"Lan otur!" diye hızla atıldı Jeongin, ayaklanan Felix'i tutarak. Arkadaşına kaşlarını çattı. "Tüy kadar bir şeysin, Hyunjin gibi bir alfa sana koysa buradan marsa uçarsın gelmiş döveceğim diyorsun. Cahil!"

Jeongin haklıydı, Felix bu yüzden oflayarak olduğu yerde durdu ve ayağını yere vurarak ileride Changbin'in dibine gire gire gülerek eğlenen çocuğa baktı. "Neden omegayım ki ben! Dövseydim şu çocuğu, döveyim ya da ya. Jeongin bırak, gidiyorum!"

Felix, kendini arkadaşından kurtardığı gibi ilerlemeye başladığı an aniden giydiği kapüşondan yakalanmış ve geriye doğru çekilmişti. Seungmin kaşlarını çatmış ona bakıyordu. "Nereye gidiyorsun sen bakayım?"

"Seungmin'im," dedi anında ortamı ısıtmak için gülerek. İşaret parmağı ile ileriyi işaret etti. "Ben şuradaki arkadaşa bir hal hatır sorayım istemiştim, gideyim mi? Gidebilir miyim? Lütfen..."

Kim Seungmin, bir betaydı ve Lee Felix'in zaafıydı. Seungmin kaşlarını çatıp yakasından tuttuğu Felix'i geri çardağa oturturken kalkamasın diye hızla karşısına oturmuş ve uzun bacağını engel olarak Felix'in oturduğu yere uzatmıştı.

"Üç alfaya karşı birsin, onu geçtim direkt Hyunjin'e karşı çelimsizsin. Ayrıca ikisinin çok yakın arkadaş olduğunu herkes biliyor, kıskanma boşuna."

Jeongin kafasını salladı. "Haklı." deyip Seungmin'in çıkarttığı deri ceketi üşüdüğü için kendi almış, vücuduna tam oturduğu için rahatlıkla giymişti.

Felix en sonunda kabullenerek kafasını eğdi. "Changbin beni fark ettiğinde dünyamız çok farklı bir yer olacak."

"Seni fark etmemesi imkansız."

Seungmin omuz silkti. Arkadaşı ne olursa olsun hemen hemen herkesin dikkatini çekiyordu, Changbin'in onu fark etmesi imkansızdı. O tarafa dönüp kısa bir bakış atmış sonra geri önüne bakmıştı. "Sadece aynı ortamda çok bulunmuyorsunuz. Aynaya bak Felix, günde yüzlerce kişiden teklif alıyorsun zamanla o da senin peşinde kuyruk olur merak etme."

Yapısı gereği alfa veya omegalara karşı bir belirli duygu belirlemiyordu Seungmin ama beta olmaktan şikayetçi değildi. İki omega arkadaşı ve bir alfa hyungu varken bu ona yetiyordu.

Saçma sapan bir koku ile duygularının belli olmasını istemezdi, feromon kokusundan bu yüzden hoşlanmıyordu ve omega olmadığı için şükrediyordu.

Onlar muhabbete dalmışken diğerleri de farksız değildi. Jisung annesinden gelen mesajla gülerek telefonunu kenara bıraktı. "Yarın bu omega, yine bir randevuya gidiyor. Alırım bir tebrik."

"Annen bıkmayacak değil mi?"

Chan, pek baskıya gelemezdi bu yüzden ister istemez Jisung'un ailesi yüzünden randevuya gitme işini sevmiyordu. Ama Jisung şikayetçi değildi. "Bana bir zararı yok hyung," diyerek başını onun omuzuna yasladı ve koluna sarıldı.

"Annem zorlamıyor, aksine evlilik işinin şirket durumlarından önce benim isteğimle olmasını istiyor."

Jisung reddetmeden gidiyordu buluşmalara, karşısındaki kişinin davranışları hoşuna gider veya ona güvenirse ilişkiyi sürdürmeye izin verirdi ama şimdilik karşısına pek öyle bir kişi çıkmamıştı. O da bu yaşına gelmişken aşık olmak istiyordu bu yüzden şikayetçi değildi.

"Sen şikayetçi değilsen, güzel o zaman," dedi Chan. Jisung ona gülümseyip onaylarken Hyunjin masanın altından ayağı ile Jisung'u dürtüp ona bakmasını sağlamıştı. "Güzelliğini söndürecek birini yanına alırsan döverim, nikaha itiraz ederim. Alfa olmamı umursamam hamileyim derim. Bak rezil ederim kendimi Ji!"

star lost, minsung ✓Where stories live. Discover now