03 • 11 • 93 | Kıvanç Seyit Soykıran ♣️

35 6 19
                                    


Çok uzun bir aradan sonra tekrardan merhaba, özledim sizleri <3

Lafı uzatmaya gerek yok, 3 Kasım bu gün, Kuyu gözlü ve araf gülüşlü adamımızın doğum günü. Ona özel hazırladığım bölümü sizlerle de paylaşmak istedim... 

Seviliyorsunuz, oy/yorum unutulmasın efenimm

Seviliyorsunuz, oy/yorum unutulmasın efenimm

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

İzel'den Kıvanç'a en güzel sevgileriyle...

Mehtap Gül Soykıran günlüğü...

Mehtap Gül Soykıran günlüğü

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

3 Kasım 1993 / Saat 04.53

Dikişlerimden dolayı doğrulamıyorum, el yazım bundan kötü. Saat sabah 5'e yaklaşıyor. Yaklaşık bir buçuk saat önce ani tekmesiyle uyandım. Küçük adam, bir hafta daha bekleyemedi içeride herhalde. Nefesim düzensizleşince korktum. O hep dizilerde gördüğüm sıvıyı bacak aramda hissettiğimde alnımda ter damlacıkları birikmişti, bitmek bilmeyen bir ağrı vardı. Bacaklarımı yataktan sarkıttığımda yere koyu renkte bir damla döküldü. Ardından bir tane daha. Ve bir tane daha. Koyu kırmızı sıvı, ahşapta kol gezermişçesine çoğalınca zorlukla Gülten'e bağırdım. Yardımcımız Gülten, tek çağırışımda dibimde bitti. Zorlukla ayağıya kalkıp güvenlikten yardım istediğimizi anımsıyorum ama hiçbir şey net değil. Gözlerim buğuluydu. Gözyaşı akmadığından deli gibi yanıyordu gözlerim. Derken bir tanesi yanağımdan süzülünce çok acı hissettim karnımda. Bilincimi hafiften kaybettiğimde koluma güvenlik de girmişti ama benim tek yaptığım, küçük adamımın beni bırakmaması için içimden dilediğim duaları tekrar etmekti.

Saat 06.17

Onu gördüm. Küçük Adam'ımı. Yanına yollamadılar ama beni. Küvezde şu an, yeni ve erken doğduğundan oraya aldılar. Uzaktan gördüm. Minicik elleri, minicik ayakları, kapalı gözleri, küçük dudakları, fındık burnu... Ben ömrümde daha güzel bir oğlan gördüğümü anımsamıyordum. Lacivert bir çarşaf seriliydi altında. Minik elleri havada çırpındı bir kaç kez, sonra duruldu. Ardından tekrar başladı, kafasını oynattı, kaşlarını çattı. Tekrar duruldu. Onun bu haline güldüm. Gel git akıllı bir oğlum mu olacaktı benim yoksa?

KIZIL VE KARAWhere stories live. Discover now