» raspberry

10.9K 1.1K 3.2K
                                    

2| Ne kadar harika bir arkadaş olduğunu unutmuş olmalıyım

Jimin, insanların kırıcılık konusunda sınır tanımadığını ve yeryüzünde tahmin ettiğinden çok daha fazla varlığın empatiden yoksun olduğunu anladığında internet üzerinden yorum okumayı bırakmıştı. Eğer tweet atarsa, bir haber kanalına düşerse, magazin programlarında konusu geçerse ya da herhangi bir sosyal medyadan paylaşımda bulunursa asla yorum kısmına girmemesi gerektiğini bir noktadan sonra o kadar iyi anlamıştı ki bu onu normalden daha az aktif olmaya iten asıl gerçeğe dönüşmüştü.

Deniyordu. Aldığı psikolojik yardımları ve güven duyduğu yakın çevresinin tavsiyelerini uygulamayı gerçekten deniyordu. Tıpkı onların dediği gibi sadece iyi yorumlara odaklı kalmak için çabalıyordu ama elinde değildi. Milyonlarca yorumun arasında tek bir kötü yorum bile olsa ona takılı kalmadan geçip gidemiyordu. Bu yüzden bir raddeden sonra bırakmıştı. Kötü yorum görmemek için kendini iyi yorumlara da kör etmeyi seçmişti.

Ve şimdi gece yarısını biraz geçmişken, evinde yalnız başına oturmuş yüzünü yarım yamalak aydınlatan telefon ışığından başka hiçbir şeyi yoktu. Perdeleri sonuna kadar açıktı. Şehrin ışıkları filmli camdan içeri girmeyi başaramıyordu. Köşedeki lambader her zamankinin aksine kapalıydı ve televizyon günlerdir hiç açılmamıştı. Eğer arkasını döner ve mutfağına bakarsa belki kahve makinesinden gelen zayıf mavi ışığı fark edebilirdi ama Jimin eve geldiğinde oturduğu koltukta hiç kımıldamamıştı bile. Öğle saatlerinden bu yana böyleydi.

İki hafta önce çektikleri videonun bugün sabah saatlerinde yayınlandığını gördüğünden beri kendi içinde girdiği tartışmaya çok zaman ayırmıştı. İzlemek ya da izlememek.

Sonunda montajlanmasına rağmen hala yarım saati geçen videoyu iki defa izlemek için oturmaya devam etmişti ve şimdi üçüncüye izlerken videonun ekranını küçültmek ve parmağını yukarı kaydırıp hemen videonun altında göreceği yorumları okumamak için büyük çaba sarf ediyordu.

Okumaması gerektiğini biliyordu çünkü her zamanki gibi onu tam olarak aklındaki şeyler beklemiyordu. Buna emindi. Kesinlikle emindi.

Jimin Yoongi'nin gülerek ekrana bakmasını izledi. Tam bir gülümseme bile sayılmazdı, ufak bir tebessümdü ama oradaydı. Sabahları yarı uykulu olduğunda ve bazen gözünü bile açamadığında Jimin'in yanaklarına kondurduğu tatlı öpücüklere sunduğu gülümsemeye benziyordu, onu andırıyordu. Küçük olanın iç çekmesine neden oluyordu.

Ayrı kaldıkları dönem onu görmüştü. Televizyonda ya da telefonda. Bir şekilde karşısına çıkıyordu. Twitter'dan engellediği ve onun hakkındaki akla gelebilecek tüm kelimeleri sessize aldığı halde oradaydı ama yine de itiraf edecek olursa en az dört - beş aydır Yoongi'nin yüzünü eski bir reklam panosu dışında hiçbir yerde görmemişti ve saçlarının bu kadar uzadığından, yanaklarının eskiye göre daha dolgun görünmeye başladığından habersizdi.

"İyi besleniyor olmalı." Jimin iç çekip telefonunu yüzüne yaklaştırdı ve oturduğu yerden kayıp daha çok yayıldı. Gözlerini kırpıştırırken hafif puslandırılan arka planın arasında Yoongi'nin öne çıkan yüzüne baktı. O gün pek dikkat etmediği için videoyu izlerken gözüne çarpan beyaz, düz bir tişört ve hafif bol, salaş bir siyah pantolon giyiyordu. Bacak bacak üstüne atmıştı ve eskisi gibi değildi. "Spor salonuna gidiyor mu?" dedi Jimin yine farkında olmadan diliyle dişi arasında. "Kol kası yaptığına eminim. Normalde o tişörtün içinde kaybolurdu." O anda Yoongi bir şeyler derken gerinerek arkasına yaslandı ve kafasını koltuk başlığına doğru kaldırdığı için tişört göğsüne yapıştı. Jimin kendini milyonuncu kez nefesini tutarken bulduğu gibi telefonu yan tarafına fırlattı ve gözlerini sımsıkı kapatarak videoyu üçüncü kez izlediği gerçeğini sindirmeye çalıştı. Hayır bu kareyi ilk görüşü değildi. "Aptal olma." dedi alnına vururken. "Aptal olma, aptal olma, aptal olma." Alnı kırıştı. "Ondan nefret ediyorum."

perspective : yoonmin ✓Where stories live. Discover now