Yo hayır, sönük lamba direği oradaydı, yanmasını bekledi heyecanla. Işık yandı, "kahretsin" dedi. Yine siyah yağmurluk giyen adamı gördü. Hızlı hızlı kapıya gitti, çok korkuyordu ama çokta merak ediyordu. merdivenlerden 3'er 3'er iniyordu. Ayağı takıldı ve aşağı doğru yuvarlandı. Kafası yere çarptı ve kaşı açıldı. Yerinden doğruldu, onu yakalamalıydı .Dışarı çıktı ve karşıya baktı. Siyah yağmurluk giyen adamı gördü. Sadece yüzünün yarısı görünüyordu ve ona gülümsüyordu. Kalbi çok hızlı atıyordu. Karşıya geçmek için acele etti. Yolun karşısına geçmeye çalışırken bir ses duydu ve cama yapıştı. Yüzü kan revan içinde kaldı. Sürücü arabanın içinde kırık cama yapışmış dudaklarını oynatan adama şok içinde baktı." Siyah adamı yakala" Diye mırıldanıyordu. Sürücü çarpmanın şoku ile dışarı çıkamıyor. Marcell çok acı çekiyordu. Yüzü kan revan içinde kalmış. İçinde hareket eden sancıyı hissedebiliyordu. İç kanama geçiriyordu ve nabzı yavaşlamıştı. Yavaş yavaş gözleri karardı. Zihni zifiri karanlığa büründü. Nefes nefese uyandı. Kendini yerde buldu. Kafası acıyordu ve ıslaktı elini değdirdi. Eline tekrar bakınca kanadığını fark etti. Marcell olup biteni anlamaya çalışıyordu. Ne oluyor lan! Dedi. Zihni acayıp karışmıştı kendini durmadan koşan bir hamster gibi hissediyordu. Sürekli aynı yerinde koşup duruyordu. Ne yapacağı ile ilgili hiç bir fikri yoktu. Birden bir ses duydu. Ses pencereden geliyordu. Doğruldu ve pencereye doğru yürüdü. Dışarı baktı ve yine oradaydı. Ona bakıyor elinde ki feneri yakıyor ve gülümsüyordu. Marcell öfkelendi pencereden dışarı doğru haykırdı. "Seni lanet herif beni rahat bırak, ne istiyorsun benden " dedi. Koşar adımlarla dairesinden çıktı. Merdivenleri hızlıca indi ve binadan dışarı çıktı. Yolun karşısına baktı. Adam eliyle ona gel işareti yapıyordu. Bu anı sanki yıllardır yaşıyordu. Zihni umutsuz, karamsar ve öfke doluydu. Sağına soluna baktı. Hızlıca karşıya geçmeye çalıştı. Gelen korna sesiyle irkildi, lastiğin yerde kaydığı anki çıkardığı lastik sesini duydu. Arabaya baktı sürücü camın arkasından bir şeyler söylüyordu ama hiç birini anlamadı, aldırış etmeden lambaya doğru ilerledi. Adam çoktan gitmişti. Etrafına bakındı arkası dönük yavaş yavaş ilerleyen adamı gördü. Seslendi duymadı, hızlıca arkasından koştu. Yetişti ama nefes nefes kalmıştı, gücü tükenmiş, son gücünü kullanarak. Adamın Kolundan tutup çekti. İçinde ki karamsarlık ve umutsuzluk duygusu yerini merak duygusuna bırakmıştı. Adam ona doğru döndü. "Yo, Olamaz sen" dedi. Gerisini getiremedi. Sustu öylece adamın yüzüne bakıyordu. Zihninin ona oyun oynadığını felan düşündü. Kısa süreli bir şok geçirdi. Adamın yüzü onunkinden farksızdı, adam ona sanki ayna tutuyordu. "Kimsin sen" dedi. "- Ben Marcell, asıl sen kimsin? "Dedi adam
Marcell şaşkın, heyecanlı ve belirsizlik ile öylece kendini izliyordu. "O Marcell ise ben kimim ben Marcell isem o kim ?" Dedi kendi kendine daha sonra ekledi. "Benden neden nefret ediyorsun? Beni neden öldürmek istedin?"

"Her yönünle bana benzediğin için dedi ve ekledi. Kendimi öldüremiyorum ama seni öldürebilirim. Bunu yapabilirim ve sen öldükten sonra belki de artık kendimi sevebilirim, içimdeki öfke ve nefret geçer. Öyle düşünüyorum." Marcell adamın suratına bir yumruk attı. Ama acısını oda hissetti çenesi geriye gitti. Biraz beyin sarsıntısı yaşadı. Kendini toparladı ve adamın boğazına yapıştı. Beni rahat bırak demek istiyordu ama nefesi kesildiğinden bunu söyleyemiyordu. Sanki onun boğazını değil de kendi boğazını sıkıyordu. Gözleri karardı, elini çekti. Sesi, rengi, kalp ritmi hepsi değişmişti. Yukarı baktı derin derin nefes aldı. Soğuk terler akıyordu yüzünden bedenine doğru. Ne yapacağını bilemiyordu. Adam kahkaha attı. "-Bana zarar verebileceğini mi Düşünüyosun ?" dedi. Marcel'in zihni öfkeli , çaresiz , yalnız ve yoğun şaşkınlık içindeydi. Adam Marcel'in boğazına yapıştı. Okadar hızlı sıkıyordu ki Marcell kolunda ki kasılmayı hissede biliyordu. Ellerini adamı engellemek için ne kadar kullansa da nefesinin kesilmesi gücünü azaltmıştı. Gözleri yavaş yavaş karardı. Etrafı zifiri karanlık kapladı karanlığın onu yutacağından korktu. "Hayır !!!" diyerek Yatağından fırladı, sırılsıklam olmuştu ve nefes nefese kalmıştı. Elleri boğazındaydı. Ellerini boğazından çekti. Kendini zihnin içinde kapana kısılmış gibi hissediyordu. Sanki zihninin içinde bir labirente sıkışmış nereye giderse yine olduğu yere çıkıyordu Zihni o kadar yorgundu ki, sanki 1 ton odunu sadece zihni ile taşımıştı. O derece zihnin de ağırlık ve yorgunluk hissediyordu. Kafasını kaldırdı. Askı da asılı olan siyah yağmurluğu gördü. Öylece kalakaldı bir süre, kafası o kadar karıştı ki artık neyin gerçek neyin rüya neyin hayal olduğunu kestiremiyordu. Zihin bedenini kapana kıstırmış. Kedinin fare ile oynadığı gibi oynuyordu onunla , Yağmurluğa tekrar baktı ve kahkaha attı. Bu bir rüya olmalı dedi. Yoksa bu yağmurluk burada olamaz. "Uyanmalıyım" dedi. Zihnini bu karmaşıklıktan arındırmalıydı. Kalktı yürüdü pencereyi açtı. Sönük lamba direğine baktı gülümsedi ve aşağı atladı. Yüz üstü yere çakıldı. Olduğu yerde kafasından akan kanın sıcaklığını ve ıslaklığını hissetti. Zihnini karamsarlık, karanlık, soğuk ve ıssız bir duygu kapladı. Nabzı yavaşladı gözleri karardı. Olduğu yerde can verdi.

#Syzjk
----------------------------☆SON☆------------------------------

Karalar'ın notu: Hayatının her anında veya herhangi bir anında zihnini bulanık ve kendi içinde kapana kısılmış, çaresiz ne yapacağını bilemeyeceğin anlar olabilir. O durumlarda yapmaktan zevk aldığınız şeyleri düşünerek ya da çok sevdiğiniz müziği açarak zihninizi olan durumdan temizleyin, gözlerinizi kapayın ve derin bir nefes alın. Hayatınız, yaşantınız hiçbir şey den, hiç kimseden değerli değildir. #İyi okumalar dilerim.

ParadoksМесто, где живут истории. Откройте их для себя