Bölüm 11 GEÇ KALMA

82 69 2
                                    

Merhaba herkese. Yeni bölüm ile karşınızdayım. ben bundan sonraki bölümü çok severek okuyacağınızı düşünüyorum. bol okunma ve bol yorum yapın. Müthiş bir bölüm gelecek. Oy sınırlaması koyamadım bu bölümde de. Bölüm sonu fikir ve düşüncelerinizi belirtmeyi unutmayın. Benim için düşünceleriniz için çok önemli. Keyifli okumalar canlar.


Geç kalma

Ben ne yapmıştım, Allah kahretmesin beni! Aptal Deniz! Utancımdan kıpkırmızı olduğumu hissedebiliyordum. Niye böyle şeyler yapıyorsun kızım ya! Hemen uzaklaştım o bedenden başımı hiç kaldırmadan.

'Ben... Kusura bakmayın. Ben aşağıda bekliyorum seni Burak.''

Başka bir şey demeden hemen ayrıldım oradan. Koşarak indim merdivenleri. Lanet olası bu hastaneden bir an önce çıkmalıydım. Nefret ediyorum!

Kendimi dışarı atar atmaz derin bir nefes aldım. Biraz olsun rahatladığımı hissettim ama uzun sürmedi. Ya yanlış anlarsa beni, nasıl bakarım onun yüzüne. Aman ya ben niye bu kadar dert ediyorum. Kendimi eve atıp elimi yüzümü yıkamak istiyorum. Ben kendi kendime düşünürken Burak'ın yanımda durduğunu hissettim.

'İyi misin?' diye sordu mahvolmuş bir şekilde.

'İyiyim... Galiba. Gidelim mi?'

'Gidelim. Burada durmak istemiyorum daha fazla. Masal'ı tutsana sen. Araba şurada getireyim hemen.''

Ana kucağındaki Masal'ı kucağıma aldım. Burak arabayı getirir getirmez hemen arkaya bindim. Eve gidene kadar kucağımdaki bu masumu seyrettim. Kokusunu çektim içime, yüzünü okşadım doya doya. Usulca öptüm. Ve sonunda eve gelmiştik. Arabayı evin önüne park ettik, içeri geçtik, her şey klasikti. Herkes Masal'ın etrafında, ağlıyoruz, üzgünüz, kendimizi avutuyoruz falan filan.

'Deniz, şu karakola gitme işini konuşalım diyecektim.' Diyen Begüm'e döndüm.

'Bugün gittim ben. Elif'in mezarına uğramadan önce. Durumu anlattım. Araştıracaklarmış.'

'Tamam canım.'

'Sizinle de ilgilenemedim. Her şeyden bihaberim. Etrafımda neler oluyor bilmiyorum. Benim için zaman durdu sanki. Hayat bitti. Kızım olmasa bilmiyorum ne yaparım. Sahi ben nasıl yaşayacağım şimdi? Onsuz olmak çok zor. Canımı çok yakıyor.'

Dolan gözlerinden iki damla yaş dökülüverdi Burak'ın. Yanına oturup elimi koluna uzattım. Sanki ben çok güçlüyüm, sanki ben her şeyin üstesinden gelebiliyor, sanki ben dayanabiliyormuşum gibi teselli vermek istemiştim.

'Sabredeceksin. Sabredeceğiz. Hepimiz çok zor günler geçiriyoruz. Sen Karını kaybettin, bizse kardeşimizi. Ben hala inanamıyorum yalan yok. Konduramıyorum. Neredeyse bir aydır hepimiz böyleyiz. Ama nereye kadar Burak? Zor biliyorum ama senin tutunacak bir sürü dalın var ve en önemlisi de kızın. Onun sağlığı için güçlü olmak zorundasın. Zorundayız. Ona güzel bir hayat yaşatabilmeliyiz. Kendini bırakma.' Tutmaya hâkim olamadığım gözyaşlarımın akmasına müsaade ettim. Allah'ım nasıl bir imtihan bu. Hepimizin ciğeri yanıyor ve ayakta durmak zorundayız.

Ellerini saçlarında gezdirdikten sonra derin bir nefes alıp yaşlı gözlerle bize baktı.

'Siz iyi ki varsınız. İyi ki sizinle tanışmışım.' Dedi titreyen, yorgun sesiyle. Begüm, benim sulu gözlüm sonunda konuşabilmişti.

'Şu andan itibaren kendimizi toparlıyoruz o zaman. Valla ağlayacak yaşım kalmadı be.''

Buruk bir tebessüm ettik hepimiz. Begüm elini yüzünü yıkamak için lavaboya gitti. Müjgân teyze Masal'ı odada uyutuyordu. Akşama herkes buraya gelecek, akşam yemeği yiyecektik. Böyle hayal etmemiştik ama kader...

Aşk' a TutsakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin