Hazan benden ayrılarak, "İyi misin? Dün korkunç bir şekilde kriz geçirdin. Henüz doktor olmadığım için fazla acemiydim." Dedi endişeyle.

"İyiyim teşekkür ederim," dedim. "Sanırım ben de ilk kez kriz geçirdim." Diye ekledim.

"Bedenin fazla yorgun düşmüştü." Hazan'ı dinlerken daha fazla dayanamayıp, "Ben açım." Dedim dan diye.

"Sen hep açsın." Kapıda görünen Mert'e şaşkınlıkla baktığımda bana göz kırpıp odaya girdi. "Merhaba Küçük kız, nasılsın?"diye sordu hiçbir şey olmamış gibi.

"Nasılım sence?!" Diye sordum imayla.

Hazan imamı anlamamıştı ama Mert anlamış olacak ki gözlerini benden kaçırıp kolunu hazanın omzuna atıp kendisine çekti. "Acemi doktor haydi Demir'i çağır da beraber yemek yiyelim," dediğinde Hazan, "Siz tanışıyor musunuz?" Diye sordu Mert'e.

Mert tekrar bana dönüp, "Evet. Kendisi Demir'in müstakbel eş adayı." Dedi ve göz kırparak sırıttı. Bir an söyledikleri karşısında afallayıp Mert'e sinirle baktım. "Ya inanmıyorum! Biliyordum, Demir abimin babaannemin sözünü dinlemeyeceğini biliyordum. Oh oldu." Hazan'a şaşkınlıkla bakarken neden böyle konuştuğuna bir anlam veremedim.

"Her neyse, haydi yemek yiyelim." Mert ile Hazan önden giderken ben de arkalarından onları takip ederek odadan çıktım. Merdivenlere yönelirken arkamda duyduğum sesle, omzumun üstünden Demir'e baktım.

"Zümra, konuşmamız gerekiyor." Dediğinde önümdeki Hazan ile Mert bize baktılar. Tekrar Demir'e döndüğümde bana doğru gelmeye başladı. Bedenimi tamamen ona döndürdüm ve, "Açım, yemek yemek istiyorum." Dedim.

Gözlerindeki sinir büyümeye başladı. "Tek derdin yemek mi şimdi?" diye sordu inanamıyormuşçasına.

Sinirle, "Evet! Tek derdim yemek!" Diye çıkıştım.

Yüzsüz pis zampara!

"Zümra canımı sıkma da şu odaya gir!" Karşımda durup kafasıyla az önce çıktığımız odayı işaret etti.

"Açım dedim!" diye sinirle çıkıştım.

"Bana ne?! Açlığın umurumda bile değil!" Demir sinirle kolumdan tutacağı sırada, Hazan araya girip, "Abi deli misin? Kız dün kriz geçirdi ve dünden beri aç! Kafayı mı yedin?!"diye sordu kaşlarını çatarak. Bakışları ikimizin üstünde gezinirken, Mert araya girip, "Güzelim biz aşağıya mı insek? Onlar, Kedi Köpek gibiler, konuşsunlar araları düzelir." Dedi, sinir bozucu bir şekilde.

Bakışlarımı sinirle Mert'e çekerken, "Hayır Mert! Açım ve şimdi yemek yiyeceğim!" Dedim ve Demir'e son kez meydan okurcasına bakıp merdivenlere yöneldim. Hazan hemen arkamdan gelirken merdivenin son basamağında duraksadım. "İlksin..." Hazan'a bakıp, "Anlamadım." Dedim. Hazan koluma girerken, "Demir Arslan'a sesini yükselten ilk ve sanırım tek kızsın." Dediğinde, birkaç saniye şaşırarak, Hazan'a baktım.

Salona girerken, "Oh oldu, bunu hak etti. İyi yaptın." Kıkırdadığında dudaklarımın kenarı hafifçe yukarı kıvrıldı.

Oh olmadı Zümra. Birazdan yine öküz gibi sinirlenirse hiç şaşırıp, korkma.

Hazan salonun solunda duran yemek masasına yönelirken açık saçımı toplamak için gözümü salonda gezdirdim. Salonun ortasında bulunan masanın üstündeki kalemi görmemle masaya doğru yöneldim. Kalemi alıp, dudaklarımın arasına koyup, saçımı yukarıda topuz yapıp kalemi saçımdan geçirdim. Yemek yiyene kadar idare ederdi işte. "Ne yapıyorsun sen orda?" Demir'in sesiyle arkama dönüp yemek masasına doğru yöneldim. Yanından geçerken kolumdan tutup yüzüme baktı. Bakışları boynumdan toplu saçımda gezerken, "Kalemim mi o?" Diye sorup elini kaleme uzattı ama hızlı bir hareketle geriye gidip, "Saçıma dokunma!" Dedim.

ZümraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin