benden ne istediğini bilmiyorum

812 77 106
                                    


Halsey- You asked for this

"Seni en çok siyah giyindiğinde beğeniyorum." Viskinin tadı çok acı. "Jimin bedeninle şu dantel işlemelerinin nasıl mükemmel durduğuna bak." Benim için özel olarak almış olduğu siyah tül işlemeli bluzun arkadan bağlanan ipekten iplerini olduğundan daha çok sıkmıştı.

"Saçını kırmızı yapmayı düşünür müsün?" Üstümdeki bleyzer ceket serin havaya rağmen bana sıcaklık veriyordu. "Senin için partiyi iptal edeceğimi biliyorsun." Sikeyim, Min Yoongi üstündekilerle kahrolası bir Monet kadar iyi görünüyordu!

Koyu kırmızıya çalan saçlarını sertçe kavramak ve beni sadece bir defa çektiği yatağına hızlıca çekmesini isterdim normal bir zamanda olsak ancak değildik, Yoongi'nin kutlama partisindeydik ve etrafta onlarca kişi varken düşündüğüm şey saçmaydı.

Etrafa dağınık bir şekilde dağılan ışıklar gözlerimi yormaya başlamıştı. Çevreye oturduğum bahçenin bir kösesine kurulmuş bar kısmından göz attığımda gözlerim önce takımdan birkaç arkadaşıyla gülüşen Yoongi ile kesişmişti. İçtiğim viskiyi havaya kaldırmış ve beni dikkatlice izleyen gözlerinin içine bakarak viskiyi yudumlamıştım. Yüzünün anbean kasıldığına şahit olurken gözlerim girişteki Jisoo'ya dönmüş ve etrafa bakarken beni fark etmesi amacıyla elimi kaldırdığımda birkaç saniyenin ardından beni farketmiş ve yanıma gelmişti.

Üstündeki mini eteği ve tıpkı benim gibi giyinmiş olduğu tül bluzuyla partideki tüm erkekleri kendine düşürebilecek kadar güzeldi.

"Jimin? Bu ne iddialı bir tercihtir?" Demişti yanağıma öpücük kondururken. "Ayrıca parfümünü falan mı değiştirdin çok farklı kokuyorsun." Kulağına doğru eğilmiştim.

"Sadece Yoongi'nin şampuanını kullandım." Gülümsemiş ve yan tarafımdaki bar taburesine otururken konuşmuştu.

"Jennie ve Jeon gelmediler değil mi?"

"Hayır Taehyung'da ortada görünmüyor." Düşünceli bir şekilde etrafta göz gezdirmiş ve tekrar bana dönmüştü. "Abimi göremedim." Demişti.

"Onlar arka tarafta olmalılar." Dediğimde kapıdan giren Taehyung ve Jeongguk ile bakışlarım onlara çevrilmişti. "Taehyung ve Jeongguk geldiler." Onun da gözleri onlara döndüğünde Taehyung'un belindeki elinden rahatsız olurmuş gibi duran Jeongguk'u ilk defa böylesine ifadesiz ve halinden memnuniyetsiz görüşümdü. Genelde her bu durumda olduklarında gülerek bir şeyler konuşurlar veya birbirilerinin dudaklarına, yanaklarına ufak temaslar halinde olurlardı bu gece her şey olması gerekenden çok farklıydı.

Taehyung ve Jeongguk Yoongilerin olduğu masaya gittiklerinde birkaç dakika oluşan gülüşmelerden sonra Yoongi'nin bakışları etrafta dolaşmış ve bana döndüğünde masadaki şampanyasını kaldırıp bana bakarak yudumladığında sadece onu izlemiştim. Bu kadar açık oynayacağımızı konuşmamıştık.

"Bunun ne anlama geldiğini biliyor musun?" Demişti kulaklarıma gelen tanıdık ses. "Şampanyaya, şeytan şarabı derler."

"Ne?!"

"Jimin biliyor musun?" Demişti, sırtımdaki ipekten ipleri sertçe çekiştirirken nefesim kesilmiş ve aynadan kendisine bakmıştım. "Neyi?"

"Seninle kötü bir şeytan oyunun içindeyiz, bu oyun bittiğinde ya sen ya da ben fena bir şekilde mahvolacağız." Sırtımdaki ellerine gitti parmaklarım ve ellerini tutarak yüzümü kendisine çevirdim.

"Şeytan olan sen olabilirsin bebeğim ama mahvolacak olan asla ben değilim."

Şimdi anlıyordum içtiği içkiyi gözlerimin içine bakarak yudumlamasının neler kastettiğini anlamaya başlıyordum.

pillowtalk|yoonminWhere stories live. Discover now