Yüzündeki şok yerini gülümsemeye bırakırken dudaklarımın kenarından öptü. Başımı omzuna koyup gözlerimi kapattım. "İyi geceler." Kollarını sıkıca etrafıma sardı.

***

"Bunu alışkanlık haline getirmeye başlıyorsun." dedim elini daha sıkı tutarken. Ateş böceklerine gidiyorduk yine, orası ormanın en aydınlık ve güzel kısmıydı. Geniş bir çayırlıkta yüzlerce küçük ışık tanesi vardı.

"Seninle flörtleşmeyi mi?" Güldüm, başımı salladım.

"Elimi tutmayı." Bana baktı hafifçe gülümseyerek. "Ama istersen benimle flörtleşebilirsin de." Güldü, elimden öptü.

"Romantik olduğumu söylemiştin, seninle flörtleştiğimi belli etmiyor muyum?" Kaşlarım havalandı.

"Yavaş ilerliyorsun." Elimden tutup beni birden kendine çektiğinde ellerimi göğsüne yasladım. Kolunu belime sardı ve başını yaklaştırdı başıma.

"Bu hız iyi mi?" diye sorduğunda gözlerine bakarak yutkundum sertçe. Kalbim birden gelişen hareketi ile hızla atmaya başlamıştı. Yine de belli etmemeye çalıştım.

"Oldukça." diye fısıldadığımda güldü, başını eğip dudaklarımın kenarından öptü. Belimi bırakıp tekrar elimi tuttuğunda yürümeye devam ettik.

Açıklığa geldiğimizde ilerideki örtü ile bu sefer hazırlıklı geldiğini anladım. Örtünün üstüne oturduğumda o da yanıma oturdu ve kenardaki biralardan birini bana verdi. Açıp dudaklarıma götürdüm ve renk cümbüşünü izlerken bir yudum aldım. Gözlerini üzerimde hissediyordum.

"Şu güzel şeyi kaçırıyorsun." dedim ateş böceklerini kastederek.

"Sana bakıyorum, neden kaçırayım?" Yavaşça başımı başına çevirdim söylediği sözle. Gözlerimi söylediği iltifat ile şokla kırpıştırdım. Dudaklarımı araladım ama dilim tutuldu sanki birden. Dudaklarımdan hiçbir kelime dökülmedi.

Gülümseyerek başımı aşağı eğmekle yetindim. Bana yaklaştığında başımı omzuna koydum yavaşça. Kolunu etrafıma doladı. Biralarımızı yudumlamaya devam ettik.

Hava iyiden iyiye soğumaya başladığında onun hareketlenmesiyle gözlerimi açtım. "Hadi gidelim." Başımı salladım uyku dolu gözlerimle. Ayağa kalktığımda elimi ona uzattım, tutup kalktı. Ellerimizi kenetledi ve tekrar ormanın içine yürüdük.

Kampa geldiğimizde elini bırakmamla göz ucuyla bana baksa da bir şey demedi. Mesaj gelmesiyle durup titreyen telefonumu çıkarttığımda bilinmeyen bir numaradan fotoğraf geldiğini gördüm. Dylan arkadaşlarının yanına gitmişti bile. Yavaşça üstüne tıkladığımda açılan fotoğraf ile dudaklarımın aralanmasına engel olamadım.

Fotoğrafta Dylan, Will ile öpüşüyordu ve düne aitti.

Kalbimde birden yer edinen ağrı ile gözlerimi ona çıkarttım. Kaşları çatılırken güldü bana. Öfke ve üzüntü ile elimin yumruk olmasını engelleyemedim. Onun telefonuna da mesaj gelmiş olmalı ki çıkartıp baktığında gözleri şokla genişledi. Bana baktı.

Alayla güldüm ve arkamı ona döndüm. Orospu çocuğunun tekiydi. Aptal gibi beni elinde oynatmıştı, bana cidden bir şeyler hissettiğine inanmıştım.

"Thomas." Koluma elini doladığında sinirle ona döndüm ve ittim sertçe. Harden onu tutup düşmesine engel oldu.

"Sakın bana dokunma şerefsiz." Buraya geldiğimiz günden beri bana hislerini açık açık belli ediyordu ve bu fotoğraf bu kampta çekilmişti. Hangi gün olduğunun bir önemi yoktu yani.

"Açıklayabilirim." dediğinde alay ve öfke ile gülüp saçlarımı geriye taradım titreyen elimle.

"Siktir git başımdan. Cidden." Göğsüne elimle vurdum. "Olmayan şerefini de al ve siktir git. Bir daha da rahatsız etme beni." Öfke ile çadıra ilerlemeye başladım.

Sadece şu lanet kamp bitsin ve gidelim istiyordum.















:(

Allah belamı versin gelecek yarın darağacı dansı.

Yorum ve vote atmayı unutmayın. Sonra görüşürüz.

sometimes all I think about is you [bxb] •dylmas [Tamamlandı]حيث تعيش القصص. اكتشف الآن