1. BÖLÜM/BEKLEYİŞ

En başından başla
                                    

Ölü bir adamın kızıydı Zühre...
Ölü bir adamın karısıydı Cemile...

"Anne..."

"Gelecek biliyorum ölmedi "

"O öldü! Yeter artık. Babalar ölmez derler ya! Babalar da ölür en acı onlar ölür!."

Cemile hanım kocasının ölümünden sonra eskisi gibi değildi. Psikolojik tedavi gördü bir süre. Düzeldi sandılar ama şimdi gene nuks ediyordu o kara günler..

"Yalancı! Ölmedi. Öldüyse nerde cesedi ha! Nerde mezarı!"

Cemile hanım olduğu yerde titremeye başladı. Gözü dönüyordu eliyle göğsünde duran yazmayı çekiştirerek nefes almaya çalışıyordu nefessiz kalmıştı.Zühre annesinin panik atak geçirildiğini anlayınca sakin kalmaya çalıştı. Gözünden yaş damlama ya başladı titreyen sesiyle yan odada uyuyan abisine bağırdı;

"Karan, Karan... Abi!"

Atakların başladığı anda  Zühre'nin eli ayağı titrerdi,
ne yapacağını bilemezdi. On yıl ona hiç bir alışkanlık kazandırmamıştı.

Zaman bile acıyı sevdirememişti.

"Anne, anne... Anne tamam lütfen sakin ol ilaçlarını aldın mı?

"Karan, lüt-feeen... "Dizinin üstüne çöküp başını ellerinin arasına alıp ağlamaya başladı abisinin adını sayıklayarak.

Abisi karan pijamayla  yan odadan koşarak  salona geldi. Uyku sersemliğinin verdiği mahrur bakışlarını zühre'nin üstünde gezdirdi.

"Anne, anne tamam bitti sakin ol!" Dedi, annesine sarılarak odasına götürdü.

İlaçlarını verip yatağına yatırdı annesini.
Bir kaç dakika sonra tekrar salona döndü. Dizlerini kendine doğru çekmiş salon kapısına sırtını vermiş küçük bir kız çocuğu gibi çaresizce ağlayan zühre'nin yanına kapandı. Dizlerini kendine çekterek.

"Babam geri dönmeyecek. Ne kadar acıtsa da dönmeyecek. Acıyı kabullenip yaşaması gerek ama bir türlü kabullenmiyor. Babama değil en çok anneme yanıyor içim. Kalmak daha zor..." Dedi.

Zühre ye sarılarak başından öptü. Ağlarken kimsenin onu görmesini istemiyordu.
"Ah" dedi derin bir iç çekip "hadi toparlan şimdi." Deyip
Balkona çıktı.
Sabah yıldızı gökyüzünde yavaş yavaş kayboluyordu. Sabah oluyordu karanlık bitiyor ama içindeki karanlık bu sabah ezanıyla tekrar başladı.

Odasının çekmecesinden sigara paketini alıp tekrar balkona döndü. Sigarayı  yakıp dumanı ciğerlerine çekti. Düşünceler içinde kayboluyordu.  Sıkıntılar tekrar başladı, karanlık tekrar yayıldı kalbinin attığı her an'da.

Şafak söküyordu serin hava şafağı yırtıyordu. Zühre üstüne krem renginde bir şal akarak Karan'ın yanına geldi. Onu balkonda, sabahın köründe sigara içerken görünce içi acıdı.  Küçük adımlarla balkona geçti.

"İyi geliyor mu?"dedi elini abisinin omuzunda tutarak.

"İyi gelen sigara değil.

"Ne peki?" Dedi yan sandalyeyi altına çekerek.

"Bana zarar verdiğini bilmek iyi geliyor."

"Erken ölüm istiyorsan yanlış yoldaşın"

"Yanlış yoldan al beni o zaman"

"Ben o yolun yolcusu değilim.
Alamam seni.."

"O zaman neden içtiğime karışma"

"Çok içiyorsun..."

"Ah boşversene!"

"Ne zaman çıkıyorsun? Kahvaltı yapalım birlikte"

Yedi de.

Sabah saat 5:40...

Tamam o zaman kahvaltıyı hazırlıyorum.

"Aç değilim."

"Abi lütfen yapma böyle"

"Yok kızım, sen ye benim iştahım yok. Hadi üzülme artık her şey düzelecek."

"Düzelt o zaman! Somurtarak hiç bir şey düzeltemezsin. Kahvaltıya bekliyorum seni."

Elindeki izmariti küllüğü attıktan sonra omuz üstünden kardeşine baktı.

"Peki yap geliyorum"dedi.

Küllük izmarit le dolmuştu
İnsana acılarını unutturmak kolay değildi. Hep bir maddeye sarılır onunla yaşama tutunurlardı
Kafasını dağıtmak için seçilmiş bir bağlılıktı Sigara...

Kahvaltı masasına oturdular ikisi de yemek için kendilerini zorluyordu birbirine hissettirmeden.

"Çay doldurayım sana"

Elindeki çatalı sakatlığa batırıp ağzına götürerek sırıttı "olur" dedi ama midesi almıyordu tıka basa doymuştu sanki. Dün ikindi vaktinde yediği yemekle duruyordu hâlâ...

Çayı doldurup tekrar yerine oturdu.

"Abi..."

"Evet güzelim"

Annem, annem ya eskisi gibi olursa. Tekrar aynı  sorunları yaşamak istemiyorum, korkuyorum."

"Öyel bir şey olmayacak güven bana.  Eskisi gibi değildi bu atak daha sakindi diğerlerine nazaran.
Uyusun şimdilik. Uyanmazsa korkma  sakinleştirici  verdim."

"Tamam"

"Ben çıkıyorum sen de üzülme geçecek bebeğim"

"Umarım..."

Karan evin en büyüğüydü tüm sorumluluk onun omuzları üstündeydi. On beş yaşından beri çalışıyordu babasının acı kaybından sonra..

SONBAHAR IŞIKLARI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin