~2~

132 23 15
                                    

"Jisung hazır mısın? Aracın yaklaşık 20 dakika içinde kalkacak."

Heyecandan kalbi ağzında atıyordu. Derin bir nefes aldı. Kulaklığını düzletip kontrol merkezindeki arkadaşını iyi duymaya çalıştı.

"Hazırım. Ama çok da heyecanlıyım."

Minho'nun tek nefeslik gülüşünü duyunca biraz da gerildi.

"Heyecanlanman sadece paniğe yol açar. Sakin kalmaya çalış."

"O zaman gel ve sen uzaya git."

"Tamam tamam sustum."

Uzay mekiğinin içindeki son kontrollerini yaparken derin derin nefesler alıyordu.

"İçerideki oksijen, yiyecek ve içecek uzayda sana 3 yıl boyunca yeter. O zamana geri dönmüş olursun diye tahmin ediyoruz."

"Dünya yılıyla değil değil mi?"

"Hayır tabii ki. Uzay yılıyla. Dünya yılıyla olsa uzaya çıktığın an geri dönersin."

Yaptığı minik espriyle Jisung gülümserken yavaş yavaş rahatladığını hissetti.

"Olayın ciddiyetini biliyorsun."

Minho'nun ciddi sesini duyunca gülümsemesini yüzünden sildi.

"Elbette biliyorum. Orada hayat olmayabilir ve oksijen yetersiz kalabilir. Uzayda kayıp bile olabilirim. O yüzden bu görevi tek başıma yapmak istedim."

Minho derin bir nefes aldı.

"Sesli dile getirmek bile çok korkunç. Her türlü hesaplama yapıldı. Ama uzayın şartları ne gösterir bilmiyoruz."

İkisi de bir süre sessiz kaldı. Eksi getiren ihtimaller kesinlikle daha fazlaydı.

"Son beş dakika. Artık oturup kemerlerini bağla. Mekik fırlatılmak üzere."

Jisung titrek bir nefes alıp yerine oturarak kontrollerini yaptı.

"Son üç dakika."

Jisung kalbinin daha önce böyle attığına daha önce hiç şahit olmamıştı. Yıllardır bunun için eğitim alıyordu. İşi batırmamalıydı.

"Son bir dakika. İyi şanslar Han Jisung."

Gözlerini kapattı.

"On, dokuz, sekiz, yedi, altı, beş..."

Gözlerini kapatıp gelecek basıncı bekledi.

"Dört, üç, iki, bir. Fırlatma başlatılıyor."

Yüksek bir ses kulaklarını çınlatırken yavaş yavaş havalandığını hissetti. Araç hızlandıkça üstüne baskı yapan basınç artmaya başladı.

Kemiklerinin kırılmak üzere olduğunu hissetti ve oturduğu koltuğun demirlerine sımsıkı tutuldu. Derisi kelimenin tam anlamıyla aşağı çekilirken nefes almayı bırakmamaya çalıştı.

Sonunda uzaya çıktığında basınç aniden azaldı ve rahat bir nefes aldı.

"Nasılsın?"

Nefes nefese kaldığı için kafasını geri yasladı.

"İyiyim."

Elini göğsüne bastırıp kaslarını yumuşatmaya çalıştı.

"Hâlâ Dünya'nın yörüngesindesin."

Nefesini düzenlemeye çalışırken gözlerini kapattı Jisung. Antremanlar bu kadar ağır değildi hiç bir zaman.

"B-biliyorum."

"İyi olduğuna emin misin?"

"Bekle- nefeslenmeme izin ver."

Kafasını geriye yaslayıp elini göğsüne bastırmaya devam etti. Bir kaç derin nefesten sonra ciğerlerin yumuşadığını hisetti.

"Tamam... İyiyim."

Kalbinin düzensiz ve sert çarpmalarını görmezden gelmeye çalıştı. Canı cidden acımıştı bunu inkar edemezdi.

"Kepler 22b ile aranda 600 ışık yılı var. Uzayda aşılamayacak bir mesafe değil."

"Biliyorum Minho. Gidip geleceğim."

"Yörüngeden biraz daha uzaklaşınca Güneş patlamalarına dikkat et. Seni rotandan şaştırmasın."

"Tamam ederim."

Kalbi hâlâ düzensiz çarparken ve elleri titrerken kokpitte uzanıp rotaları girdi.

Kafasını iki yana sallayıp kendine gelmeye çalıştı. Rotaları girince ışık yılı sıçraması yapmak için gereken ayarları yaptı.

"Minho ben biraz duracağım. Aldığım eğitimlere hiç benzemiyor. Kaslarım kemiklerimden ayrılıyormuş gibi hissettim..."

"Tamam sorun değil öncelik sensin. Hemen yola çıkmak zorunda değilsin hazır hissedene kadar bekle."

Emniyet kemerlerini çözünce yer çekimsiz araçta kendini garip hissetti.

"Woah- buna alışmak zor olacak."

Kenarlardan tutunarak uzun kokpitte yer çekimi düğmesine basarak Dünya yer çekimini kazanmaya çalıştı.

Yavaş yavaş yerine gelen yer çekimiyle daha rahat hareket etmeye başladı. Ama yer çekimi geldikçe vücudunun titrediğinin de farkına vardı.

"Evet buna alışmak cidden zamanımı alacak."

.....................

Uzay aşkımı boşaltacağım bi kitap olacak-

Ehe-

Kitabı unutan varsa ilk bölümü okuyunuz plz uzun değil zaten 🥺

Alien // 3Racha Where stories live. Discover now