love story

45//Karar

İyi akşamlar👋🏻👋🏻👋🏻

İyi okumalar dilerim~~

............

   Kim Krallığı / Başkent Sokakları

   Güzel bir bahar gününde sokaklar her zamanki gibi satıcıların ve farklı yaş gruplarından insanların sesleriyle cıvıl cıvıl olmuşken Jeongguk uzun zaman sonra ilk defa halkın arasına karışmıştı. Düğünün yapıldığı günü saymıyordu zira o gün tek yaptığı kendisine ayrılan köşede eşiyle birlikte oturmaktı. Şimdi ise alışveriş yapan insanlar arasında yine eşiyle birlikteydi. 

Çevrelerinde ona yakın nöbetçi onlarla birlikte hareket ederken birlikte tezgahları geziyorlardı. Bu gezinin yapılması gerektiğini Kim Kraliçesi söylemişti ve Jeongguk da bu bilgiyi öncesinde annesinden aldığı için itiraz etmemişti. Zaten tek yapmaları gereken başkent sokaklarında dolaşmak ve hoşlarına giden bir şey olursa ederinden fazlasını ödeyip satın almaktı. 

"Güzel gözüküyor, değil mi?" Jeongguk önünde durdukları takı tezgahında gümüş bir saç tokasını eline almış incelerken yan tarafından gelen Taehyung'un sesini duyduğunda başını kaldırıp ona baktı. Taehyung ise bu sırada tokanın üzerine işlenmiş çiçek desenlerini inceliyordu. "Evet, güzelmiş. Alalım mı?" 

Jeongguk tokayı kast ederek konuştuğunda Taehyung başını salladı hafifçe ve yan taraflarındaki askerlerden birine baktı. Asker tek bir bakışla prensinin ne demek istediğini anlamış, ona teslim edilmiş keselerden birini Taehyung'a uzatmıştı. Taehyung keseyi onun elinden alıp gülümseyerek tezgahın başındaki orta yaşlı beta kadına uzattı ve, "Bu tokayı alıyoruz." dedi. Kadın kese avuçlarının içine bırakıldıktan sonra eğilerek art arda teşekkür etmiş, ikili için dualarını sıralamıştı. 

O tezgahın önünden ayrıldıklarında Jeongguk bütün gözler üzerlerindeyken eşine yan gözle bakarak, "Alışveriş yapmak çok keyifliymiş." dedi cıvıl cıvıl bir sesle. Taehyung Jeongguk'un sesindeki sevimli ton karşısında onu tutup içine çekerek öpmek istese de bir şekilde kendisine engel oldu ve yalnızca ona bakarak, "Seninle birlikte alışveriş yapmak keyifli." dedi flört eder bir tavırla. Jeongguk yanakları hafifçe kızarırken kıkırdadı ve yeniden önüne döndü. 

Uğradıkları sonraki birkaç tezgah boyunca da benzer tepkiler almışlardı insanlardan. Hoşlarına giden bir şey varsa alıyor, parayı ödüyor ve yollarına devam ediyorlardı. Bir süre sonra renk renk kumaşların satıldığı sokak köşesinde bulunan bir dükkana Jeongguk'un isteğiyle girdiler. Dükkanın dışında asılı duran bir sürü kumaşın yanında içerisi de kumaş doluydu. Jeongguk kumaşların yanlarından geçerken birkaç tanesine dokunup kalitelerini kontrol etti. 

"Hoş geldiniz prensim!" Dükkanın sahibi olduğu anlaşılan yaşlı alfa karşılarında eğildikten sonra coşkulu bir tonda, "Dükkanımı tercih etmeniz benim için bir onur!" diyerek devam etti ve Taehyung ağırbaşlı bir tavırla adama birkaç soru yöneltti dükkan hakkında. Zira bu alışverişin bir diğer amacı da halkın durumunu kontrol etmekti. Adam her soruya coşkusundan hiçbir şey kaybetmeden cevap veriyor, hafif kilolu gövdesiyle bir yandan da özel üretim olduğunu söylediği kumaşları dükkanın içindeki tezgahta önlerine seriyordu. 

Jeongguk adamla Taehyung'un konuşmalarını pek fazla dikkatli dinlemese de dokusu hoşuna giden kumaşlar hakkında bazı sorular sordu ve cevaplardan tatmin olduğunda Taehyung'a baktı. Dile getirmese bile Taehyung onu anlayarak dükkan sahibine dönmüş, bahsi geçen kumaşın her renginden alacaklarını ve eğer eşi kumaşlardan yapılma kıyafetleri beğenirse dükkandan sonrasında da alışveriş yapacaklarını söylemişti. 

Dükkan sahibi o sabah uyandığında başına konacak talih kuşundan habersizdi. Her zamanki gibi dükkanını açmış, geciken çırağını azarlamış ve kumaşların birkaçını deviren küçük bir çocuğa saatlerce söylenmişti. Şimdi ise her şey önemini kaybetmiş gibiydi. Prenslerinin omegası onun dükkanından alışveriş yapmıştı. Bir de bunun tekrarlanabileceğini söylemişlerdi. Dükkan sahibi o anda içinde bulunduğu sevinç dalgasını gizleyip tavrını korusa da Prens Taehyung ve yüce omegaları dükkandan ayrıldığında sevincini dışa vurmuştu çekinmeden.