"Tekme attı! Yaşasın!" Jungwon elini çekmeden babasının karnını öpmüş  burnunu sürtmüştü. "Uww! Benim güzel minik bebeğim! Ağabeyin seni ham yapacak!" Jungwon heyecanla salonda koşturup, babasının telefonundan Felix'in resmini bularak onu ararken Jisung gülmüş ve onu kendi haline bırakıp eşine doğru fısıldamıştı.

"Hyung?"

"Hm?"

"Canım ne istiyor biliyor musun?"

"Çilek deme, bu mevsimde cidden bulamam." Minho bıkkınlıkla konuşurken Jisung gülerek başını iki yana salladı.

"Evlenmeden önce koşa koşa aramıştın."

"Bebeğim, bir iki taneyle doymuyorsun şimdi. Geçen gün koca bir ananası tek başına bitirdin." Jisung dudak büzerken Minho onu öpmüş, dudaklarını şakağına yaslamıştı. "Tamam, söyle hadi. Ejderha meyvesi bile bulurum sana, söyle."

"Ev yapımı sıcacık kurabiyeyle süt. Benim için kurabiye yapar mısın?" Jisung tatlı tatlı söylenirken Minho gülerek onu sıkıca sarmış, boynunu öpmüştü.

"Tabii ki yaparım, istemen yeter."

"Güzel, o zaman önce şunu çıkarmama yardım et çünkü göbüşüm acıdı." Minho eşinin altındaki eşofmanı sıyırırken Jisung koca tişörtünün göbüşünü ve poposunu örtmesini sağlamış, koltuktan kalkmıştı.

İkisi mutfağa geçerken Jungwon kuzeniyle yere yatmış konuşuyordu. "Benim kardeşim seninkinden daha güzel olacak."

"Hah! Yuna çok güzel bir kere, kimse ondan güzel olamaz."

"Sen ondan güzelsin bebiş." Jungwon gülerek kuzenine bakarken Jisung oturduğu sandalyeden eşine döndü.

"Acaba Jungwon Jaeyun'a aşık mı oluyor? Çok fena yürüyor bak, tatlı da he."

"Kağıt üstünde de olsa onlar kuzen, Jisung. Saçma sapan düşünme. Sadece Jaeyun harbiden güzel." Jisung eşinin aniden ciddileşmesine gülmüş, onaylamıştı.

"Tamam ya, demedim bir şey. Bence de hoş değil hem, kardeş gibi büyüdüler."

"Gibi fazla, kardeş onlar." Minho elini hamura daldırmadan önce Jisung'a gelmiş, yere çöküp eşinin karnını açarak koca bir öpücük bırakmıştı. "Güzel kızım."

"Ne?"

"Güzel kızım diyorum, Jimin'im, güzelim." Jisung gülerek eşinin dalgalı saçlarına elini atmış, hafifçe okşamıştı.

"Deli herif." Minho omuz silkip ayaklanmış, kalkıp hamura elini sokarak kurabiyeyi yoğurmaya başlamıştı.

Dakikalar sonra hamuru yuvarlamaya başladığında Jisung dudak büzdü. "Şekil olmaz mı?"

"Sevgilim baştan söyleseydin ona göre az kabartma tozu atsaydım. Bunlar şişer, şekiller şişko olur."

"Ama of..." Jisung dudak büzerek büyüğüne bakarken Minho iç çekip ona baktı. "Büzme dudağını."

"Şekilli istiyordum."

"Ama şişko olacaklar. Şişko olmalarına üzülmeyeceksen şekilli yapayım."

"Üzülmem, şekilli yapalım." Jisung hevesle hamura bakarken Minho gülerek onu oklavayla düzleyecek kıvama getirmiş, eşiyle beraber tek tek şekiller kesmişti. Kalan ince bir parçayı ovarken aklına gelen şeyle güldü.

"Jimin."

"Hm?" Minho tek kaşını kaldırıp eşine bakarken Jisung hamuru kaldırıp solucan gibi kıvırdı. "Jimin diyorum, Jungwon bu ismi ilk solucan kurabiyesine vermişti. Kız solucanmış, Jimin olmalıymış adı."

the omega | minsungWhere stories live. Discover now