28-HATA-

562 88 25
                                    

                                     ***

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

                                     ***

Hata, diye geçirdi genç kız içinden. Hissettikleri, düşündükleri, yaptıkları, yaşadıkları hepsi birer hataydı. Hatta öyle ki varlığı bile başlı başına hataydı. Bu konuda içinde hissettiği öfke yalnızca muhabbetin muhatabına değildi. Annesine de deli gibi öfkeliydi. Ne diye kendini doğurma kararı almıştı? Ne diye onu bu dünyaya getirme konusunda bu kadar istekli davranıp onu böylesine ilgiye muhtaç bırakmıştı? Neden rastladığı ilk karşılıksız şefkatin yüreğinde geniş bir alana yayılmasına izin verecek kadar aç kalmıştı? Belki de sevgiye, ilgiye ve merhamete doymuş biri olsaydı şimdi karşısındaki bu adamdan dürüstlük dilenmek yerine yaptıklarıyla ilgilenmeden onu arkasında bırakabilirdi. Arkada kalan olmazdı. Üç aydır kendini terk edilmiş gibi hissetmezdi.

Sahile yakın sayılacak mevkiindeki evinin balkonuna esen meltem rüzgarı hafifçe irkilmesene sebep oldu. Gözleri tam olarak karşısındaki adamın göz bebeklerinde, bir milim hareket ettirmeden söylediklerini idrak etmeye çalışıyordu. Kendimi senden uzak tutmak için demişti. Kendini benden uzak tutma çabası, sıraladığı sebeplere değer miydi?

"Git." dedi genç kız. Düşünceleri, duygularının esiri olmuştu. Öfke doluydu Asaf'a ve bu öfkesi onun da canını yaksın istiyordu. Gider ayak bir şeyleri ayyuka çıkarması onu affetmesi için yeterli bir gerekçe sayılmazdı. Aylardır kendisini yuva bozan bir yollu gibi hissetmişti. Hiçbir hamlede bulunmasa bile. O gün o kurşunun önüne atladıktan sonra bilinci yerine gelir gelmez bile bu fedakarlığın Asaf'ın evliliğine zarar verip vermeyeceğini düşünmüştü. Asaf, onun için bir şeylerden feragat edebileceği biri değildi. Korkaktı. Halbuki kendisi kadar cesur davranacak olsaydı Şarna, adamın sıraladığı mazeretleri bir bir ortadan kaldırabilecek kadar kendinden emindi. Ama şu saatten sonra kendisini, mücadele etmeye değer görmeyen biri için tırnağını oynatmak istemiyordu. Gidecekti nasılsa, unuturdu. Bir daha yüzünü görmedi mi eski hayatına dönerdi. İlgilenmesi gereken bir de kardeşi vardı çünkü.

Ağzından çıkan üç harflik emir cümlesi sanki koca bir paragrafmışçasına Asaf tarafından değerlendirmeye tabii tutuldu. Bir süre cevap vermedi karşısındaki kadının sözlerine. Git derken aslında ne demek istediğini deli gibi merak ediyordu. Karşısındaki kadının aklına geleni pat diye söyleme huyu olduğunu biliyordu. Ne istiyorsa söyler, lafı eğip bükmezdi. O yüzden bu cümlesi Asaf'a yakıcı gelmişti. Şarna git diyorsa, gitmesini istediğindendi.

Oysa ki genç kız geçen süreçte oldukça değişmiş, kendinden ödün vermiş ve sahip olduğu karakterin tam zıttı bir tura bürünmüştü. Şu an Şarna gerçekten gitmesini istediği için git demiyordu. Gururuna esir olduğu için git diyordu.

"Her şey unutulur nasılsa. Bir daha karşılaşacağımızı da sanmıyorum. Tabi buralara bir daha dönmezsen. Kendine iyi bak."

Her şey unutulur kısmı tam bir muammaydı Şarna için. Asaf'ı unutabileceğini sanmıyordu. Daha fazla durumu dramatize etmek istemedi ve adamın gözlerinden bir anlığına bile olsa kaçırmadığı gözlerini tedirgince etrafa gezdirdi. Cevap vermesini bekledi. Bir şey söylesin, itiraz etsin, pişman olduğunu dile getirsin istedi. Ama Asaf'ın kararlılığı hakkında en ufak bir fikri yoktu. Bir cevap gelmeyeceğini anladığında bakışları tekrar Asaf'ın gözlerine yükseldi ve hayal kırıklığının yuva yaptığı gözlerinde yer eden yaşlarla adamın gözlerine baktı. Gri bir duvar kadar boştu gördüğü gözler. Kafasını iki yana salladı ümitsizce Şarna ve acı bir tebessümle birlikte arkasını dönüp balkondan çıkmak için bir adım attı. Attığı adım Asaf'ın koluna sarılmasıyla havada kalınca ne olduğunu anlamdan kendini Asaf'ın kolları arasında buldu. Yüzünün yaşlı olduğu göğüse daha önce yaslanmışlığı olmuştu ama bu seferki biraz acı hissettiriyordu. Sanki adam, söyleyeceği sözleri tükenmiş de veda etmek için böyle bir yola başvurmuş gibiydi. Yüzünün saçlarının arasına yaslandığını hissedince gözlerini yumdu genç kız. Elleri iki yanından aşağı sarkarken kaldırıp onun bedenine sarmaya cesaret edemiyordu. Çünkü biliyordu ki bir defa sarıldı mı ayrılması o kadar zor olurdu. Boğazındaki yumruyu göndermek için art arda yutkundu.

ŞARNAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin