deux

179 23 32
                                    


"Pazar günü annemle yaptığımız gezmeler her zaman harika oluyor. Bunu herkese söylüyorum. Tabii insanlar nedenini soruyor ve ben de onlara iki sebebi var diyorum. Sebeplerinden biri annemle baş başa vakit geçirebilmem, diğeri ise örneğin bugün beğenerek aldığım o güzel yeşil elbise! Alışveriş ve annem hakkında söylediklerim elbette ki doğru. Ama herkeslerden sakladığım ufak bir nedenim daha var. Alışverişten her dönüşümüzde onların arazisinin yanından geçiyoruz. Ona güzel gözükmek için sabah erkenden kalkıp süsleniyorum. O da biliyor pazarları annemle arazilerinin yanından geçtiğimi. Söylediğine göre tüm gün arazide oluyormuş, benim geçmemi bekliyormuş. Her seferinde daha yakışıklı oluyor, daha iyi görünüyor. Ama bugün çok başkaydı. Bugün o en sevdiğim beyaz takımını giymişti, altın saplı kılıcı ise hemen yanındaydı. Saçlarını geriye doğru taramıştı. O kadar yakışıklıydı ki gözlerimi ondan zorla aldım. Onu çok beğeniyorum."

(Jisung)

"Jisung, sana inanamıyorum. Hâlâ hazır değil misin?"

Hırpalanmış ayakkabılarımı incelemeyi bırakıp sinirle önümde dikilen Hyunjin'e baktım. "Hazır olmadığımı da nereden çıkardın? Derse daha kırk dakika var ve ben çoktan kıyafetlerimi giydim."

Hyunjin ellerini beline koydu, ona hiç söylememiştim ama ne kadar sinirle bakarsa baksın ellerini böyle yerleştirdiğinde hiç korkutucu görünmüyordu. "Psikolojik olarak hazır değilsin. Düşüncelerine boğulmuşsun ama birazdan gireceğimiz ders Komutan Bang'ın dersi. Bir an önce kendine gelsen iyi edersin!"

Haklıydı. Gerçekten bu ders öncesinde psikolojik bir hazırlık gerektiriyordu çünkü Komutan Bang çok acımasızdı, hatta bana kalırsa klandaki en acımasız adamdı. Kraldan bile daha acımasızdı. Belki de bu yüzden kralın bir numaralı yardımcısıydı.

Eğer onun dersinde ufak bir hata bile yaparsam berbat ve acı dolu cezalar alabilirdim. Üstelik benimle birlikte tüm volé'nin alma olasılığı da vardı. Düşüncelerimden sıyrılmalı ve hazır olmalıydım.

"Tamam Hyunjin, dikkatli olacağım. Endişelenme sen."

Bakışlarındaki sinir gitmişti. Rahat bir nefes aldım, artık beni rahat bırakabilirdi ve ben de dalmış olduğum düşüncelerde bir yarım saat daha geçirebilirdim.

Ama yanılmıştım. "Peki ne düşünüyorsun bu kadar?" diye sordu Hyunjin. Anlaşılan bu yarım saatlik planımı yirmi - yirmi beş dakika olarak ayarlamalıydım. Hyunjin'in beni düşünesi tutmuştu.

Hiçbir şey düşünmediğimi söyleyip onu başımdan kovacakken cevap yan tarafımdan geldi. "Yine şu saçma kitabı düşünüyordur."

Evet, kuzeni Felix ile birlikte Minho gelmişti.

Kaşlarım çatıldı. "O saçma bir kitap değil. Bayan Yoona'nın ölen kız kardeşinin günlüğü."

"Bence onu okumamalısın." dedi Hyunjin. "Bayan Yoona'nın kardeşi olduğuna göre bir Yang klanı bireyi ve Yang klanı bireylerinin ölüsüne de saygı duymamız öğretildi." Aynen böyle öğretmişlerdi. Diğer klanlar önemli değildi ama bir Yang klanı bireyinin canlısına da ölüsüne de saygı duymak zorundaydık.

"Ama içinde daha önce hiç duymadığım şeyler yazıyor. Hiç merak etmiyor musunuz?" diyerek kendimi savundum.

Hyunjin ile Minho aynı anda "Hayır." diye yanıtladılar beni. İkisinin de yüzünde zeka seviyemi sorgulamakta oldukları yazıyordu adeta. Oflayarak arkama yaslandım.

"Peki, siz etmeyin ama ben merak ediyorum ve onları öğreneceğim." İnatla onlara baktım.

"Dün ne diyordunuz?" diye sordu Minho ama bu soru daha çok kendisine doğrultulmuştu. "Hah, senmek mi ne."

Bạn đã đọc hết các phần đã được đăng tải.

⏰ Cập nhật Lần cuối: Nov 10, 2021 ⏰

Thêm truyện này vào Thư viện của bạn để nhận thông báo chương mới!

volé│stray kidsNơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ