-1-

39 6 0
                                    

Sessizliğe daha fazla tepkisiz kalamadım ve ayaklarımı umursamazca sallamaya başladım. Birden bunu ağaç dalında yanında oturduğum kişinin, yani Gerad'ın da yapmasını beklediğimi fark ettim. Nedensiz ve saçma bir beklentiydi, ama Gerad hiçbir şey söylemememe rağmen beni kendime karşı yalancı çıkarmayıp ayaklarını sallamaya başladı.

Belki de onu kendimden daha iyi tanıyorum, diye düşündüm. Bazen öyle olaylar yaşıyordum ki birkaç saniye sonra ne yapacağımı ben bile bilemiyordum. Öte yandan, Gerad benim için büyük bir kısmı çözülmüş bir yün yumağından ibaretti. Farklı durumlar karşısındaki tepkilerini, mimiklerinin her birinin anlamını, okuduğu kitapları, en sevdiği şeker türlerini, favori atını, sırlarını biliyordum ve bu gibi olaylarda gerçeğe yakın tahminlerde bulunabiliyordum.

"Gitmeliyiz Gerad, Cheryl yine ağaca çıktığımızı öğrenince küplere binecek." dedim kamburumu düzeltip gerinirken.

"Annem seni gerçekten korkutuyor mu, yoksa onun için endişeleniyor musun anlayamadım."

Bir tutam saçımı aldı ve oynamaya başladı. Bunu sevdiğini biliyordum. Eskiden güzel ve sarı buklelerim vardı. Ama artık saçlarım hala sarı olmasına karşın dümdüzdü. Buraya gelmeden önce tanınmamak için saçlarımı kesmiştim, daha sonra ise uzayan saçlar dümdüz bir hâl almıştı, hepsi bu.

Son söylediklerine cevap alamayınca devam etti.

"Seni anlayamıyorum Azrael. Artık 17 yaşındayız. Annem zaten sana karışamaz, ben ise kendimi anneme karşı nihayet savunabiliyorum."

"En azından laf atışmasında." dediğimde birlikte güldük.

Toparlandıktan sonra devam etti. "Azarlarından korkmuyorum."

Yüzüme çok bilmiş bir tavır takındım ve şakayla karışık merakla sordum. "Annen bana neden karışamazmış, peki?"

"Biliyorsun, kendini savunmada kimse seni geçemez. Annem senin bazen ne kadar sinir bozucu olduğunu tecrübe etti, inan bana."

"Cheryl da en az benim kadar sinir bozucu şu sıralar, anlarsın ya, bebek yüzünden strese girdiğini düşünüyorum."

Hafif bir tebessümle başıyla onayladı.

"Geleceğimizi düşünüyor. Ne kadar fazla çocuk mirasın o kadar çok bölünmesi demek ve bir kız evlat istemekte kararlı."

"Eh," Kıkırdadım. "peş peşe dört erkek çocuk, kız istemek onun da hakkı."

"Azrael Luca," koluma hafifçe vurdu. "Bunun sorumlusu sensin. O sadece saçını fırçalayabileceği ve istediği kıyafeti giydirebileceği bir kız evlat istiyor, ama sen ona bu konuda pek yardımcı olmuyorsun."

Buna gülmemi bekliyordu ama onu şaşırtarak omzuna başımı yasladım ve derin bir iç çektim.

Neden böyle bir davranış sergilediğimi sorgulamadı ve bir şey demeden daha rahat edeyim diye kendini bana çevirdi. Buna karşılık omzundaki başımı göğsüne kaydırdım.

Ona sıkı sıkı sarıldım.

Çünkü sanki yeterince çaba gösterebilseydim, kaburgalarının arasında saklanabilecektim.

"Bana ilk kez Luca soyadıyla seslenmiyorsun, biliyorum, ama bu pek iyi hissettirmedi sadece." Onun sormamasına karşın açıklama gereği duymuştum.

"Bunu rol icabı bizim ailedenmişsin gibi yaptığın için söylemedim."

Kafamı kaldırıp yüzüne baktım ve açıklama yapmasını bekledim.

"Bir gün eşim olacağın için söyledim. Seni seviyorum, Azrael Luca."

Gözlerine son günlerde attığım en anlamlı bakışlardan birini attım. İnanıyordum. Bir yolunu bulacaktık.

Abelia (Finalsiz bırakıldı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin