s i x t e e n

7K 299 41
                                    

Bilindik reklamımla geldim spogldksfgldsfg Luke hikayeme bi bakıverin dış bağlantıda pfkgdsg çok uzatmayacağım, iyi okumalar

Calum’ın beni bırakıp gideceği düşüncelerimin ilk sırasında yer alıyordu. Lily’nin benden çok daha değerli olduğu, onu gördüğü anda beni bırakıp gideceği ve daha nicesi Lily’i gördüğüm anda beynime doluşmuştu. Calum’a aşık mıydım, seviyor muydum bilmiyordum ama bende alışkanlık haline geldiğinden emindim. Sarılmak, konuşmak, öpmek rahatlatıyordu. Yanındayken iyi hissediyordum, hayatıma girdiği için şükranlarımı sunuyor ve çıkmaması için dua ediyordum. Benim için önemliydi, değerliydi, güvendiğim biriydi. Bir anda ne olduğunu anlamadan aramızda oluşan bu bağı anlatmam imkansızdı. Tek söyleyebileceğim şey bu bağdan son derece hoşnut olduğumdu.

Onun duyguları konusunda ise en ufak bir şey bilmiyordum. Ya da tahmin edemiyordum. Ta ki şu ana kadar. Ne demişti o? Sende son aşkımsın. Yanlış duymuyordum değil mi? Kulaklarımda herhangi bir sorun yoktu? Son derece gerçekti. Calum Hood bana beni sevdiğini söylemişti.

Nefesleri nefeslerime karışırken gözlerimi kırpıştırdım. Tek bir damla daha özgürlüğüne kavuşup yanağımdan kayıp giderken, Calum tekrar o damlayı orada yakaladı ve silmek yerine dudaklarını değdirdi. Bir şey dememi beklemeden pozisyonumuzu bozup bana sarıldığında, kollarımı boynuna dolamış ve burnumu boynuna gömmüştüm. Mükemmel kokusu tekrar ciğerlerime dolarken en huzurlu olduğum yerin burası olduğuna karar vermiştim.

Ağzımı açıp bir şey söyleyecekken parmağını dudağıma bastırarak bana engel oldu. Anın büyüsünün bozulmasını istemiyor gibiydi. Beni bir anda kucağına aldıktan sonra odama çıkardı ve her zaman ki gibi bıraktıktan sonra arkamdan sarıldı ve beni kendisine çekti. Uyumanın en güzel yolu, buydu.

*

Sabah kalktığımda, hala bana sarılan bir Calum bulmak istiyordum. Ama yanımda değildi. Bu duruma kaşlarım çatılırken, yavaş adımlarla aşağıya indim ve üstüne önlüğü takmış kahvaltı hazırlayan bir Calum gördüm. Dudaklarımın arasından küçük bir kıkırtı kaçtığında, Calum arkasını döndü ve göz göze geldik. Dudaklarında küçük bir sırıtma oluşmuştu. Yanına ulaştıktan sonra kafamı uzattım ve yaptığına baktım. Krepleri pişiriyordu ve bir yandan da domatesleri doğruyordu. Kestiği bir parça domatesi alıp ağzıma attığımda kaşlarını çattı ve elime vurup “Hey!” dedi. Gülümsedikten sonra mutfak masasına oturdum ve onu izlemeye başladım.

“Manzara hoşuna gitti sanırım.”

“Tabii ki, gitmez mi?” dedim kendi kendime. Dönüp bana bir sırıtma gönderdikten birkaç dakika sonra domatesleri sofraya koymuş, ardından üstünde ki önlükten kurtulmuş ve karşımda ki sandalyeye oturmuştu. Telefonunu çıkarıp masanın üzerine bıraktıktan sonra ağzına bir parça krep attı ve “Ellerime sağlık çok güzel olmuş.” Dedi. Ona sırıttıktan sonra bende krepten bir parça kopardım ve ağzıma attım.

Midem mutluluk dansı yaparken çayımdan da bir yudum almıştım.

“Acıkmışım.” Dedim ağzıma bir parça krep daha atarken. O ise bana sadece gülümsemekle yetindi. O sırada Calum’ın telefonu çaldığında, gözlerim yavaşça telefona kaydı. Lily, yazısı yanıp yanıp sönerken, Calum hızla telefonu eline aldı ve hemen geri geleceğine dair bir şeyler mırıldandıktan sonra mutfaktan çıktı. Elimde ki kopardığım krep parçasını tabağın içine bıraktıktan sonra derin bir nefes aldım. Ellerimi orada bulduğum ilk peçeteye sildikten sonra ofladım. Lily’nin kendisi olmasa bile, Lily’nin gölgesi her an üzerimizde olacak gibiydi.

Calum mutfaktan içeriye girdikten sonra, bana gülümsedikten sonra tekrar yerine oturdu.

“Kimdi?”

itaat // c.h.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin