» audio file

10.8K 1K 2.7K
                                    

3| Bu akşam benimle çıkmaya nasıl ikna oldun hyung?

Jimin gözlerini tanıdık bir tavana açtı.

Güneş, perdeleri açık filmli camdan içeri süzülürken denizliğe konmuş bir kuşun sesi odaya ulaşıyordu. Tavandaki yıldız çıkartmaları orada belli belirsiz parıldıyordu. Derinlerden gelen boğuk ses şimdi kulağında anlaşılmaz bir uğultudan başka bir şey değildi.

Yorganının yumuşak yüzeyini hissettiğinde başındaki şiddetli ağrıyla birlikte parmaklarını kıvırdı ve sağa dönerken puslu gözlerinin açılmasını dileyerek birkaç kez kırpıştırdı ama bu pek işe yaramadı. Muhtemelen lensini çıkartmadan uyuyakaldığı için gözleri çoktan kurumuştu.

Ufak bir sızlanma sesi çıkarttığında kuşun sesi sanki netleşmiş gibi geldi. Yüzünü yumuşak yastık yüzeyine sıkıca bastırırken dudağının kenarında kuruyup kalmış salyasından iğrenerek ağzını kılıfa silmeye çalıştı ve kalkar kalkmaz nevresimini değiştireceğine dair kendine söz verdi. Normalde böyle şeylerde nefret ederdi ama çok içtiğinde alkolün ona yaptığı tam olarak buydu ve Jimin hepsini çok iyi biliyordu.

Gözlerini açtı. Bakışları mavinin tonlarıyla bezenmiş yastık yüzünü bulduğunda ve aklı ona oyunlar oynadığında "Hayır," diye fısıldadı ama hiç sesi çıkmadı. Sanki zihnine dolan anıları yaşamış olması imkansızmış gibi hızla sırt üstü döndüğünde boynundan gelen çıtırtıyı ve hissettiği acıyı bile önemsemedi. Birden taşlar yerine otururken Jimin "Siktir." diye diliyle dişi arasında tısladı ve gecenin parça pinçik anıları eşliğinde kusacak gibi hissederek hıçkırdı.

İçeriden, derinlerden gelen konuşma sesi kalbine ve midesinin ortasına eş zamanlı bir ağrı sapladığında girdiği stresle tüm vücudu gerildi. Jimin hafifçe titreyen bacaklarını kendine çekti ve sırasıymış gibi guruldayan karnını görmezden geldiğinde yaklaşan adım seslerinin sahibinden gelen fısıltıyı duydu. Odasının kapalı kapısına baktı. "Tamam ama bu önemli." diyen kısık sesi saniyesinde tanıdığında yerinde doğrulmak için amansız bir çabaya girdi. Kapısı açılmadan kaldığında ve ayak sesleri devam ettiğinde sırtını yatak başlığına yaslamaya çalışıyordu. "Her neyse, halletmiş ol Hoba. Eminim. Gördüm." Kalbi ağzında atarken kapının hareketlenmesini bekledi. "Tamam. Görüşürüz. Ben de birazdan çıkarım."

Birkaç hareketlilik oldu. Jimin beyninin biraz pelteleştiğini hissettiği için ne olduğuna dair tahmin yürütemedi ama tıkırtılardan anladığı kadarıyla esas ismin hala kapının ardında, ara holde olduğundan emindi.

Bekle.

Şu anda nasıl görünüyordu? Daha demin salyasını yastığına silmişken ve geceden kalma olduğu her halinden belliyken nasıl görünüyordu? Yüzündeki aptal ifadeden kurtulmayı başaramamış ve muhtemelen nefret ettiği lensleri kuruduğu için gözlerinin şiş görünmesine tam bir neden oluşturmuşken ne kadar kötü görünüyor olabilirdi?

Jimin yok olmak istedi. Gece ne kadar zorluk çıkarttığını tam olarak anımsayamasa da söylediği saçma cümlelerden birkaçı orada durmuş kendini kırmızı bir alarmla hatırlatmaya devam ediyordu. Eve nasıl girdiği yarım yamalak gözünün önündeydi ama gerisi?

Yoongi onu şu andakinden daha kötü şekillerde de görmüş müydü?

İki yıl aradan sonra mı?

Jimin başını iki yana salladı. Yoongi'yle içki arkadaşı olduğunda ve içkiyi çok kaçırdığında kusarken onun hep yanında olduğunu, sırtını sıvazladığını, banyonun kirli zemininde klozetin önüne çökmekten çekinmediğini ve her şey geçip gittiğinde dişlerini fırçalamak için ağladığında bile yanında durduğunu hatırlıyordu.

perspective : yoonmin ✓Where stories live. Discover now