22.

9.3K 407 0
                                    

18.02.2021

Gözlerim acıyordu, güneşin  ışınları inatla yüzüme vururken ben buna engel olamıyordum. Sol elimi kaldırmak istediğimde bir şey buna engel oluyordu. Anlayamıyordum. Sağ elimi yüzüme siper edip gözlerimi açtığımda sol elim Metehan'ın elinin içindeydi. İki eliyle elimi sıkıca tutmuş, başını ellerinin üzerine koymuş uyuyordu. Uzun dalgalı saçları elinin üzerine dokunurken benim elimi de teyit geçmiyordu. Saçlarının varlığını hissetmesem de huylanmıştım ya da ben öyle sanmıştım.

Soğuk elim onun sıcak elleri arasında çoktan ısınmıştı. Sağ elim soğukken sol elim sıcacıktı. Ne zamandan beri bu şekilde duruyorduk? Bilmiyordum ama bildiğim tek şey vardı; biraz daha böyle durursam kalpte gideceğimdi.

Kalbimin hızlı attığını hissedince bir anda elimi kendime çektim ve yattığım yerden doğruldum. Her şey çok ani olmuştu ve ben ne yaptığımın farkında bile değildim. Onu düşünmemeye çalıştım ve etrafıma bakındım, neden hastanedeydim ben? dememe kalmadan Metehan çoktan ayılmaya başlamıştı bile.

Elimi kendime doğru çektiğimde uyanmıştı büyük ihtimalle. Bakışlarım karşıdaki beyaz duvarda iken bir an gelen gafletle ona döndüm. Bakışlarımı ona çevirdiğimde kalbimin teklediğini hissettim, karnımda bir yumru oluşmuştu sanki.

Saçları karışmış, gözlerini kısarak bana dönmüştü. Nerede olduğunu anlamaya çalışıyor gibiydi. Ellerim istemsizce çarşafı kavradı ve sıkıca çarşafı kavradım. Bu kadar heyecan bana fazlaydı, onu görünce kalbimin böyle saçma bir şekilde atması normal değildi? Bu kısa sürede ondan hoşlanamazdım, daha yeni ayrılmışken bu olamazdı.

"Uyanmışsın." dedi çatallı çıkan sesiyle. Ellerinde olan bakışlarımı çektim ve gözlerinin içine baktım. İlk defa sakin bir şekilde bakışıyorduk, simsiyah gözlerinde yorgunluk vardı. Gözlerinin etrafı kıpkırmızıydı.

"Günaydın."
Bir anda ağzımdan bir kelime çıkınca ilk defa idrak edememiştim ve sonradan onunla konuşmanın o kadarda garip olmadığını anladım. Sadece ben kuruntu yapıyordum.

"En sonunda tanışabildik." dedi ve gülümsedi. Gülümsediği anda oluşan gamzeleri dikkatimi çekti, yavaşça yutkundum ve bakışlarımı ona çevirdim.

"Keşke böyle tanışmasaydık ama olsun." dedi ve gülümsemeye devam etti.

"Ben neden buradayım?" diye bir anda sorunca gülen yüzü yavaşça soldu, sadece bana buruk bir tebessüm gönderdi.

Bakışlarımı kaçırdım, kendime lanetler okudum. İlk diyeceğim şeyin neden bu olduğunu düşünüyordum, salak gibi saçma bir şey sormuştum. Burada neden olabilirdim Allah aşkına!

"Acıktın mı?"
Başımı ona çevirip başımı hayır anlamda sallayacakken bir anda karnım guruldadı. Ses etrafta yankılanırken ben gözlerimi sıkıca kapatmış, yerin yedi kat dibine girmeyi hayal ediyordum. Yer yarılsaydı da içine girseydim!

Bir kahkaha sesi duyunca daha da utandığımı hissettim. Saniyeler saydım şu anın geçmesi için ama lanet olası zaman şu an bana inat yavaş geçiyordu.

Beklemediğim bir anda elimin üzerinde bir el hissedince sıkıca kapattığım gözlerimi açtım ve başımı sol tarafa çevirdim. Bakışlarım Mete ile kesince şefkatle bana gülümsediğini gördüm.

"Utanman çok şirin ama benim yanımda utanma, olur mu?"

Tek yapabildiğim şey başımı sallamak oldu. Başımı sallarken ki gülümsemesi tüm dünyaya değişebileceğim niteliktendi.

Kimsin Sen Metehan Sancak? Bu kısa sürede kalbimi çalmayı nasıl başardın?

NUMARA HATASI ❦ 𝑡𝑒𝑥𝑡𝑖𝑛𝑔 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin