Ana Dilim Aşk 1 ❤ 22

Start bij het begin
                                    


''Bende oyumu Eflal'den yana kullanayım. Umarım bir bildiği vardır.''

* * *


''Hala hazır değil misiniz ya?!''


Eren'in sitemli sesine ''Patlama, geliyoruz!'' diye cevap verdikten sonra Hayal'e döndüm. Hiçbir şey duymadığı için gülümseyerek saçlarını düzeltiyordu. Aynada ona baktığımı fark edince gülümsemesi yavaşça soldu ve bana doğru döndü. ''Neyin var?'' diye sorduğunda aynadaki yansımamla karşılaştım. Resmen kafamda dolaşan tilkilerin ifadesi yüzüme yansımıştı.
''İçimde kötü bir his var.''
Hayal'in kaşları çatılırken ''Bilmiyorum ama bu yemekten sonra herşey alt üst olacakmış gibi hissediyorum.'' diye devam ettim. ''Neden böyle düşünüyorsun?'' diye sorduğunda omuz silkip ''Bilmiyorum, sadece bir his.'' dedim. Dudakları ince bir çizgi halini alan Hayal kollarını açarak bana doğru geldi ve ufacık bedeniyle beni kucakladı. Sarılışına nazikçe karşılık verirken sırtımı okşuyordu.
''Kızlar!''
Eren'in kapıya vurarak çemkirmesiyle nefesimi dışarı üflerken Hayal'den ayrıldım. Huzursuz olduğumu anlayan kız kapıya doğru baktı ve ''Ne oluyor?'' diye sordu. ''Her zamanki Eren.'' dediğimde dişlerini birbirine bastırarak gülümserken ''Sanırım içindeki kötü hissi tetikleyen nedeni bulduk.'' dedi. Gülümsedim, içimdeki korkulara kafamdaki düşüncelere neden olan şey Eren değildi ama bunu Hayal'in bilmesine gerek yoktu.
''Hazır mısın?'' diye sorduğumda heyecanla aynaya dönüp kendini kontrol etti. Çantasını eline alıp bana döndü ve başını bir kez hazırım der gibi salladı. Gülümseyerek çantamı aldım ve tıpkı onun gibi son kontrolümü yaptım. Heyecanla parlayan gözlere gülümseyerek ''O zaman çıkalım.'' dediğimde gülümsemesi yüzüne daha çok yayıldı.
Odanın kapısını açmamla, kapıya vurmak için eli havada duran Eren'i görmem bir oldu. İlk şokla kendimi geriye ittim, o da birkaç saniye aynı pozisyonda kaldı. Elini aşağı indirirken gözlerini üzerimizde dolaştırdı. Rahatsız ifadesi bir kat daha artarken ''Basit bir yemek için fazla şık değil misiniz?'' diye sordu. Sabahtan beri her şeye muhalefet olan çocuk şimdide buna karışmıştı. Sinirlenmeye başlıyordum. Hayal'de bunu fark etmiş gibi elini sırtıma koymuş sessizce bekliyordu.
''Basit bir yemek için fazla salaş değil misin?''
Gözlerini üzerinde dolaştıran Eren omuz silkti. ''Neysem oyum.'' Birde kaşlarım çatıldı. ''Sen bize ne demek istiyorsun?'' dediğimde sesimin volümü bir tık daha artmıştı. ''Ne demek istediğim gayet açık'' diyerek arkasını dönüp salona doğru yürüdü, ağzım beş karış açık arkasından bakarken Hayal önüme geçip el kol hareketi yaparak dikkatimi çekmeye çalıştı.
''Her zamanki Eren.'' diyerek beni taklit ettiğinde öfkemi dizginlemeye çalıştım ama sıkıntıyla inlememe engel olamadım. Salona doğru yürürken derin nefesler almaya çalıştım. Eren'in beni sinir etmesine izin vermeyecektim. Salona girdiğimde alnım şaşkınlıkla kırıştı. Önce erkekleri inceledim, gayet gündelik giyinmişlerdi. Sonra bir kere daha Hayal'e ve kendi üzerime baktım. Kadın gününe gider gibi görünüyorduk. Sanırım Eren'in ne demek istediğini sanırım şimdi anlamıştım.
''Eflal.''
Mert'in seslenmesiyle irkildim. ''Bir sorun mu var?'' diye sorduğunda başımı hayır anlamında sallarken Eren'le göz göze geldik. Hala hoşnutsuz ifadesi yüzündeydi. ''Çok güzel olmuşsun.'' dediğinde Mert'e şaşkınca bakarken ''Abartılı olmamış mı?'' diye sordum. Bana doğru gelirken alıcı gözle bir kere daha baktı. ''Olmuş,'' deyip bıyık altından gülümsedi.
''Allah'ım seni yaratırken her şeyden fazla fazla koymuş.''
Mert'in gülümsemesiyle ''Ya, dalga geçme benimle.'' diyerek utanmış bir şekilde bakışlarımı kaçırdım ve aramıza mesafe koymaya çalıştım. Bu hareketimle kahkaha atan Mertkolumdan tutup beni kendine doğru çekti. Sırtım göğsüne çarptı, tepki olarak nefesim kesildi.Tek koluyla beni sıkıca sardı, teniyle harmanlanmış parfüm kokusu burnuma doldu. ''Geçmiyorum.'' Kulağımın dibindeki fısıltı tüylerimi diken diken yaptı. Kolumdaki eli düzenli olarak yukarı aşağı hareket ediyor, kolumdan yayılan sıcaklık tüm vücudumu ısıtıyordu. Her zamanki temasları neden bu sefer kalbimi daha hızlı çarptırıyordu. Başımı çevirdim. Kusursuz profilini hayranlıkla izlerken kiminle ne konuştuğunu umursamıyordum. Gülümsediğinde sanki onları dinliyormuşum gibi tebessüm ediyor, kirli sakallarının arasında oluşan gamzeye gözlerimi dikiyordum.
''Eflal''
Adımı duymamla Mert bana dönerken irkildim, sanki güzel bir rüyadaydım ve bir anda uçurumdan düştüğümü hissetmiştim. Panikle başımı Doğu'ya çevirdiğimde ''Sen doymuş olabilirsin ama bizim karnımız zil çalıyor'' demesi nefesimi tutmama neden oldu. Yanaklarım alev alev yanarken Mert içine sokmak ister gibi beni kendine çekip şakağımdan öptü. ''Uğraşmayın eşek gözle.'' Eren her zamanki sinir bozucu ses tonuyla ''Şu mıçmıç arkadaşlığınızı izleyeceğime o lanet olası yemeğe giderim daha iyi.'' dedi ve arkasını dönüp kapıya doğru ilerledi.
''Bekle bizi.''
Mert Eren'in peşinden giderken Hayal'in yanına gittim. Gülümsemesini dudağını dişleyerek engellemeye çalışan arkadaşım telefonundan gözlerini ayırmıyordu. Acaba az önce Eren'in çıktığını fark etmiş miydi? Koluna dokunduğumda belli belirsiz irkilirken başımla kapıyı işaret ettim.


''Sanaldaki aşkını, gerçeğe dönüştürmemiz için, bir an önce yemeğe gitmemiz gerekiyor. Hadi.''


ANA DİLİM AŞK 1-2 (TAMAMLANDI)Waar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu