MİRACULUM.

349 261 105
                                    

Bölüm Şarkısı

Soner Avcu: Yalnızlıklar

Kimine uzağımdır ben kilometreler koyarım aramıza, kimine çok yakın. Kimini gözüm tutmaz içim ısınmaz, kimine ise içimi açar en güzel yeri veririm.  Kimi gülen yüzüm olur, kimi ise ölüm için çektiğim zulüm. Kimi bizim mecburiyetimizdir, kimi ise servetimiz, mükâfatımızdır.

Benim en büyük servetim hayatı sevmemi sağlayan ailemdi. Şimdi ise benim imtihanım oldular. Tutunacak dalı kalmamış çaresiz bir kuş gibi kaldım gidişlerinin ardından. Beni kimse yıkamaz derken tekrar yerle yeksan oluyorum.

Boş gözlerle camdan baktığında anlıyorsun, anlamsız bir hayata karşı dik durduğunu.

Günlüğü okuduğumda kendimi yerde buldum. Bu fiziksel değildi. Düştüm, yıkıldım, yalnızlığımı damarlarımda hissettim. Onları bu kadar çok özlediğimi o an fark ettim. İhtiyacım olan saf sevgiyi onlarda bulmuşum ben, ailemde. Şimdi ise onlara olan muhtaçlığımı anlatacak kelimelerim yoktu. Muhtaçtım.

Yağmura hasret toprak gibi.

Günlüğü okuduktan sonra belki bir hafta geçmişti bilmiyordum, zaman kavramımı yitirdim. O kadar hazırlıksız yakalandım ki, o kadar gafil avladı ki annemin sözleri beni, teslim oldum. Yalnızlığa, özleme, hasrete. Tam toparlandım derken yine dağıldım. Kendime acımı yaşayacak süre tanımamışım, intikam hırsıyla kandırmışım ve şimdi en başa döndüm. Acının içimde kol gezdiği günlere. 

Geçen süre içinde Caner gelmiş, kendi evini tutup yerleşmişti bile. Fuat abi ile iletişim halinde kalıp o adamı sorguya almasının biraz zaman alacağını, bizim de beklememiz gerektiğini söyledi. İşime gelmişti açıkçası. Çünkü o günlükten sonra onun karşısında sakin kalabileceğimi düşünmüyordum. Forma için ise sadece Sinan'la 2 kere görüşmüş, kalan kısımları evden halledip ona göndereceğimizi söylemiştik. Zaten maçların başlamasına daha vardı, o yüzden çok sıkboğaz etmemişti. Bu süre zarfında Yağız'ı da hiç görmemiştim. Şirkete gittiğimizde ne kadar kendimi tutmaya çalışsam da istemsizce gözüm aramıştı. Ne bir mesaj ne bir arama gelmemişti ondan bana. Ne kadar içerlesem de böyle davranmakta sonuna kadar haklıydı.

Ona karşı koyamamaktan korktuğum için kendimden uzaklaştırdım. Çünkü ona teslim olursam içimde tekrar yeşerecek olan umutların yok olmasına dayanamazdım.

Eğer ailemin katili ise, ona yardım ettiyse bile bu beni geri dönülmez bir yola sokardı. Bu yolun sonu ailemin yanı olurdu. Bir bıçak darbesine daha dayanamazdı bu yaralı sırtım. Bir güvensizlikle daha savaşamazdım.

Çünkü zaten içim intihar etmişti benim, bedenimin ne zaman pes edeceğini bekliyordum. Tekrar yalan bir umuda tutunamazdım. O yüzden o benim kavuşamadığım ama sessizce vedalaştığım biri olarak kalacaktı.

Uzun bir yürüyüş ve yalnız kalmaya ihtiyacım vardı. Bunu bilen bilir, bu yürüyüş yeni kararlar alıp her şeyi baştan yazmak için yapılır ve geri döndüğünde aynı kişi olarak kalmazsın.

Evden akşamüzeri çıkmıştım. İclal gelmeyi teklif etmişti ama yalnız kalmak istediğimi söylediğim için üstelememiş, telefonumu açık tutmamı söylemişti. Bir taksiye atlayıp rastgele bir yer söyledim, kimseyle karşılaşmayacağım bir sahile geçmiştim. Gördüğüm ilk tekelden birkaç bira ve sigara alıp diğerlerine daha uzak kalan banka oturmuştum. Gökyüzü ışığını terk edip karanlığa teslim ediyordu kendini. Kulaklıklarımdan gelen şarkıya mırıldanarak eşlik ediyordum.

Başka gözlerle insanlara dokunsam, ben görünmez miyim?
Aynı dillerde konuşsam, yetmez mi?
Kendi hikâyemi yazmaya çalışsam, ben yenilmez miyim?
Hiç değilse korkmam yalnızlıktan

İSTENMEYENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin