41. Bölüm: "Dudaklarında soluklanayım..."

37.8K 2.2K 267
                                    

"Yorgunluktan ölüyorum ve daha öğle bile olmadı..."

Berkay'ın sızlanmaları beni sadece gülümsetirken hastalarımın dosyalarını doldurup, imzalamaya devam ettim.

"İki dakika oturayım şuraya." dedi ellerini dizlerine koyarak, tıpkı yaşlı amcalar gibi.

"Allah'ım şükür, şükür, şükür dünya varmış." dedi ona doğru yaklaşan tehlikeden habersiz.

Evet tehlike. Tehlike yaklaştı, yaklaştı ve yaklaştı. Elini Berkay'ın omzuna koyup ona dönmesini bekledi.

"Buyur teyzeciğim," dedi Berkay tehlikeye dönerek,

Tehlikeden kastım yaşlı teyzeydi, acil teyzesi. Bu teyzeler her şeyi bildikleri, bilmedikleri hiçbir şey olmadığı gibi evlendirme, birilerine eş bulma konusunda uzman, asla bekar kızı veya oğlu tükenmeyen teyzelerdi.

"Oğlum," dedi gözümde CIA'dan bile tehlikeli olan teyze,

"Bana diri tutucu bir serum yapar mısın?" Berkay'ın cevabı en az soru kadar trajikomikti.

"Öyle bir serum bulsam ilk kendime yapacağım teyzeciğim."

"Neyse," dedi teyze "Eczacı bana yanlış ilaç vermiş galiba." diye elindeki reçeteyi Berkay'a uzattığında Berkay dikkatle reçeteye baktı,

"Teyzeciğim yanlış değil. Eczacı yazdığım ilacın muadilini vermiş. Şey gibi, biri Omo, biri Ariel." teyze gözlüklerini burnunun ucuna kadar indirip dikkatle Berkay'a baktı,

"Hangisi Omo?"

Başımı dosyalardan kaldırmadan kıkırdadım ve adım seslerinin uzaklaşmasını dinledim. Sonunda tüm dosyaları tamamladığımda derin bir nefes aldım ve kalemimi kapatıp önlüğümün cebine koydum. Kayan steteskopumuda düzelttiğimde geriye sadece görevlendirmelerini yapmak için Berkay ve Rüya'yı beklemek kalmıştı.

Sırtımı danışma masasına yaslamış onları beklerken amcamın asansörden indiğini gördüm, etrafına bakmaya başladığında göz göze geldik, gülümseyerek bana doğru gelmeye başladı.

"Zeynep'im..." dedi büyük bir sevgiyle,

"Amcacı'm!" dedim bende tatlı bir ifadeyle.

"Ben sana bir şey vermek için geldim," dedi etrafına bakınarak,

"Dün akşam siz gençleri yalnız bırakalım diye erkenden çıkınca ben vermeyi unuttum hediyeni." hafifçe gülümsediğimde yüzünde güller açarak bana baktı, o kadar uzun süre değil gülmek tebessüm bile etmemiştim ki artık benim için çok korkmaya başlamıştı ve bu korkusunu hissettiriyordu her ne kadar istemesede.

"Hiç gerek yok amca, biliyorsun."

"Bunu geçen gün kasada buldum," dedi elindeki zarfı bana uzatarak,

'Kızıma...' yazıyordu üstünde.

"Ne ki bu?" dedim zarfı evirip çevirerek,

"Babandan, sana yazmış." dediğinde bir an nefes alamadım.

"Varlığından haberim yoktu, dediğim gibi geçen gün kasada buldum ve daha güzel bir doğum günü hediyesi olamaz diye düşündüm." babamı her andığımızda olduğu gibi gözlerimiz yine dolduğunda büyük bir minnetle yüzüne baktım.

"Çok teşekkür ederim amca." omzumu sıvazlayarak yanımdan geçip gittiğinde deli gibi tamda şu an zarfı açmak istiyordum fakat birkaç dakika daha sabretmek zorundaydım çünkü Berkay ve Rüya gelmişlerdi.

GÜZEL ZAAFSIN! (Tamamlandı) Where stories live. Discover now