1 | Kötülüğün Tanrı'sı

186 19 4
                                    

Sessiz, sakin ve ürpertici sokaklar; Yalanlar, cinayetler ve günahlar.

Her şey bundan ibaretti, Tanrı'nın belirlediği yasaklar şekillendirirdi melekleri ve iblisleri. Melekler ve iblisler ise insanları, insanlar dünyayı, dünya da sonraki hayatı. İblisler şeytana tapanlar, melekler ise Tanrı'ya tapanlar ve onun sözlerinden ayrılmayan aptallar olarak ayrılırdı şeytana göre.

Bu dünyayı kötülük yönetir, şekillendirirdi. Bu Tanrı'nın da inkâr edemeyeceği bir şey olmuştu her zaman. Huh, bunu inkâr eden birisi yoktu zaten.

Herkes biliyordu ki cezalandırılmış şeytan eğer istediği sonuca ulaşır ve yapmak istediklerini gerçekleştirebilirse 'Tanrı' olabilirdi, insanların kötülük tanrısı.

İnsanlar, kötülük kalplerine işlediğinde şeytana tapmaya başlarlardı. Bilinirdi ki Tanrı'ya tapmak iyiliğe tapmaktı. Tanrıya tapmak; sadakat, dürüstlük, barış ve sevgiye tapmaktı. İnsanlar hiçbir zaman bunlara tapmamış, taptıklarını sanmışlardı.

Barışa tapıp savaşmışlar, sevgiye tapıp aldatmışlardı. İnsanlar aslında hep kötüydü, bunun için bir şeytana ihtiyaç yoktu.

"Buldunuz mu?" Diye konuştu kötülüğün tanrısı, şeytan. Dört bir yanına toplanmış iblisler başlarını eğdi, konuşmadılar. Her daim sinirli ve öfkeli olan şeytanı daha da kızdırmamak en iyisiydi onlara göre. "Bulamadınız? Pekâlâ." Sırıtarak iblislere oturduğu tahttan seslenen şeytan iblisleri şaşırtmıyordu.

Şeytan alaycı, sinirli ve öfkeli olduğu kadar da ciddiyetsiz biriydi. Onun sesiyle yankılanan bir kahkaha duyulmuştu çok sürmeden, iblisler başlarını kaldırmadı. "Siz sikikler bir boka yaramayacak mısınız? Tek vasfınız peşimde dolaşmak, piçler." Simsiyah gözleri teker teker iblislerde dolaşıyordu. Herkes pür dikkat onu dinliyor fakat tek bir kelime etmeye cesaret edemiyorlardı.

"Tek yapmanız gereken meleği bulmaktı! Bunu bile yapamadıysanız siz ne sike yarayacaksınız?! Peşimde kuyruk olmak için değil, işime yaramak için buradasınız!" Yemeklerle süslenmiş, dünyada 'Kralın sofrası' denilen bir sofra vardı şeytanın önünde. Elini sertçe masaya geçirirken aralarına yeni katılmış birkaç iblis korkudan titremişti.

Şeytan sesindeki öfke ve sinire rağmen hâlâ ve hâlâ gülümsemesini yüzünden silmemişti. Ürkütücü gülümsemsesini görmek bile korkudan titremeye yeterli olurdu, ki olmuştu da.

Şeytan ayağa kalktı yavaşça ve iblislere yaklaştı. Hepsinin doğruyu söylediğinden emin olmak istedi ve her birinin yüzünü inceledi. Genellikle sinirlendiğinde kırmızının en koyu tonu olan kanatlarını gizlemekte güçlük çekeredi şeytan, şu an da o zamanlardan biriydi. "Dave nerede?" Diye konuştu sorgulayıcı bir sesle. "Tanrısı onu çağırmasına rağmen hâlâ gelmedi mi?! Cehenneme erken mi gitmek istiyor o sikik?!" Çoğu kişi bir şey bilmediğinden konuşmazken arkalardan biri atlamıştı.

"Efendim, Dave en üst katmana gitmeye çalıştı. Dedikoduları duydu ve meleğin Tanrı'nın yanında olduğunu düşündü. Eğer gelemediyse başına bir şey gelmiş olabilir." Tereddütlü olan sesi konuşmakta korktuğunu açıklarken şeytan duyduğu cevaptan memnun olmuştu.

"En üst katmana gitmek ve geri dönmek kolay değildir. Eğer şu an cehenneme gitmediyse ödüllendirilebilir. Dave sizin yapamadığınızı yapıp canı pahasına tanrısına tapmış, siz bundan bile acizsiniz."

Şeytan iblislerin sessizliğinden sıkılmış olmalı ki derin bir nefes verip dudağını yaşamıştı. Her an tehlikeli bakan gözleri onun ürkütücülüğüne oldukça katkı sağlıyor, kanatları ile aynı renkte olan göz bebeklerini istediği zaman kullanabiliyordu.

Tam iblislere gözünün önünden defolmalarını söyleyecekken gökyüzğnden yer yüzüne doğru uçan bir iblis görmüşlerdi. Uzaktan seçilmeyen bir ip vardı elinde, ipe bağlı olan ise bir melekti. "Huh?" Şeytan şaşkın ve zevk dolu bir şekilde mırıldanmıştı.

Dave gelmiş, yanında meleği getirmişti.

Şeytan hızla yerinden ayaklandı ve iblisleri kendinden uzaklaştırdı. "Defolun piçler!" İblisler Tanrılarına tapıp Dave'i ve gözleri bağlı, panik içindeki meleği yalnız bırakmıştı. Kanatlarında ve vücudunda yaralar olan Dave şeytana kısaca gülümsedi ve, "Efendim, emriniz." Dediğinde şeytan gülümsedi ve diğer iblisleri yanına gidip ona yardım etmelerini söylemesini istedi.

Dave elindeki ipi şeytana devrederken şeytan gülümsemekle meşguldü. Korkunç, ve biraz da hüzünlü bir gülümseme. Bir şeytana göre zarif sayılan elleriyle parıldayan, zarafet dolu meleğin gözlerindekini çözdü. Panik içinde hareket eden meleğin gözleri anında şeytanı bulmuş yaşadığı şokla yerine çivilenmesşne sebep olmuştu.

Meleğin dolan gözleri şeytanın ürkütücü gözlerindeydi.

Çenesi titreyen meleğin vücudu da titremeye başladığında şeytan sadece meleği izliyordu. Melek güçlükle şeytandan geri adımlayarak uzaklaşmaya başladı. Hâlâ yaşadığı şokun etkisinde dolu gözleriyle bakıyordu şeytana.

Melek zorlukla yutkundu ve konuştu güçlükle. Sanki acı çekiyor gibi, "Taehyung?" Diye mırıldandı tanıdık ismi.

"Yeniden merhaba, Jeongguk."

bolumler kisa mi oluyor🤧

Villainous, tkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin