"Bana şimdi lazım. Git, hemen al. Gerekli olanları işaretledim. İşaretli olanları alsan da olur. O deterjan olmadan da eve gelme."

"Anne sen beni deli ediyorsun!" dedim çemkirerek. "Keşke bugün gündüz çalışsaydım ya!"

"Ay iyice cırtlak olmuş senin sesin. Sus Ebru!" dedi annem de. Sinirle inledim.

"Hani market işi bende değildi?" dedim gözlerimi kısarak.

"Ebru bugün sadece sen evdesin. Ben de şimdi evi temizleyeceğim. Ne yapayım?" dedi o da. Sonra gözlerimin içine baktı ve yanıma gelip kağıdı elimden aldı. "Tamam, ver. Ben hem alışverişe giderim hem de evi temizlerim. Sonra da yemek yaparım."

Annelerin şu tribi...

"Tamam anne tamam. Gideceğim," dediğim an kağıdı elime tutuşturdu.

Bari bir dakika falan trip atsaydın anne...

"Deterjanımı unutma," dediğinde homurdandım.

"Unutur muyum? Onlar senin en büyük aşkların." Gülüp mutfağa gittiğinde ofladım.

Allah'ım ne olur İlker diğer şubede olsun. Bazen gidiyordu. Bugün de gitmiş olsun. Yaklaşık üç haftadır İlker orucu tutuyordum. Bozulmasın lütfen.

Zaten acı çekiyorum. Görürsem yine başa dönerim. Daha kötü olurum.

Dua ede ede hazırlanıp dışarıya çıktığımda yürümeye başladım. İlker'i düşündükçe kalbime sızı giriyordu. Maşallah beyefendi de benim onun hayatından çıkmamı bekliyormuş. Hiç çaba bile göstermedi. Gerçi hayatından çıkmış olamam. O beni nerdeyse hayatına dahil etmedi. Maazallah dahil ederse dünyanın sonu gelir.

Sinirlerim yine tepeme çıkınca sakinleşmeye çalıştım. Kalbimin ritimleri yine hızlanırken yutkundum. Ulan bir dur sen de. Şöyle hızlı hızlı atma. Zaten gerginim.

Markete geldiğimde girişte İlker'i görmeyince rahatladım. İçeride olmadığını umut ederek markete girdim. Bir tane market arabası alıp marketin içinde dolanmaya başladım. Tabii hemen annemin istediği deterjanı almaya gittim. Deterjan bölümünde göz gezdirirken İlker'in burada olmadığına emin oldum kendimce ve rahatladım.

Aslında görmeyi de istiyordum. Bunu da itiraf edeyim.

Deterjan bölümüne bakıp geri geri gitmeye başladım. Raflarda annemin deterjanı göremeyince kaşlarımı çattım. Al işte. Annem deterjan olmadan gidersem söylenir yine. Cidden yok mu yani? Geriye doğru gidip dönecekken birine çarptım. Alt dudağımı ısırdım. Arkamı yavaşça döndüm.

"Özür dile-" diye konuştum ama tamamlayamadım. İlker ile göz göze geldiğimde dondum, kaldım. İkimiz de birbirimize bakarken tıkanmış gibiydim. Bir tepki veremedim. Yaklaşık üç haftadır onu görmediğim için iliklerime kadar onun özlemini hissettim. Yorgun görünüyordu.

Çok çalışıyor olmalıydı.

"Özür dilerim," dedim kendimi toparlayarak. "Raflara bakıyordum." Yutkundu.

"Sorun değil," dedikten sonra karşı raftan bir şey aldı. Elindeki deterjana baktığımda kaşlarımı kaldırdım. "Annenin aldığı," dedi gözlerime bakarken "Yerlerini değiştirdik de bazı şeylerin." Başımı salladım. Aldığımız her şeyi de ezbere biliyordu. Deterjanı aldım ve market arabasına koydum.

"Teşekkür ederim," dedim düz bir sesle. O da başını salladı. Arkamı döküp market arabasını ileriye doğru sürmeye başladığımda bana seslendi.

"Ebru?" Ona döndüm.

"Efendim?" Bana yaklaştığında kalbim kasıldı. Yutkundu ve elini ensesine atıp biraz bekledi. Sonra elini indirdi ve yine bekledi. Ona zaman verdim. Bir şey demedim.

Çatlak Kız | Texting ✔Where stories live. Discover now