Çil Meselesi

39 2 7
                                    

"Ay ne alaka?" Dedi Eren hızla. Ardından eliyle kendini yellemeye başladı.

"Bir şey mi söyledi?"

Ruzi öldürsen bana aşk hayatından bahsetmezdi. Çok kıskanç olurmuşum. İlerdeki eşinin kıskanç, yüzüne tükürülecek cinsten olan görümcesi olurmuşum. Ruzi evlendikten sonra tanışırsın anca derdi bana hep. O yüzden hayır, bana söylememişti. Ama bunu Eren bilmiyordu.

"Belki?" Dedim kaşlarımı kaldırıp indirerek.

Eren'in yüzünün hızla domatese dönmesini büyük bir zevk içinde izledim.

"Ne dedi?" Dedi bir süre sonra. Yüzü hâla kıpkırmızıydı.

"Niye söyleyeyim? Önce sen."

"Aaa!" Eren'in çaresizlikle bağırmasından kaynaklı olarak bir kaç göz bize dönmüştü, ama benim umrumda değildi. Ben eğleniyordum burada.

"Söylenecek bir şey yok ki." Dedi Eren sesini birazcık kısarak. Kafedeki gözlerin  bize dönmesinden dolayı daha da bi kızarmıştı.

"Ne demek yok?" Dedim şüpheli bir tavırla. Ortada elle tutulur bir şey olmadığını bende biliyordum. Ama Erenle uğraşmak tahmin ettiğimden de zevkli gelmişti bana.

"Var mıymış?" Eren'in karışmış gözlerle bana bakmasına daha fazla dayanamamış, gülmüştüm.

"Yok herhalde, kızlarla kızlar gecesi yapmışsınız. Kıskandım!" Dedim hararetle. O kızlar gecesini ciddi anlamda kıskanmıştım. Bir ben yoktum! Ve belli ki her şey ortaya dökülmüştü o gece.

"Sen de Reha'nın yanına gitmeseydin." Dedi Eren omzunu silkerek.

"Sence benim kafam normal miydi? Rehayla gider miydim ben kafam normal olsa?"

Eren gözlerini kısarak beni inceledi bir süre. "Gene de giderdin."

Suratımın kırmızıya doğru döndüğünü hissediyordum. "Ne alaka?" Dedim. Suratım sanki hiç kızarmamış gibi umursamazca konuşmuştum.

Eren omzunu silkti. "Bilmiyorum. Gene de giderdin. Eminim buna. Hatta adımın Eren olduğu kadar eminim."

Eren'in sözleriyle ister istemez sessizleşmiştim. İçimden bir ses de gideceğimi söylüyordu. Ne olursa olsun içimdeki küçük Yektalardan biri, Rehaya güveniyordu.

"Neyse,"dedim konuyu değiştirmek için. "Siz ne konuştunuz?" Dedim. Bu acınası konu değiştirme çabalarımı görmezden gelemeyen Eren sayesinde amacıma ulaşmıştım. Konu değişmişti.

"Havadan sudan. Gruptakilerin dedikodusunu yaptık."

"Hemen," dedim hızla. "Bana da anlatıyorsun."

Erenle o kadar uzun süre oturmuştuk ki götüm düzleşmişti artık.

"Kalkalım mı?" Dedi Eren. "Garson bizi öldürecek gözleriyle. Bir pasta ve kahveyle beş saattir oturuyoruz burada."

Kıkırdamıştım Erene. Haklıydı.

Hesabı ödeyip kafeden kalktığımızda, hava çoktan kararmıştı. Sıkıntıyla nefes verdim. Eve kim gidecekti şimdi?

"Gel bana," dedi Eren. "Makarna yaparım. Sakın itiraz etme, tek yapabildiğim yemek o."

Ereni gülümseyerek onayladım. Şu anda hiçbir yemeğe hayır demezdim. Patlıcan hariç. Patlıcanı hiç sevmiyordum.

HayranOnde as histórias ganham vida. Descobre agora