Azad gelininin konuşmasıyla bakışlarını onun üstün de dikkatlice gezdirdi. Yorgun olduğu gözlerinden bile belli oluyordu. Kafasını olumlu anlamda sallayıp "tamam Zümrüt halaya haber verip yukarı çıkalım" dedi.

Zerya yorgunca gülümsedi en azından diretip red etmemişti. Bu bile onun için bir şeydi.

Azad'ın halasını çağırıp konuşmasını sabırsızlıkla izledi. Yapılanlar ona göre hiç bitmeyen bir işkence gibiydi.

Azad'ın ona elini uzatmasıyla hiç düşünmeden o eli tuttu. Olduğu ortam sanki etine batıyordu.

İkisinin yürümeye başlamasıyla genç kızın kulaklarını tırmalayan zılgıt seslerini duyması bir oldu. İçinden sesiniz kısılsın diye geçirip Azad'ın kolun da yürümeye devam etti. Denize düşen yılana sarılır misali adamın koluna girmişti.

Merdiven başına geldikleri gibi geçen adam kızın tepkisini düşünmeden onu kucağına aldı.

Zerya anın şaşkınlığıyla küçük bir çığlık atıp onun kucağından inmek için hareket edince Azad'ın sert bakışları ve onu daha sıkı tutmasıyla yutkundu. Şuanda aşağıda kalması onun için daha cazip geliyordu. Yukarı çıkmak isteyen aklına lanet edip "indir beni ayaklarım var üç yaşından beri kendim yürüyorum" dedi.

Azad kafasını olumsuzca sallayıp "sana da iyilik yaramıyor biraz önce yorgunum diyen sen değil miydin?"

"Ben de iyi bir koca olup karımın daha fazla yorulmaması için yardım ediyorum" dedi.

Genç kız dişlerini sıkıp ağzında tıslar gibi "madem yorulma mı istemiyorsun yarın ki düğünü iptal et. Akşama kadar uyur dinlenirim" dedi.

Azad ağa merdivenin son basamağında bir bacağını kaldırıp genç kızı bacağının üstün de tutup cebinden anahtarı çıkardı.

Kapıyı açıp "bence sen bugünlük şaka kotanı doldurdun" deyip onun tekrar kucağına alıp kendi katına girdi.

Genç kız adamın her seferinde kapıyı kilitlenmesin de bir anlam vermiyordu. Bunları aklına not edip düğün saçmalığından sonra bu kata bir göz atmayı aklına not aldı.

Yatak odasına girdikleri gibi Azad onu indirdi.

Genç kız ellerini önce saçların da bulunan kırmızı duvağa attı. Bu gece kırmızıdan nefret eder olmuştu. Elindeki eldivenlerle saçında ki tokaları çıkarmak zor olsa da öfkeyle duvağı çıkarıp yere attı.

Azad'ın "yardımcı olabilirim" demesiyle öfkeli bakışlarını ona çevirdi.

Öfkeyle "gerek yok" dedi.

Genç adam içinden sabır dileyip onun bu hallerini görmezden geldi. İlk defa birine karşı bu kadar sabırlı duruyordu. Başkası olsa şimdi çoktan terastan aşağı sallandır mıştı. Zaten saatleri ve kıyafetlerine yaptıklarını unutmamıştı. Onların hesabını düğünden sonra soracaktı.

"istersen Helin veya Hilal'i çağıra bilirim"

Genç kız büyük bir nefes aldı. Görmüyor muydu halini neyin çabasıydı bu hiç anlamıyordu. Ne yani yıkıp yaktıktan sonra ne toplamayı mı düşünüyordu.

"hayır hiç kimseyi istemiyorum kendim hallede bilirim?"

"üstümü çıkartıp uyumak istiyorum yoksa bu saçmalık hiç bitmeyecek" dedi.

Genç ağa dişlerini sıkıp elini yumruk yaptı. İkisinin kabul etmeleri gereken bir kaderleri vardı. Karşısındaki kabullenmemek için direniyordu. Adamın da sabrı tükeniyordu. Adımlarını ona doğru yönlendirip attığı bir kaç adım da kızın yanın da durdu. Kolunu tutup Zerya'yı kendisine çevirdi. Sabrı tükeniyor son demlerini yaşıyordu.

Mardin'e Tutsak. Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin