t w e n t y

6.1K 295 187
                                    

Yağan yağmur dışarıya olan görüşü zorlaştırıyordu. Gözlerim ağladığım için hemen şişmiş, kızarmış ve sızlamaya başlamıştı. Uzun zamandır bu kadar ağlamadığım için bu hissi unutalı uzun zaman olmuştu. Luke arada bana bakıyor, öylece ileriyi izlediğimi görüyor, iç geçiriyor ama bir yorumda bulunmuyordu. Eve gittiğimizde açıklama yapmam için üzerime fazlasıyla geleceğinden emindim zaten. Nasıl kaçabileceğim konusunda ise en ufak bir fikrim yoktu. Ona Calum'ı anlatamazdım. En yakın arkadaşından duyması gereken şeyleri benden öğrenmemeliydi.

"Beni endişelendiriyorsun, Hope." dedi sessizce hala yola bakmaya devam ederek. Gözlerimi ona çevirdikten sonra bir müddet ciddi simasını izledim. Piercingi ile oynayıp duruyordu ve mavi gözlerini oldukça sık bir şekilde kırpıştırıyordu. Bir kaç saniye sonra kafasını bana çevirdi ve gözlerimizin bulıuşmasını sağladı. Tekrar derin bir nefes içine çekti ve kendi kendine söylendi.

Araba sonunda durduğunda, Luke'u beklemeden kemerimi çözdüm ve kapıyı açıp kendimi dışarı attım. Yağmur hala son hızla yağmaya devam ediyordu ve biraz kurumuş olan kıyafetlerim kısa bir zaman içerisinde tekrar sırıl sıklam olmuşlardı. Saçlarım anlıma yapıştığı için hızla onları arkaya doğru ittirdim ve kapının pervazına yaslanıp  ağır hareketlerle yürüyen Luke'un yanıma gelmesini bekledim. Sanki daha çok ıslanmam için özel olarak bekliyor gibiydi. Elinde ki anahtarı sallayarak yanıma geldikten sonra ağır hareketlerle kapıyı açtı ve içeri girmem için yavaşça çekildi. Gülümseyip içeri girdikten sonra evin sıcaklığına karşı inlememek için dudağımı ısırdım. Resmen donmuştum!

"Evinmişçesine davran. Üstümü değiştirip geliyorum ve.." dedikten sonra bir müddet beni izledi. Üzerime yapışmış tişörtümde biraz fazla oyalandıktan sonra sırıttı. "Sana da bir şeyler getireceğim. Eminim kıyafetlerimin içinde güzel görünürsün."

En yakın arkadaşının bana aşık olduğunu bilse ne yapardı acaba? Ya da en yakın arkadaşının bana sadece aşık olduğunu söylediğini bilse. Sonuçta, Calum pek bana aşıkmış gibi davranmıyordu, değil mi?

Ürkek adımlarla salona girdikten sonra bir müddet etrafı izledim. Deli gibi bir koltuğa kıvrılıp uyumak istiyordum ama hem üzerimde ki kıyafetler ıslaktı, oturamazdım; hemde birazdan aşağıya inecek olan Luke'un beni bir anda sızmış olarak görmesini istemezdim. Ama şu anda deli gibi uyumak istiyordum. En azından biraz da olsa dünyadan uzaklaşmak iyi hissettirecekti.

"En küçükler bunlar." dedi Luke merdivenlerden inerken. Ardından yavaşça bana uzattı ve gülümsedi. "Banyo yukarıda, banyo yapmak istersin belki diye temiz havlu da çıkarıp oraya bıraktım. Ben burada olacağım." dedi. Onu kafamı sallayıp onayladıktan sonra yavaşça merdivenlerden tırmandım ve kapıları tahminen deneyerek banyoyu buldum. Elimde ki kıyafetleri lavabonun yanına bırakıp, üzerimde ki ıslak ve üstüme yapışmış giysilerimden kurtuldum. İç çamaşırlarımı bir kenara koyduktan sonra kendimi banyoya attım. Yağmurun soğukluğu yerine üzerimde sıcak suyu hissetmem üzerine inledim. Bu iyi hissettirmişti. Uzunca bir süre duşta kaldıktan sonra hızla banyodan çıktım ve kurulanıp Luke'un bana verdiği kıyafetleri giydim. Saçlarımı kurutmak yerine Luke'un bana çıkamrış olduğu saç havlusuyla sarıp tepemde topladıktan sonra banyodan çıktım ve merdivenlerden inmeye başladım.

Luke, koltuğa kurulmuştu. Bir elinde kumanda diğerinde kahve bardağı vardı ve ayaklarını sehpaya uzatmıştı. Benim geldiğimi gördüğünde, ayaklarını indirdi, koltukta dik bir posizyon aldı ve elinde ki bardağı sehpayau bıraktı ve yanına oturmamı gösterircesine koltuğa iki kere vurdu. Oldukça yavaş adımlarla yanına ulaştıktan sonra kendimi koltuğa bıraktım ve ona bakmaya başladım.

"Bence konuşmaya neden ağladığından başlayabiliriz." dedi kahvesinden bir yudum daha aldıktan sonra.

"Aslında konuşabileceğimiz bir şey yok." diye mırıldandım yarım yamalak.

itaat // c.h.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin