden bu yüzden çok emindi. Sadece izleyerek, istediği her şeyi elde edecek bir yol bulurdu. 

Kumral adam dalgalı saçlarını düzelttikten hemen sonra elini karısı Hümeyra'nın beline indirdi. Diğer eli beyaz bir şarap kadehiyle doluydu. Kendince yas tutuyormuş gibi gözüküyordu. Elbette ki Cantekin, kızını kaybetmenin acısını derinlerinde hissediyordu ama bunu nasıl yansıtacağını pek bilmiyordu.

"Merhabalar," dedi Enver yüzünde acıyı yansıtan hüzünlü bir tebessümle, elini Cantekin'e tanışmak maksadıyla uzatırken "Baş sağlığı dilemek isteriz." diye devam ettirdi.  Cantekin, bu adamı tanıyordu. Minval'in en iyi dedikodularını kadınlardan bile önce öğrenebilecek birisiydi çünkü kendisi gazeteciydi. Her bilgi ondan geçer, lüzumlu görülenler gazeteye düşerdi. 

Uzatılan eli samimiyetle sıktı Cantekin "Teşekkür ederiz. Siz Zade'ler olmalısınız. " Enver tarafından kısa bir baş hareketiyle onaylandı.

Ardından Enver'in eli Hümeyra'ya uzandı. Kadın da hiç bekletmeden sıktığında, bu merasimden sıkılmaya başladığını hissediyordu.

MİNVALWhere stories live. Discover now