(49)Peşini Bırakmayan Evham...

Mulai dari awal
                                    

Saatler dakikaları , dakikalar saniyeleri tekrar ederken gözlerim bir an olsun üstünden ayrılmıyor , her anını hafızama kazımak ister gibi dikkatle izliyordum.

En sonunda yorgunluğa yenilip göz kapaklarım kapandığında direnemeyip kapattım gözlerimi.

***

Sabaha doğru boyun ağrısı ile uyandım. Tutulmuş olmalıydı. Kendime gelip gözlerimi tam açtığımda beşiğin başında uyuya kaldığımı anladım.

Yatağa baktım. Aram abim hâlâ uyuyordu. Erken uyanmam iyi olmuştu. Yoksa Aram abim uyandığında neden bu halde olduğumu anlatamazdım. Anlatsam bile boşu boşuna dert edecekti. Sonuçta sadece bir kâbustu gördüğüm.

Yerimden kalkarak esneyerek gerindim. Erken bir saatti. Güneş tam olarak doğmamıştı.

Beşiğin içine baktım. Başının olması gereken yerde ayaklarının olduğunu görmemle kısık bir sesle güldüm. Başı yan dönük bir şekilde dudakları büzülmüş uyuyordu.

Tatlı bebeğim...

Kelimeler bazen kifayetsiz kalır derlerdi ya...
İşte , tam olarak konu o olduğunda kelimeler yetmiyordu dilime.

İç çekerek baktım minik çiçeğime. Dışarıdan ayak seslerinin gelmesi ile çalışanların uyandığını anladım.

Saçlarımı kulağımın arkasına alarak dolaptan kıyafetlerim ile birlikte banyoya ilerledim. Nur uyanmadan işlerimi halletsem iyi olurdu.

Bir saatte duş alarak işlerimi hallederek çıkmam ile havluyu saçlarıma doladım. Üzerime giydiğim elbisenin üstüne su damlalarinin düşmemesine dikkat ettim.
Saçlarım uzun olduğu için uzun sürmüştü. Bazen kısaltsam diye düşünüyor ama sonra vazgeçiyordum.

Bir keresinde kestireceğim diye kesin konuştuğum bir anda Karan istemiyorum diyerek vazgeçirmişti beni. Neden diye sorduğumda ise hiç bir şey dememiş ama gece uykuya daldığım bir anda saçlarımı parmağına dolayarak kulağıma fısıldadığı cümleler yeterli olmuştu. Saçlarını seviyorum. Tek bir teline bile can yakabilirim demişti.

" Küçüğüm , düşünerek dudaklarının kıvrılmasına sebep olan şeyi sorabilir miyim? "

" Ha... "

Kucağına almış olduğu Nur ile bana bakan Aram abimle , dudaklarımın kıvrılmış olduğunu yeni farkediyordum.

Başımı iki yana sallayarak dalgın halimden kurtuldum. Havluyu iyice sararak saçlarımdan düşmeyeceğine kanaat getirdiğimde yanlarına geçtim.

Bir kolumu Aram abimin beline sararken diğerini de Nur' un sırtına koyarak önce Aram abimin yanağına ardından da Nur' umun boynuna dudaklarımı bastırmıştım.

Aram abim yaptığıma gülerken saçlarımdan okşayarak alnımdan öptü.

" Günaydın abi. Günaydın bebeğim. "

Nur ona seslendiği mi anladığında saçlarımdan tutarak kıkırdamıştı. Gülen suratına yaklaşarak burnumu burnuna sürtüp boynunu hafif ısırarak öptüm. Küçük çığlığı odayı doldururken eli ile başımı itmeye çalıştı. Kahkaha atarak geri çekildim.

" Küçük cadım. Anneyi itekliyoruz ha. "

Elini dudaklarıma atarak açmaya çalışırken seslenerek dikkatimi dağıtmaya çalışıyordu.

" Ay..nne vuuuu.... "

" Anne vuuu mu? O ne bebeğim. "

Ellerinin göğsüme gittiğini gördüğümde acıktığını anladım. Vuu dediği şey mama olsa gerekti.

FAHRİYE ( Düzenlemeye Alınacaktır. )Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang