Alfayı arkasında bırakıp mutfağa giderken raftan iki tane kupa almış ardından da buzlu kahveleri yapmaya başlamıştı. Kapsülü kahve makinesine atıp beklerken içeride oturan Minho'ya baktı.

Aynı onun gibi bir şort ve tişörtleydi fakat bu haliyle bile aşırı dikkat çekiciydi. Minho'nun onun dibine girip yüzünü inceleyerek güzel demesi aklına gelirken gözlerini bu sefer camdan kendine dikti.

O kadar güzel miydi ya şu haliyle?

Ah, hayır. Makine.

Geri dönüp alarmı alarmı öten makinenin içinden bardakları çıkarıp buzdolabından çıkardığı buzları içine attı ve gerekli diğer şeyleri de koyduktan sonra salona geçmişti. Minho'ya kahvesini uzatıp yanındaki koltuğa otururken gözleri onun bacaklarına kaydı.

Fazla halde yapılı duruyorlardı.

Tamam, kızgınlığa daha vardı. Hızla kafasını iki yana sallayıp aklında farklı yöne kayan düşünceleri durdurmuş, eline kumandayı almıştı ki Minho "Sen hala bitiremedin mi?" diyerek diziyi bildiğini işaret etti.

Jisung hızla ona baktı. "Sakın! Spoi verirsen seni evden atarım!"

Kıkırdadı. "Sezon finalini söyleyim ister misin?"

"Minho ya!" diye bağırdı hızla oynattığı diziyi durdurarak. Ama bir yandan da spoi almak istiyordu. Eğer sezon finali çok şüpheli biterse diğer yıla kadar meraktan kudururdu.

"Katil ortaya çıkıyor mu?" diye tek gözü kapalı sorduğunda Minho onun bu haline gülerek koltukta biraz daha yayıldı. "Hani istemiyordun spoi?"

Dudağını sarkıttı. "Ama şimdi katili tam öğrenecekleri anda bittiyse ben seneye kadar bekleyemem ki. Öğrendiler mi? Öğrenemediler mi? Katilin adını vermeden söyle. Böyle minicik bir spoi, sadece herkesin iyiliği için."

Ucundan bile söylese yeterdi. İkna edici gözlerle Minho'ya bakmaya devam ederken Minho da onun gözlerine birkaç saniye bakmış ardından da gülerek "Öğrenemediler," deyip onun içini rahatlatmıştı. "O yüzden burada kal en iyisi."

"Şerefsizler." Jisung sinirle televizyonu kapattı. "Bir de bir sene bekletiyorlar diğer sezon için! Sen nasıl dayanıyorsun ya, ben dayanamazdım. İzle izle izle, şak tam öğreneceğin anda yazı çıksın, sezon finali. Sabır!"

Sinirle kahvesini yudumluyor, ara ara kısık seste yapımcılara sövüyorken Minho da onun bu haline gülüyordu. Jisung'un kafasını dağıtmak için "Vizelere çalışmaya başladın mı?" diye sormuştu.

Jisung kafasını salladı. "Bir haftadır hem onu hem de projeyi halletmeye çalışıyorum. Felix ile projeyi ne kadar erkenden bititirsek o kadar rahat oluruz diye düşündük bu yüzden bu haftaya sıkıştırdık."

"Pürüz çıkmış, Felix de sövüyordu en son. O ne iş?"

"Ya biz," Jisung bir anda gülmeye başladı aklına gelen şeyle. İlk başta gülmekten lafına devam edemezken dökmemek için kahveyi masanın üstüne bıraktı.

"Geçen akşam son şeyleri yapacağız artık ama çok yorgunuz, saat on bir veya on iki hala bizim evdeyiz. Aklımız uçmuş tabii." Kıkırdadı. "Bizim kullandığımız yapıştırıcıları biliyorsundur belki, çabucak kuruyan sert şeyler."

Minho kafasını sallarken o devam etti. "Son bir parça var yapıştırmamız lazım ama yapıştırıcı yok ortada. Felix de oturduğu yerden, ben de ayakta arıyorum derken o da 'içeride unuttuk sanırım' deyip ayaklandı ama ne ayaklanma. Oturduğu sandalyede onunla beraber ayaklandı!"

"Hadi be!" diyerek kocaman bir kahkaha patlattı Minho, Jisung da oturduğu yerden aklına gelen görüntülerle gülme krizine girerken "Şapşal," deyip zar zor devam etmişti. "Yapıştırıcının üstüne oturmuş. Kıyafet, sandalye derken hepsi birbirine yapışmış. En son şortunu keserek kurtardık onu."

star lost, minsung ✓Where stories live. Discover now