9.Bölüm: Yeniden Diriliş

En başından başla
                                    

-Ama nasıl olur? Sen ölmüştün. Ben kendi ellerimle yokladım nabzını. Bu ellerle! Sen ölmüştün buna eminim.

Kız kaşlarını çatarak Marsinsan'a baktı. Sonra etrafına. Etrafına bakarken başı döndü, eliyle kafasını tuttu:

-Olamaz, yine mi ölemedim. Bu sefer işe yarar diye düşünmüştüm.

Marsinsan gözlerini hiç kırpmadan kıza bakıyordu. Daha önce de ölmeyi denemiş. Bu kız gerçekten yaşamak istemiyor:

-Sen manyaksın! Gerçekten kendini öldürmeyi mi denedin?

Diyerek başını sağa sola salladı Marsinsan ve sinirle yerinden kalkıp Amerikan tarzı mutfağa hızlı adımlarla ilerleyip kahve hazırlamak için iki bardak aldı ve söylenmeye başladı:

-Sen gerçekten psikopatsın. Manyak bu kız. Nereden çattım bu deliye. Hayır anlamıyorum sen ölmüştün. Geri nasıl dirildin bilmiyorum ama sanırım seni ben öldüreceğim beni bu kadar telaşlandırdığın için.

Derken bir an duraksadı. Cümlesinin doğruluğu altında sadece yutkunabildi. Şu an onu geri kazandığı için sevinmeli ve ona sarılmalıydı.

-Sen niye telaşlandın ki?

Diyerek kafasını sağa yatırdı kız. Uzunca Marsinsan'ı süzdü ve onu göz hapsine aldı.

-Ben. Sonuçta sen de bir insansın yani. Kim olsa telaşlanırdı.

Marsinsan bir an açıklama yapamadığını fark etti. Kız onu umursamıyordu bile. Kendi kendine aşık olmuştu kıza. "Onun umurunda bile değilim. Beni öylesine öpmüş."

-Ben insan değilim.

Marsinsan bardaklara kahveyi koymayı yarım bırakıp kıza döndü:

-Nasıl yani, o zaman nesin?

-Bilmiyorum, ama ben insan değilim, bundan yüzde yüz eminim.

Uzaklara daldı kız ve gözleri doldu. İnsan olmadığına üzülmüyordu, ne olduğunu bilmediğine üzülüyordu. Ne için yaşadığını, hayat amacının ne olduğunu ve diğerlerinden neden farklı olduğunu bilmiyordu. İnsanın cevaplamakta en çok zorlandığı şeyi ömrü boyunca soruyordu beyni kendine: "Ben kimim?"

-Ciddi olamazsın! Yani herkes insandır.

Diyerek güldü ve kahveleri doldurmaya devam etti Marsinsan.

-Sence insan olsam çoktan ölmüş olmam gerekmez miydi?

-İyiki insan değilsin o zaman küçük.

-Beni sen mi kurtardın? Çünkü bu sefer ölmek için her şey tamamdı. İçinde kanı olmayan bir canlı nasıl yaşayabilir ki?

Marsinsan kahveleri aldı ve kızın ayakucuna oturup ona uzattı:

-Belki sende görünmez bir kan daha vardır ve o sinsice seni hayatta tutuyordur.

Kız kocaman gözlerle Marsinsan'a baktı:

-Olabilir mi?

Marsinsan güldü ve gülerken gözleri doldu. Bu kız gerçekten de çift kan taşıyordu. Hem kırmızı hem de beyaz kan. Bu yüzden ölmüyordu. Dünyada kırmızı kanı akıyorken beyaz kanı onu koruyor ve her soğuk mevsim geldiğinde kızı daha da güçlendiriyordu. Ama o bunu bilmiyordu işte. Bu kıza hiç mi kimse bir şeyler söylememiş, onu korumaya çalışmamıştı:

-Gerçekten seninle ne yapacağım ben?

-Benimle bir şey yapmana gerek yok. Kahvemi içtikten sonra gideceğim.

Kızın kahve içerkenki huzur dolan yüz ifadesine baktı Marsinsan:

-Kahveyi seviyorsun.

Kız huzurla kapadığı gözlerini araladı ve Marsinsan'a daha dikkatli bakmaya başladı:

Tanrıyı DoğurmakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin