is it possible

191 19 16
                                        


"Evet,şaşırdın değil mi?"

"Sen,sen nasıl-

Sözüm karşı taraftan kesildiğinde neler olduğunu kavramaya çalışıyordum.

"Senin o züppe kardeşin umarım toprağın altında acı çekiyordur. Siktiğim egosu ve parası ona mezarda ne getirecek çok merak ediyorum."

Cümlesini bitirdikten sonra güldü.

"Halini görmeliydin,ölürken o yakışıklı halinden ödün vermedi piç kurusu."

"Kes çeneni!"

Çığlık atarak telefonu yere fırlattığımda titreyen ellerimi saçlarımın arasından geçirdim. Saniyesinde mutfağa giren Jungkook bileklerimden tutarak beni kendine çekmişti.

"Bırak! Bırak dedim beni!"

Kendimi ondan kurtarır kurtarmaz Seokjin'in odasına koştum. Kapıyı zorlamama rağmen açılmaması beni daha da sinirlendirirken yumruk yaptığım elimi kapıya vurmaya başladım.

"Yeter! Ölmek istiyorum,neden bunlar geliyor başıma! Seokjin! Sana çok ihtiyacım var,neredesin Seokjin?"

Ağlayarak yere çöktüğümde yanı başımda dikilen arkadaşlarım bile artık bana faydaları olmayacağını biliyorlardı. Jiwon neden yaşıyordu,beni neden aramıştı ve Seokjin'e ne olmuştu?

"Jisoo,sakin ol. İç şunu."

Taehyung'un uzattığı ilaç ve suya baktığımda doktorun verdiklerinden biri olduğu belli oluyordu. İlacı alıp avcumda kırdıktan sonra çatlayan sesimle konuştum.

"Siz beni deli sanıyorsunuz,değil mi? Deliler ölülerle konuşabilir mi peki? Siktiğimin Jiwon'u beni ölüler diyarından mı aradı!?"

Hepsi buz gibi bir ifadeyle bana bakakaldığında gözlerimi sildim.

"Ne diyorsun,Jiwon nasıl aradı seni?"

Jennie yanıma çöktüğünde kafamı iki yana salladım.

"Bilmiyorum,Seokjin'i ölürken izlemiş belli ki. O ölmediyse neden onun cesedi de çıktı? Çıldırmak üzereyim."

"Önce bir salona geçelim. Düzgünce anlat şunu."


Olanları anlattığımda hepsi de endişeli bir ifadeyle beni izliyordu.

"Jiwon'a nasıl ulaşacağız peki?"

"O bana ulaşacak,benimle bir işi var demek ki. Benle konuşmak istiyorsa mutlaka tekrar arayacak beni,sonra onun yerini bulup Seokjin'i de bulacağız."

"Jisoo,o kadar kolay mı? Ailene ne diyeceğiz? Ailen bunu bilmiyor,polise gitmemiz lazım."

"Roseanne,iyi misin? Polise bile güvenemeyiz,adamın cesedi çıktı ölü gösterdiler. Beni arıyor adam bir ay sonra,sence polis bize yardım eli uzatır mı?"

Yoongi koltuktan kalkıp odadan çıktı,çok geçmeden elinde çatlamış ekranı olan telefonumla gelmişti.

"Bu işlerden anlayan bir arkadaşım var. Eğer hat hala duruyorsa nerede olduklarını öğrenebiliriz."

"Gerçekten mi?"

"Yoongi,kimseye güvenemeyiz biliyorsun değil mi?"

Jungkook tek kaşını kaldırarak sorduğunda Yoongi kafasını saladı.

"Ablamın sevgilisi,güvenebiliriz ona."

Bir avuç genç,kendi kendimize ölü gibi gösterilen ve yaşayıp yaşamadığını bile bilmediğim ikizimi gerçekten arayabilecek miydik? Hayatıma birdenbire vuran bu kasırgadan canlı çıkmam en çok da Seokjin için gerekliydi çünkü onun ölmediğini biliyordum,hissediyordum. Hala bir yerlerde benim yardımıma ihtiyacı olduğunu bilmek bu işi olabildiğince hızlı yapmak istememi sağlıyordu. Kafamı en çok karıştıran da Jiwon'un nasıl yaşıyor olduğu halde ölü gösterilmesiydi,diğer çantadaki ceset kimindi o zaman?

Você leu todos os capítulos publicados.

⏰ Última atualização: Jan 17, 2022 ⏰

Adicione esta história à sua Biblioteca e seja notificado quando novos capítulos chegarem!

save your tears|vsooOnde histórias criam vida. Descubra agora