3. Bölüm

484 57 16
                                    

Yorum yapmayı ve votelamayı unutmayın!

!!İyi okumalar!!

Maç biteli birkaç gün olmuştu Lyra herkesi şaşırtmış ve hiç antrenman yapmamıştı. Bazen Tsubasa zoru ile oyunlarına katılmıştı o kadar. İçinde büyük bir ikilem yaşıyordu futbolu bırakıp bırakmamak ile ilgili.

Bugün de Tsubasa sabah erkenden kapısına gelmiş ve sahaya götürmüştü onu tabiri caizse sürükleyerek. Diğerleri antrenman yaparken onları izlemiş arada katılmıştı onlara. Babası ile sadece bir kez konuşmuştu fakat Karl ile uzun zamandır hiç konuşamamıştı saat farkından mütevellit. İkisi de futbolu bırakma düşüncesinden habersizdi anlayacağınız.

Hepsi Tsubasa ve Misaki'yi izlerken Ishizaki gelmişti. Aralarında geçen sohbeti duymuştu Lyra ama çok umursamamıştı. Katılmayı düşünmüyordu çünkü. "O zaman sıkı çalışmalısınız çocuklar. Seçilmeniz pek kolay olmayacak. Oldukça iyi oyuncular var." Dedi. "-İniz derken sen katılmayacak mısın?" diye sordu Ishizaki şokla. Lyra kafasını salladı. "Galiba futbolu sadece hobi olarak devam ettireceğim. Oynamak için bir sebebim kalmadı."

"Demek ki futbola bizim kadar değer vermiyorsun." Lyra duyduğu sesle arkasına döndü. "Wakabayashi, Bu da ne demek?" diye sordu Lyra şokla. "Futbol oymak için sebebin olmasına gerek yok. Eğer gerçekten oynamak istiyorsan sebebe ihtiyaç duymazsın." Dedi. "Neyse buraya gelmekteki asıl sebebim Tsubasa ile konuşmak." Dedi ve Tsubasa'ya bir dergi verdi. Lyra dergiye bakış attığında şokla gözleri açıldı.

Sonrasında olaylar hızlı gelişmişti, Roberto ile konuşmaya gittiklerinde Roberto'nun Tsubasa'yı Brezilya'ya götürmek istediğini duymuşlardı. Herkes içerideyken Lyra usulca dışarı çıktı ve Wakabayashi'nin söylediklerini düşündü. Bunca futbol oynamasının nedeni babası mıydı? Yoksa Karl mı? Ya da kendi isteğini başkalarına mı yüklüyordu. Annesi futbol oynamasına pek sıcak bakmıyordu bırakmak istemesinin en büyük nedeni de buydu. Peki kendisi cidden bırakmak istiyor muydu?

Yerinde dikleşti ve içeri girdi. Ishizaki'nin sözlerini duyduğunda başını salladı. "Kesinlikle daha çok çalışmalıyız." Tsubasa bunu duyunca gülümsemişti. Genzo ise yandan bir bakış atmıştı. Lyra'nın fikrini değiştirmişti ne de olsa.

Seçme gününe kadar Lyra hem yoğun çalışmış hem de Roberto'ya yardım etmişti takımı çalıştırmak için. Seçme günü ise Lyra Beck ciddi bir kraliçe edası ile takımının yanındaydı. Üstünde 10 numara forması ile kendini belli ediyordu ki o kadar erkek arasında her türlü belli oluyordu. Denenme sırası ona geldiğinde sahaya girerken bile ben Almanya futbolunun kraliçesiyim beni kimse yenemez duruşu ile çıkmıştı. Yetkililerden onu tanımayanlar elbette vardı ve bu özgüveni fazla bulanlar. Gerçi son maçtan sonra Lyra Beck Nankatsu'da oldukça popülerleşmişti ama isteyen sadece istediği haberi duyuyor istemediğine kulağını tıkıyordu.

Lyra sahaya çıktığında hemen pas atılan topu kaptı ve ilerlemeye başladı. Oyuncuları hızlıca geçti ve kaleye yakın olan Kisugi'yi gördü. Tam ona göre bir orta açtı ve Kisugi golünü attı. Süresi dolduğunda Nankatsu takımın yanına geri döndü dönerken de seçmenlere yandan bir bakış attı. "Şu düştüğüm hale bakın. Almanya'da onlar bana geliyordu şimdi ise ben onlara gidiyorum." Diye mırıldandı.

Seçilenleri açıklamak için belediye başkanı gelmişti ama takımlar bekleyemeyecek kadar heyecanlıydı ve heyecanını ilk dile getiren Ishizaki olmuştu. Nankatsu'dan Lyra, Tsubasa, Misaki ve Ishizaki seçilmişti. Shutetsu'dan Wakabayashi ve Shutetsu dörtlüsü başta olmak üzere oldukça fazla oyuncu seçilmişti. Urabe ve Kishida kendi takımlarından seçilen tek oyunculardı. "Artık hepimiz aynı takımdayız." Dedi Wakabayashi. "Eğlenceli olacak." Diyerek onu onayladı Lyra.

Futbolun KraliçesiWhere stories live. Discover now