Anatomi dersinden nefret ediyordu, bunun tek sebebi ilk yıllarında yaşadıkları değildi. Bu derste içini karartan bir şey vardı. Taehyung kahvaltının ardından kliniğe gittikten sonra isteksiz bir şekilde hazırlanmış ve iki saat süren ders için okula gelmişti. Bir an önce bitmesini diliyordu, gözleri tahtadaki yazılarda gezinirken esnememek için kendini zor tuttu. Kalçasındaki sızı, tahta sıralarda oturmaktan kendini belli ederken dudaklarını birbirine bastırıyordu acıdan. Ders gözünde büyüyor, kürsünün arkasında asılı olan saatin yelkovanı geriye doğru çalışıyordu sanki. Profesör dersi bitirmeden önce onlara gelenek haline gelen öğütlerinden bahsederken kendisi ile birlikte birkaç kişi daha çantalarını toparlamaya başlamıştı bile. Kalabalık koridorlardan geçerek binadan ayrıldı, otoparka ilerleyerek Namjoon'un arabasını buldu ve bedenini yasladı.

Namjoon beklediğinden daha kısa bir zaman içinde mavi gömleği, kumaş pantolonu ve kemik çerçeveli kare gözlükleri ile geldiğinde gülümsedi, telefonunu ceketinin cebine atarak ön koltuğa yerleşti. Çantasını arkaya atarak kemerini bağlarken "Hoseok hyung gelecek mi?" diye sordu, bir gösteri için hazırlanıyorlardı ve onu uzun zamandır göremiyor olmak Jeongguk'u üzüyordu. Jimin'e etrafını böyle güzel insanlarla doldurduğu ve kendisinin de onları tanımasına sebep olduğu için minnettardı. "Dans okulunda provaya kalmak istedi ama eğer gelmezse, bir daha senin onu görmek istemediğini söyledim." dedi Namjoon, bu tehdite kahkaha atarken üçü de sadece onu getirtmek için duygu sömürüsü olduğunu biliyordu.

Seokjin'in dairesinin olduğu plazanın otoparkına arabayı park etmeden önce arkaya uzanarak çantasını aldı Jeongguk, emniyet kemerini çözdü ve arabadan indi. Namjoon ile birlikte asansıöre ilerlediler, "Bazen olayların üzerinden bir yıl değil de seneler geçmiş gibi geliyor." dedi Namjoon, sırtını asansörün duvarına yasladı. "Bazen dün gibi bazen ise seneler geçmiş gibi geliyor, hyung. Jimin hyung beni dün gruba aldı ama yaşananların üzerinden yıllar geçmiş." Namjoon ona gülümseyerek baktı, on ikinci katta inerek koridora çıktılar. Saat öğleni biraz geçiyordu, kapı zilini çalmak yerine Jeongguk geldiklerini mesaj attı. Kısa bir süre beklemelerinin ardından Miyeon kapıyı açarak onları içeri aldı, "Zile basmadığınız için teşekkür ederim, yeni uyudu." dedi, ayakkabılarını çıkararak terliklerini giydiler, ceketini askılığa astı ve salona ilerledi. "Seokjin hyung yok mu?" diye sordu Namjoon, koltuğa otururken, "Yemek malzemelerinde eksiklikler vardı, onları almaya çıktı. Sıcak bir şeyler içmek ister misiniz?" Miyeon ikisine de böğürtlen çayı hazırlamak için mutfağa gitti.

Jeongguk yaşamının yeni halini seviyordu, grup konuşmalarındaki atışmalara nazaran yan yana geldiklerinde sevgi dolu oluyorlardı. Öğlen güneşi tülün arasından sızarak salona ulaşırken duyduğu bebek ağlaması ile ayaklandı, koridorun soluna ilerleyerek beyaz ve açık mavinin hakim olduğu bebek odasına girdi. Kollarını havaya kaldırmış beşikte ağlayan bedeni kollarının arasına aldı dikkatle, alnını öptükten sonra kucağında salladı. "Minik bebeğim." diye fısıldadı, salona ilerlerken bebek onun kolyesini minik parmakları ile tutmuştu. "Tae amcan aldı onu bana, kırarsan ikimize de küser." derken bebek kolyeyi çekiştiriyor ve kahkaha atıyordu. Miyeon fincanları getirmiş, sehpanın üzerine bırakmıştı. "Ben alabilirim." dese de Jeongguk sorun olmadığını dile getirdi, koltuğa oturdu ve onunla oynamaya devam etti. Namjoon elini uzatmış bebeğin tombul yanaklarını okşuyordu şimdi. "Babana bu kadar benzemek zorunda mıydın?" diye mırıldanırken bu herkesi güldürdü, bebek de onların gülüşüne katıldı.

Jeongguk için bebek ile zaman geçirmek terapi gibiydi, dört aylıktı ve daha oturamıyor olmasına rağmen dünya üzerindeki en sevdiği kişilerden biri haline gelmişti. Evin kapısı açılarak Seokjin elindeki poşetler ile içeri girdiğinde, "Selam hyung." diye seslendi ona, ayakkabılarını çıkararak nutfağa gitmesini izledi. "Bebek." dedi kucağındaki hareketli ufaklığa dönerek, "Jeongguk, onun bir adı var." dedi Seokjin, elindeki poşetleri bırakmış ve salona gelmişti. "Benim istediğim adı koymadığınız için bebek diyeceğim." Jeongguk'un minik sitemi herkesin gülümsemesine sebep oldu. "Bebeğime erkek kardeşimin adını veremezdim Koo, hem bence Seungho güzel isim." dedi Seokjin, hemen yanındaki küçüğü gözlerini ona devirdiğinde Jeongguk'un saçlarını okşadı. "Senin adın Taehyung olabilirdi ya da Hoseok, bende Hoseok koymalıydık." Seungho, Jeongguk komik bir şey söylüyormuş gibi ona gülerken "Jeongguk, ikincisini Hoseok koyacağım erkek olursa söz." dedi, erkek kardeşinin sevgilisi parıltılarla ona bakarken gülümsedi Seokjin.

Ev sahipleri yemek hazırlamak için mutfağa gittiklerinde Seungho'yu koltuğun üzerine yatırdı, onun küçük maymunu ile oyunlar oynarken Namjoon da diğer yana geçmiş bebeği seviyordu. "İsmini gerçekten Hoseok koyar mı?" diye sordu Namjoon, bakışları bebekten çekerek büyüğüne baktı. "Seokjin hyungun ikinci bebeği yapmamak için penisini keseceğine bile eminim." dedi, Namjoon'un penis kelimesini duyması ile bakışlarını bacak arasına çevirmesi Jeongguk'un kahkaha atmasına sebep oldu. "Hyung, hâlâ bunun korkusunu yaşıyor olamazsın." Namjoon omuz silkerek o günleri unutmak istediğini söylerken Jeongguk hâlâ ona gülüyordu, hayatı boyunca yaşayabileceği en iyi anlardı. Kapı zili çaldığında Namjoon ayaklandı, Jimin ile Yoongi ve yanlarında dört tekerlekli bir bisiklet girdi içeri. "Seungho daha bebek." dedi Seokjin bisiklete bakarken, "Ama büyüyecek." dedi Jimin ve omuz silkerek ellerini yıkamak için banyoya yöneldi. Miyeon ve Seokjin, dört aylık oğulları için gelmiş bisiklete bakıyorlardı şimdi.

Aralarına en son katılan Taehyung olurken Jeongguk heyecanla kapıyı açmış ve kollarını sevgilisinin boynuna dolamıştı. Taehyung ellerini yıkayarak salona geldikten sonra Seungho'yu kucağına almış, biraz önce sütünü içmiş bebeğin gazını çıkarmaya çabalıyordu. Onu bebekle böyle görmek Jeongguk'u mutku ediyor ama ona bir bebek veremeyecek olmak içten içe onu üzüyordu. Taehyung ile bakışları birleştiğinde sevgilisinin değişen yüz ifadesi kendisini toparlamasına sebep oldu. Seungho'nun yanakları ile oynarken gülümsemeye çabaladı. "Bir sorun mu var?" diye sorfu Taehyung, eğilerek onun dudaklarını öperken bir sorun olmadığını, anatomi dersinden çıkmış olduğu için yorgun olduğunu söyledi.

"Jimin, al şu salağı başımdan!"

Seokjin'in mutfaktan gelen bağırması Seungho'nun korkmasına sebep olurken Taehyung bebeği kollarının arasına hapsetmiş sakinleştirmeye çabalıyordu. "Yoongi aşçı olacaktı da içinde mi kaldı acaba?" diye söylenerek kalktı yerinden Jimin, her bir araya gelişlerinde benzer diyalogların yaşanmasından sıkılmıştı. Hazırlanan yemek masasına geçerken Miyeon, bebeği elektrikli anne kucağına koydu ve çalıştırdı. Seungho üzerinde dönen oyuncaklar, minik ninni ve hafif sallanma ile keyifle gülümserken yemek masasına geçtiler beraber. "Aramızda ilk Seokjin'in baba olmasını kaldıramıyorum ben." dedi Hoseok önündeki etten bir parça keserken, "Eh tabii, bir zamanlar aşık olduğun çocuğun baba olması tuhaftır." dedi Miyeon ve herkes ona döndü. Kız onların yüz ifadesine bakarak kahkaha atarken "Haberim olmayacağını düşündüğünüze inanamıyorum." dedi, Taehyung da gruptaki mesajların bir kısmını Miyeon'a attığını itiraf etti.

Onların gülüşleri birbirine karışırken ana kucağındaki Seungho da esprileri anlıyor gibi gülüyor, bu masadakilerin daha fazla kahkaha atmasına sebep oluyordu.

Jeongguk mutluydu, Seoul'e gelirken içine dolan umutsuzluk masadaki insanlar sayesinde dağılmış ve kalbi bir gökyüzü gibi maviye kavuşmuştu. Taehyung onun elini öperken başını onun omzuna yasladı ve Jimin'in anlattığı çocukluk anılarından birine güldü. Hayatına bu insanlar girmemiş olsaydı... Bunu düşünmek istemedi, bugüne ve mutluluğa odaklandı. Bu insanlara ama en çok sevgilisine minnettardı, hayatına girebilecek en nazik, en sevgi dolu insan olarak çok güzeldi.

--

the way we love,
benim için en özel şeylerden biri buradaki.
bazen kızdık seokjin'in üzerine geldikleri için,
bazen namjoon'un sünnetine güldük,
taehyung ve jeongguk'un sevgisine şahit olduk.
hoseok için üzüldük, yoongi'nin cringe aşık halleri bizi çileden çıkardı, jimin'in kendi içindeki haklı soğuk halleri bizi çıldırttı.
buradaki 7'li her zaman benim için özel kalacak,
hoseok'un kalp kırıklıklarının bedduası sonunda seokjin'u buldu mesela.
teşekkür ederim yanımda olduğunuz için 💗

the way we love' taekookWhere stories live. Discover now