"Günaydın, Beren'ciğim. Ne işin var senin burada?" Masanın başında oturan Meltem teyzeyle göz göze gelmiştik. Uzun masanın ortasında kısırlar, börekler, tatlılar... Diyet yapanların görmek istemeyeceği bir masa vardı. Kimler gelmiş diye baktığımda tabi ki herkes tam kadro buradaydı. Anneler ve kızları olarak masada oturmuşlardı. Annemin çaprazında oturan Leyla teyze ve Serena'yı gördüğümde şaşırmamıştım. Annem ve Sevda teyze en son onu da çağırmışlardı. Zaten onlara da alışmak gerekti. Dilan, benim dışarı çıkamadığım süre boyunca sürekli Kerim ve Hande ile vakit geçirmişti. Abimlerde sürekli Cihan ile buluşmuştu. Anlayacağınız Kamranoğlu ailesi, bizim büyük ailemize karışmaya başlamıştı.

"Günaydın, sizde hoş geldiniz. Ne işim olacak Meltem teyze? Evimdeyim? Bir haftadır olduğum yerdeyim," dedim, kendime bir tabak çıkarırken. Sezin abla boğazını temizlediğinde ona dönmüştüm. Oturduğu yerden kıvranıyor gibi gözükürken surat ifadesini okumaya çalışsam da ne olduğunu anlamamıştım. Hatta dur, herkeste bir şeyler vardı. Meltem teyze, Leyla teyze ve Serena hariç. Onlar normal gözüküyordu. 

Gözlerimle Neboş'u aradığımda yere baktığını gördüm. Evet, bir olay olduğu kesindi. Bir şey söylemeden annem ve Hazal ablanın arasından eğilip tabağıma masadaki yiyeceklerden doldurmaya başladım. "Ne döndürüyorsunuz siz?" diye sordum en sonunda, Meltem teyze cevap vermeyince. Gözlerim bu sefer Hande'yi aradığında bulamamıştım. Zaten gelseydi çoktan beni uyandırmış olurdu. "Nerede Hande?" Rezzan teyzeye sorduğum soru da yine cevapsız kalmış, masada ölüm sessizliği olmuştu. Dilan'ın da olmadığını fark etmiştim. "Dilan da yok?" dedim, artık kendi kendime konuşurken. Emir burada olsaydı sesimi duyup çoktan içeri girmiş olurdu. Demek ki Emir de yoktu. Sonunda Meltem teyzeye bakıp hazırladığım tabağı tezgahın üzerine koydum. 

"Emir nerede Meltem teyze içeride mi?" dedim, kollarımı göğsümde birleştirdiğimde. Artık canım sıkılmaya başlamıştı. Bir şey olduğu kesindi. Emir asla kızlar gününü kaçırmazdı. Meltem teyze gözlerini anneme çevirdiğinde annemin yüzü masaya dönük olduğu için görememiştim. "Meltem teyze?" diye tekrarladığımda hızlıca bana döndü. "Evde, yatıyordu." Kaşlarımı havaya kaldırıp konuşmaya başlamıştım.

 "Emir? Sen bize geldin ve yatıyor öyle mi? Emir kızlar gününe Londra'dayken bile görüntülü arayıp katılıyordu! Nerede herkes?!" Benden gizlediklerine göre, sinirleneceğim bir şeyin döndüğü kesindi. Cevap gelmediğinde sıkıntıyla ofladığımda Meltem teyze derin bir nefes aldı. "Aman, hepsi Baran'ın yanında! Baran çağırmış hepsini, mekanı gezdirecekmiş." Meltem teyze bunalmış gibi bağırdığında diğerleri de ona sinirle bakmıştı. "Anne!" Ezgi abla, Meltem teyzeyi uyarmıştı. 

"Ben dışarı çıkamıyorum, onlar mekan gezmeye mi gidiyor?! Birde Emir de var!" dedim, sesimi yükselterek. Annem arkasını dönüp bana bakmıştı. "Beren, baban izin vermedi. Abinlerde aynı şekilde." Kaşlarım çatıldığında annemin dedikleri sadece sinir katsayımın artmasına sebep olmuştu. "Abimler mi?! Onlara mı kalmış? Ben getirdim sanki herkesi buraya! Bu da bana patladı! Benim suçum sanki Kerim'in işi!" 

Sinirle nefes verip tabağımı tezgahtan almıştım. Merak etmeyin, bu sefer atmayacaktım. Karnım açlıktan gurulduyordu ve daha fazla aç kalmak beni sadece daha fazla sinirlendirirdi. "Gelecekler akşama buraya onlarda merak etme," Sevda teyzeyi duyduğumda gözlerimi birkaç saniye kapatıp açmıştım. "Kimseyi görmek istemiyorum. Nereye gidiyorlarsa gitsinler. Onlarında umurunda değilim anlaşılan." 

Mutfaktan çıkmak için arkamı döndüğümde Leyla teyze bana seslenmişti. "Baran'a telefon açacağım şimdi, seni almaya gelsin. Senin orada olmadığından haberim yoktu, olmaz öyle şey. Herkes orada sen-" Leyla teyzenin lafını bölüp ona doğru dönmüştüm. "Baran'ın boktan mekanıyla işim yok zaten. Neye sinirlendiğimi herkes anladı." Cümlemi bitirdiğimde elimdeki tabakla arkamı dönüp giderken annem arkamdan bağırmıştı. "Beren! Çabuk buraya gel! Nasıl konuşuyorsun sen öyle!" 

HERANWhere stories live. Discover now