34. Ummayı ummak

5.8K 495 70
                                    

Ertuğrul sinirli boğayı andıran tavrı ile büyük adımlarla eve doğru ilerliyordu. Babasının telefonunu yaptırdıktan sonra bir kadınla uygunsuz mesajlarını görmüş, o da yetmemişti fotoğraflara da bakmıştı.

Sinirin yanında hissettiği en şiddetli şey ise mide bulantısıydı. İğreniyordu şahit olduğu şeyden. Onun kanını taşımaktan, bunlarla uğraşmaktan ve en önemlisi annesinin hâlâ boşanmayışından.

Yarım saattir belli aralıklarla telefonu çalıyordu fakat bakmak istemiyordu. Israrla arayanın Batu olduğunu biliyordu. Açtığı an bütün hissettiği siniri ona kusmaktan korkuyordu.  Bu yüzden açmamak daha iyi olduğunu düşünüyordu.

Eve geldiğinde içerden gelen bağırma sesleri ile kaşlarını daha çok çattı. Neler oluyordu?

Cebinden anahtarı çıkartıp kapı kilidinden geçirdi ve açtı. Kız kardeşi Berfin başını eğmiş bir şekilde babasının önünde ağlıyordu.

"Ne oluyor?" dedi onlara doğru adım atarak.

"Abinde geldi,  ona ver şimdi hesabını."

"Ne hesabı?" Babasına olan sinirini unutup kardeşine baktı. Kız kardeşi kaçamak bakışlar attı. Abisini ne kadar çok sevse de korkardı sinirinden.

Bir şey diyemedi. Onun yerine ağlaması daha çok arttı. "Artık okula falan gitmek yok. Biz seni oku diye yolluyoruz hanımefendi erkeklerle gezip tozsun." dedi.

Berfin okula gitmeme lafını duyunca korkuyla gözlerini büyüttü. Abisine baktı direkt. "A-abi!" dedi. Yardım etmesini bekliyordu. Belki o da babasının neden kızdığını öğrenince aynı tepkiyi verecekti ama ona sığındı.

Annesinden bir şey beklemiyordu genç kız. Her zaman ki gibi sessizce bir köşede ağlıyordu. Başlarda eşini durdurmak istese de eşi tarafından itelenmiş yere düşmesine neden  olmuştu.

Berfin annesinin karışmaması için bakışlarıyla anlatmıştı. Kadıncağız ise eli kolu bağlı ağlamakla yetiniyordu.

"Ne diye bağırıyorsun, ne yaptı ki?" dedi Ertuğrul dayanamayarak. Konuyu, geçen her saniyede öğrenmemesi onu daha da geriyordu.

Babası elindeki Berfin'in telefonunu sallayarak, "Elin çocuğuyla konuşmasına bak! Yaşına başına bakmadan neler neler yapıyor. Biri görse adımız namussuza çıkacak." dedi. Ertuğrul babasına inanmayarak baktı ve elindeki telefonu hırsla aldı. 

Ekranda kardeşinin ve bir çocuğun konuşmaları olan sohbetini gördü. Normal iki kişinin flörtü olan konuşmalardı. Arada çocuğun güvensiz birkaç cümlesini görmüştü.

Bakışlarını telefondan çekip babasına baktı ve ondan çekmeyerek, "Odalarınıza geçin babamla konuşacağız." sesini sakin tutup anne ve kardeşlerine söyledi.

"Abi lütfen." Berfin, abisinin ona sinirlendiğini düşünüp sakinleşmesine sağlamak istedi.

Ertuğrul sinirli yüz ifadesini bozmadan kardeşine döndü ve baş hareketiyle, "Odana." dedi.

Berfin artık kaderine mahkum olmuş gibi boynunu büküp odasına gitti. Korkudan tir tir titriyordu. 

Ertuğrul salonda babası ile yalnız kaldığında ateş saçan gözlerini babasına dikti. Kardeşinin telefonunu arka cebine koyup babasının telefonunu eline aldı.

Babası bir şeyden habersin ona arkasını döndü ve tekli koltuğa oturmak için ilerlerken, "Okula falan gitmeyecek artık. Yatılı Kuran kursu mu ne varmış, ona yollayalım. En azından kötü şeylerden uzak durur." dedi.

Ertuğrul sinirden kahkaha atmak istiyordu. Günahtan bahsederken, günahın büyüğünü yapıyordu. Babası koltuğa oturunca oğluna baktı.

Dümdüz ona bakıyordu. 

Barutla YanTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang