5 • "Karanlık Akşamın Gölgesi"

53 14 57
                                    


Canlar! Selam.

Öncelikle 80 kişi olmuşuz! Çok teşekkür ederim bunun için, bu bile benim için hayal gibi bir şey. Destekleriniz için çok teşekkür ederim, umarım kitlemiz daha da büyür.

Bölüme vote ve yorum yapmak unutulmasın lütfen efenim :))

O zaman, bazı şüphelerin başlamaya yüz tuttuğu bölümle sizleri baş başa bırakıyorum. Artı olarak hala diğer kurgum olan Mevsimlerden Kardelen'e bakmadıysanız, ona da gidin bakın derim.

Sizleri seviyorum, keyifli okumalar <3

Sizleri seviyorum, keyifli okumalar <3

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Arctic Monkeys, You're So Dark

Karanlık Akşamın Gölgesi

Uyanmak, aslında çok basit bir eylemdir.

Göz kapakların yavaşça yukarı doğru kalkar, saatler boyunca birleşmiş kirpiklerin birbirinden ayrılır ve uyku sersemi bulanık gözlerin netleşmeye başlar. Üç hareketin bir araya gelmesiyle oluşan, saniyeler içinde gerçekleşen bir faaliyettir. Ama bitkin ve yaralı ruhlu insanlar için bir ızdıraptan başka bir şey değildir. Alarmı kurulu ızdırabın, uyanmak istemediğin bir güne gözlerini açmanla çalmaya başlar. Saç diplerinden başlayan bir sızı ayak uçlarına kadar kadar devam eder. Çünkü bedenin halsizliğini bilmediğin bir evresindedir ve yattığın yerden kalkmak istemez. Fakat yattığında bile iyileşemez bu beden. Bu anların en büyük düşmanı olan güneş yüzünden ise çoğu insan geceyi tercih eder.

Geceye aşık yaralı bir kız olarak ben, aya düşman kesilerek uyanmıştım kapkara bir akşama.

Gözlerim, ayın ışığıyla aydınlanan tavana kilitlenmişti. Duvardaki dijital saaten her beş dakikada bir gelen 'dıt' sesinin dördüncüsü de kulaklarımı çınlatırken uyanmamın ardından yirmi dakika geçtiğini anladım. 

Tamı tamına yirmi dakikadır sadece tavanla bakışıyordum. Bir ayağım, yataktan aşağı sallanırken diğeri ise yatakta katlanmış bir pozisyondaydı. Bir elim düzensizce aldığım nefesler yüzünden orantısız bir biçimde inip kalkan karnımın üzerindeyken diğer elim ise uyanır uyanmaz ayağımla ittirdiğim yorganın ucuyla oynuyordu. Aşağıya doğru sallanan ayağımdaki ilk üç parmağım yerle birleşince zeminin soğuğu hızla vücudumda yayıldı. Kemiklerime kadar hissettiğim o yoğun soğukluk karşısında kılımı bile kıpırdatmadım. Gözlerimi bile nadiren kırparak tavana bakmaya devam ettim.

En son hatırladığım şey dönüş yolundayken arabada uyuya kalmamdı. Gözlerimi yatakta açtığıma bakarsak, Kıvanç beni taşımıştı ve öğlenden bu yana uyumuştum. Saat tam 21.36 idi. Üzerimdeki halsizlik hızla geçmemeye devam ederken sadece gözlerimi yumdum. Sağ gözümden akmaya çalışan tek bir damla yaşı daha yüzümden bile süzülemeden sildim. İçinde bulunduğum bu berbat ruh halimin kalıcı izler bırakarak vücudumda yaydığı acıyı soyut bir biçimde görmüyordum artık. 

KIZIL VE KARAWhere stories live. Discover now