"Üstündeki Dylan'ın montu Tom." Gözlerine baktım tuzluğu bırakıp. "Tamam yolculuk esnasında başını dizlerine koyman Harden'ın da yapabileceği bir hareket olabilirdi. Ama hadi şimdi, senin için mont getirmiş evden."

"Enayi olduğum konusunda hemfikiriz çünkü, sadece benimle barışmak istiyor." Kaşları havalandı ve menüyü önüne çekti.

"Başka yaptığınız bir hareket söyle. Ara sıra sana uçuk bir hareketmiş gibi gelen."

"Küfür ettiğimi duyarsa ona sinir olduğu için, benim de delirdiğim için beni öptü birkaç kez." Bana baktı. "Sulu temas fazla sevmiyorum." Başını salladı.

"O gay, normal gibi biraz bu. Tehtit etme şekli. Başka bir şey söyle." Düşünmeye devam ettim. Dudaklarına su götürdü.

"Birkaç kez aynı yatakta yattık ve uyuduk." Suyu masaya püskürttüğünde birkaç kişinin ve garsonların bakışları bizi buldu. Siyah camlı gözlüğünü düzeltirken etrafa sırıtmasıyla güldüm. Bana doğru eğildi.

"Sana sarıldı mı uyurken?" Başımı salladığımda elini masaya vurdu ses çıkarmayacak şekilde. "Biliyordum. Kesinlikle senden hoşlanıyor."

"Çok yavşak Ell. Önde gideni. Ara sıra Harden'a da sulanıyor ve bilerek yaptığını anlıyoruz. Gülüp geçiyorlar. Bana da öylesine geliyor o yüzden davranışları."

"O zaman sen yakın arkadaş olduğunuz için mi sana yakın davrandığını söylüyorsun?" Başımı salladım. "Eminim ki gece uyurken Harden'la yatmıyordur." Ofladım. Konuyu dağıtmam gerekiyordu.

"Senin kız?" Göz kırptım. "Ne iş?" Dudaklarını büzerken gözlüğünü çıkarttı gözlerinden.

"Kafam iyiydi, kavga ettik. Hailey beni tokatladı. Hak ettim de galiba." Elinde gözlüğünü çevirmeye başladı. "En yakın arkadaşın beni bakışlarıyla öldürmezse, geri barışacağız." Arkamı dönüp Dylan'a baktığımda gözleri beni buldu. Öfkeli bakışları yumuşayıp bana sırttığında gözlerimi devirerek önüme döndüm ve montun önünü ağzıma kadar çektim.

Kokusu burnumu doldurdu. Ardından benden hoşlandığı düşüncesi.

Elliot ağzıma kadar montun fermuarını çektiğim için gülümsediğimi görmedi.

***

Hep birlikte ateşin etrafına oturmuş ve ekmek arası köfte yiyorduk. Çadılarımız kurulmuştu. Elliot, Hailey ile konuşuyordu, barışıyor gibiydiler. Hafif dışlanılmış hissediyordum ki bu doğaldı galiba.

"Montumu beğenmiş gibi duruyorsun?" Ellerimi birbirine çırparak ağzımı ıslak mendille sildim ve tekrar fermuarını ağzıma kadar çektim. Ona döndüğümde gülümsedi. "Büyük oldu sana." Saçlarımı karıştırdı.

"Sıcak Los Angelas'ımı özledim." Güldü, yanıma oturdu.

"Hâlâ küs müsün bana?" Başımı salladım. Kalbimi kırmıştı çünkü hayvanın tekiydi. "Sana bir şey göstereceğim." Ayağa kalktı, elini bana uzattı. "Gel hadi."

İlk başta gelmek istemesem de elini tuttum, ayağa kalktım ve ormanın içine yürümeye başladığında onu takip ettim. Kalabalıktan uzaklaştığımızda elini uzattı. "Biraz karanlık, ben keşif yaptığım için nerde ne olduğunu biliyorum." Elini tutmamı istiyordu. İstediğini verdim ve elini tuttuğumda ellerimizi kenetledi.

Kalbim gürültüyle atarken el ele ormanın içinde yürümeye başladık. Ayağım kaydığında eli sayesinde dengede kaldım. "Dikkat et." dedi sıkıca elimi tutup tekrar doğrulmamı sağlarken. Başımı salladım ve onun adımladığı yerlerden adım atmaya başladım.

Düz bir alan çıktığımızda gördüğüm yeşilliklerle dudaklarım kıvrılırken elimi daha sıkı tuttu. "Daha önce hiç görmemiştim." Her yer ateşböceği doluydu ve etrafı yeşil sarı karışımı güzel bir renk cümbüşü sarıyordu. Aklımdan geçen ilk kelimeyle ona döndüm ve birden söyledim. "Bu senin için bile çok romantik."

Söylediğim şeyle dudakları kıvrıldı. "Ben genelde romantik miyim yani?" Dudaklarımı büzdüm.

"Değil misin?" Güldü. Kabul ettiğini anladığımda ben de gülümsedim. Bana yaklaştı yavaşça, ellerini cebime koyup gözlerime baktı.

"Benimle flörtleşiyor musun Tommy?" Yüzümdeki aptal gülümsemeye ve kalbimdeki hisse engel olamıyordum. Tek düşündüğüm, bu renk cümbüşünün içinde çok güzel gözüktüğüydü. Sanki ilahı bir varlıkmış gibi.

"Vereceğim hangi cevap seni tatmin eder?" diye fısıldadım. Dudakları kıvrıldı.

"Olumlu olan." Dudağımı ısırdım gülümseyerek.

"Hey Thomas!" diye Elliot'un sesini duyduğumda ona döndü bakışlarım. Ormanın girişinde kollarını bana sallıyordu. "Dostum, bana lazımsın!" Dylan'a baktım. Gerilemeye başladım.

"Seni affettim Dylan." dediğimde başını salladı. Yüzündeki gülümseme hâlâ duruyor ve gözlerine kadar sıçrıyordu. Hızlı atan kalbimle ona sırtımı döndüm ve Elliot'a yürümeye başladım.

Dylan'dan hoşlanıyordum. Anladığım kadarıyla, o da benden oldukça hoşlanıyordu.

Yüzümdeki aptal gülümseme ile Elliot'un yanına geldim ve kampa doğru yürümeye başladık. Neden gülümsediğimi sormadı, yüzündeki imalı sırıtma anladığının belirtisiydi zaten.














Öyle işte

Yakında itiraf gelir.

Yorum ve vote atmayı unutmayın, sonra görüşürüz.

sometimes all I think about is you [bxb] •dylmas [Tamamlandı]Where stories live. Discover now