Kızını korumayan bir babaydı.

Onun gözünde bir adam kadınını ve kızlarını koruyamıyorsa adam değildi.

Vatanı karısıysa yurdu kızlarıydı.....

Bekir Mirşah kızını korumayan bir babaydı.

Göğsünde her gece yanan bir ateş beynin de yankılanan bir ses "sen adam değilsin" diyordu.

O bir babaydı.

Evladı emanet gören.

Ona göre kızları cennetin müjdeleyicisi değildi.

Dünyada ki cennetin ta kendisi idi.

Kızlarının saçlarının her bir teli için dünyayı karşısına alabilirdi ama karşındakine gücü yetmemişti.

Herkese yetişen eli kendi kızına uzanamamıştı.

O gece kızını o konakta bırakıp Amed'e döndüğünde Karacadağ'ın püskürttüğü lavlar gibi kor bir ateş yüreğine düşmüştü.

Sırtında ki yük Amed kadar ağırdı.

Başını bir defa kaldırıp bakamamıştı kızının olmadığı şehre, çok sevdiği şehri bile ona yabancı kılmışlardı....

Bir babaydı ama o kelimeye kendisini layık göremiyordu.

O gece Amed gibi Bekir Mirşah'ta susmuştu.

İlk defa kuracağı tüm cümleler anlamını yitirmişti.

Zerya evinin küçüğü...

Gözlerinin kıymetlisi!

O daha kızının başka bir şehirde üniversite okuya bilme ihtimalini bile benimseyemezken karşısındaki yabancı onu ondan çekip koparmıştı.
Cezası olacaktı...

Allah var kafasında ki sesi dinleseydi o gece yaşadığı utançla kafasına sıkardı.

Omzundaki bu yük o kadar ağır geliyordu ki artık taşıyamıyordu.

Mavi harelerini karşındaki adama dikti.

Karşısındaki adam hiç korkmadan kızını ondan çekip alandı.

Cezası olacaktı...

Belin de Beylik silahı elin de damat bohçası...

Bekir Mirşah buraya zorla aldığı kızının kimsesiz olmadığını göstermek için gelmişti.

Kader kabullüydü ama bu yaşananları hazmetmesi imkansızdı.
Cezasız kalmayacaktı...

Azad Saruhan kara harelerini karısıyla aynı renk olan bakışlarından almadan adamın ne yapacağını merakla bekliyordu.

Bekir Mirşah Azad'la arasında bir kaç adım bırakıp "Azad Saruhan"diye bağırdı.

Azad gözlerini kıstı.

Elindeki damat bohçasını ona uzatıp "sen kızım için kına, düğün gereken her şeyi yaptın ama biz senin için hiçbir şey yapamadık"

"Ben de kızım mahcup kalmasın diye damat bohçanı getirdim"dedi.

Azad damat bohçasını alıp arabanın kaputunun üstüne koydu. Kara hareleri adamda dudağı yukarı doğru kıvrıldı"gerek yoktu"dedi.

Bu gelişin sadece damat bohçası için olmadığını bilecek yaştaydı.

Sadece ne yapacağını merak ediyordu.

Bekir Mirşah gülümseyip"olur mu her şey usulüne göre olsun"doue gürledi..

Mardin'e Tutsak. Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin